Sonunda çocuklarla birlikte, arkadaşım ve onun oğluyla sözleşip, bir günümüzü bu geziye ayırdık. İyi ki de ayırmışız!
Konak’tan vapurla Karşıyaka’ya geçip, çarşının sonuna kadar yürüyünce, tren yolunu geçer geçmez, dolmuş son duraklarından hemen sonra köşke ulaşılıyor. Modern binaların, apartmanların arasında tarihi köşk bütün heybetiyle ziyaretçilerini karşılıyor.

İzmir Valiliği ve Karşıyaka Belediyesi’nin ortak çalışmalarıyla restore edilen ve bir-iki ay kadar önce ziyarete açılan Latife Hanım Köşkü “Anı Evi”, Karşıyakalılar’ın bağışlarıyla tarihi atmosfere uygun olarak dekore edilmiş. Oturma, çalışma ve yatak odasındaki mobilya ve örtüler çok ince bir zevki yansıtıyor. Girişteki oymalı ahşap ayna, çeyiz sandığından taşan kanaviçeler, dantelli örtüler, konukları yıllar öncesine alıp götürüyor.

Köşkte ziyaretçileri asıl şok eden görüntü ise Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk ve en yakınlarının heykelleri oluyor. Oturma odasında ilk sürpriz Latife Hanım’la başlıyor. Çalışma Odası’nda ayakta konukları karşılayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hayran ve minnettar bakışları üzerinde topluyor. Son günlerini köşkte geçiren ve 14 Şubat 1923’te Karşıyaka’da vefat etmiş olan Zübeyde Hanım’ın balmumundan yapılmış heykeli ise yatak odasından gülümsüyor.

Köşkün bir diğer büyüleyici kısmı ise bahçesi. Karşıyaka çarşısının göbeğinde bu kadar büyük bir bahçeyi hayal etmek bile mümkün değil! Anı Evi olmasının yanı sıra, kafeterya olarak da düzenlenmiş olan Latife Hanım Köşkü’nün bahçesinde oturup bir şeyler atıştırmak, çay-kahve veya soğuk bir şeyler içmek, ağaçların gölgesinde sohbet etmek hepimize iyi geldi. Çocuklar ise doya doya saklambaç oynadı.

Birlikte gittiğimiz Fransız arkadaşımı en çok hayret ettiren şey ise, girişin ücretsiz olması. Avrupa’da bu tür yerlere parasız girmenin mümkün olmadığını söyleyen arkadaşım, bu konuda bizleri şanslı buluyor.
Bu tarihi değeri İzmir’e kazandıran Valilik ve Karşıyaka Belediyesi teşekkürü ve alkışı hak ediyor.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.