Kategori: Fergül Yücel

  • Dar zamanlarda lüzumsuz düşünceler

    Dar zamanlarda lüzumsuz düşünceler

    Dar zamanlarda bölük pörçük cümlelerle, ya da renklerle hayalini kurduğum sanatsal şey birden bire zihnimde belirdiğinde, onun peşine takılıp gidememenin buruk çaresizliği… Göğüs kafesimden açık havaya çıkabilmek için çırpınan nefesimi zapt edebilmek, zihnimde uçuşan hayallerin patlamaya hazır enerjisini düşürmek, sakinleştirmek pek kolay olmuyor. Gündelik hayatım tamamen bana ait değil çünkü. Yapmam gereken işler, ilgilenmem gereken…

  • Nasıl olur da sıradan bir gün, hayatın yeni başlangıcına dönüşür?

    Nasıl olur da sıradan bir gün, hayatın yeni başlangıcına dönüşür?

    Düne kadar hayat gailesi, ideallerimiz , var oluş amacımız diye diye sırtımızda öylesine büyük sorumluluklar, ödevler, görevler yüklenmiş şekilde dörtnala koşuyorduk ki, sorsan baksan, kendimiz için yapmak istediğimiz hiçbir şeye vakit ayıramadığımız bu amansız koşuşturmadan  pek mutlu olduğumuz da  söylenemezdi. Kalabalık şehirlerde, konserve kutusu ulaşım araçlarında, beton yığını sokak aralarında, yoğun arkadaş – aile çevrelerinde…

  • En büyük devrim içimizde gerçekleşen

    En büyük devrim içimizde gerçekleşen

    Ağzından çıkan tükürük parçacıklarıyla etrafa rastgele Koronavirüs vehameti saçan yazılardan köşe bucak kaçarken İstanbul’dan bir mektup aldım. Belirsiz karanlıklarda ileriyi görmeye çalışan beynim aydınlandı. Yüreğime güneş doğdu. Aydınlık umutların kapıları bu gençlerin eliyle açılacak. Bir kez daha gençliğe güvenimi tazeledim. İstanbul’da 14 günlük karantinada kalmakta olan İzmirli bir genç kızın mektubu: (Mektubun devamı gelecek) Osnabrück’ten…

  • Yeryüzünün keşfedilmemiş en büyük ülkesi

    Sekiz yaşındaydım. Her şey babamın bitpazarından getirdiği kırık parçaları yapıştırılmış pamuk prensesin porselen biblosu ile başladı. Sokakta bulduğum kırık porselen fincan, tabak parçaları, çeşitli boylarda taşlar, dokuları farklı tahta parçaları, kurumuş yaprak, çiçek, farklı renklerini ve dokularını sevdiğim meyve kabukları, kırık tarak, kopuk terlik gibi türlü çeşit objelerden oluşan hazinem gittikçe büyüyordu. Nasıl olduysa, kardeşlerimle…

  • Yeni Zelanda’da mini sosyalist bir köy kuracaktık kendimize

    İsterseniz küçük burjuva devrimciliği ya da konformistliği deyin, ama “düzeni toptan değiştiremedik bari kendi düzenimizi kuralım” yollu kendilerine küçük bir sosyalist komün kurma hayalleri içinde olan ve hatta ufak çaplı bu işe girişen insanlar tanıdım, adları bende saklı… Epeyce bir zaman önce Londra’da bir sahafta bulduğum ama sonra kaybettiğim bir kitap vardı. Dünyada böyle küçük…

  • Bayram bitti!

    En başta bayram mayram demeden dobra dobra söyleyeyim; parti tutmak takım tutmaya benzemez arkadaş! Şunun şurasında üç beş gün sonra ülkemizde bu güne değin yapılmış seçimlerin en kritik olanına katılmış olacağız. Haşa, haddime değil kimseye akıl vermek. Yakın çevremdeki aile efradım, çeşitli çevrelerden mesela okul, edebiyat, sanat, iş, mahalle, çocukluk arkadaşlarım, yüzünü görmediğim sosyal medya…

  • Otlar da göçer

    Ot mevsimi. Semt pazarlarında bin bir çeşit ot: Radika, hindiba, arapsaçı, gelincik, ebegümeci, yabani pırasa, filiz otu, turp otu, şevket-i bostan, ısırgan, kaz ayağı, cibez, sarmaşık? Lokman hekim şifacısı doğa, bu otları biz parmağımızı oynatmadan önümüze seriyor bu güzel bahar mevsiminde. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü eski adı ile Bahr-ı Sefid-Ege diyarında dağları, bayırları şehrin merkezinden…

  • Ağla gözlerim ağla

    İzmir’de yağmur… Gün gelir bir sürü şey Zoruna gitmeye başlar gerçeğin Yenilgiler de biriktirir ilenç de kentlerin sarı gözeneklerinde Zoruna gitmeye başlar gerçeğin? (*) Zoruma gidiyor gerçek. Ağla gözlerim ağla, yağ yüreğime usul usul yağmur. Niyetim karamsarlık, umutsuzluk yaymak değil, sen yağmana devam et usul usul, bana bakma. Karar karara bildiğin kadar gökyüzü, gürle istersen.…

  • Ne fahişeyiz ne de ezik!

    Gökyüzünden şehre doğru süzülerek inerken, pencereden gördüğüm manzara karşısında kalbim heyecandan duracak gibi oldu. Aşağıda gözüken bir kara parçasına değil, Baltık Denizi’ne doğru iniyorduk. Denizin içinde, ipekten tül perde gibi şeffaf bulutun altında, pırıl pırıl ışıldayan bir kent vardı. Adeta suyun içine doğru, deniz dibi şehrine inişe geçiyorduk. İlk görüşte aşk denir ya, işte bana…

  • Çanlar hepimiz için çalıyor

    Feminist, ekonomik, siyasal bir mola… “Boşluğa dikkat et! Kadın ve erkek arasındaki boşluk nedir ve neden giderek büyüyor aradaki bu boşluk?” Bu soru Dünya Ekonomik Forumu’nun cinsler arasındaki boşlukla ilgili raporunun (Global Gender Gap Report 2017) başlığı. Dünya Ekonomik Forumu 2017 raporunda dünyanın bir çok ülkesinde (gelişmiş ülkeler buna dahil) kadın erkek arasındaki eşitsizliğin 2009…

  • #MeToo (Ben de)

    “Sen hiç cinsel tacize uğradın mı?” Çok kadın buna cevap vermemeği tercih eder. Hele erkek, asla! Oysa bizde ondan çok var! Kadın tacizi, çocuk tacizi (erkek-kız fark etmez), ensest, pedofil, sübyancılık! Amerikalı, Avrupalı, hele İsveçlilerin kendi çağdaş modern demokratik ülkelerindeki bu konuda yükselen feryatları, endişeyi, protestolarını nasıl anlamalıyız acaba? Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Amerika’da Alyssa Milano’nun…

  • Prenses Fahrelnisa Zaid Londra’da

    Büyük ihtimalle Fahrelnisa’yı tanıyanınız azdır. Ama azıcık mürekkep yalamış herkes Halikarnas Balıkçısı’nı bilir. Bodrum’u Bodrum yapan, edebiyat ve turizm literatürüne “Mavi Yolculuk” tanımını kazandıran odur. Homeros tutkunu ozanımız, antik Yunan, Ege ve Akdeniz kültürünü Anadolu kültürüyle buluşturan eserleriyle ünlüdür. Sanat tarihinin antik Yunan’dan başladığını kabul eden batılılara karşı, Anadolu ve Mezopotamya’nın kadim kültürünün önceliğini araştıran…