Kategori: Fergül Yücel

  • Bizim Radyo’nun cızırtısı

    Bizim Radyo’nun cızırtısı

    Televizyonumuz yoktu bizim, annemlere gittiğimizde tek yayın kanalı TRT’de “Tatlı Cadı”lı, “Dallas”lı, JR’lı dizileri ve yayın kesildiğinde de “necefli maşrapa” fotoğrafını izlerdik! Ama bizim her gittiğimiz eve taşıdığımız küçük transistörlü bir radyomuz vardı. Ekrandaki rakamlar arasında gezdirdiğimiz frekans arama çubuğu kuğu misali sessizce süzülerek yol alırken aniden bulduğumuz, cızırtılar içinde tanıdığımız o sese kulak kesilirdik.…

  • Roz

    Roz

    Etchingham Park festival alanı gibi cıvıl cıvıl insan kaynıyordu. Londra’nın nadir görülen sıcak, yağmursuz gününü kaçırmak istemeyen her milletten insan bebesini, çocuğunu kapıp dökülmüş parklara… Finchley metrosundan indikten sonra park yolunu tercih ettim. Bu sıcak bana göre değildi, ama geçmişe doğru zihinsel bir yolculuk yapma arzusu ruhumu kapladığı için eve varmadan önce zaman kazanmak işe…

  • Nesne kişilikler, imaj hayatlar

    Nesne kişilikler, imaj hayatlar

    Yalan bir dünyada yalanlarla yaşıyoruz. Kendi uydurduğumuz yalanı önce kendimize kabul ettiriyoruz ‘işin doğrusu bu’ diyerek. Yalanlarla kurguladığımız hayatı doğru-muş gibi yaşıyoruz. Aydın gibi, insan hakları, eşitlik özgürlük, adalet timsali bir kişi gibi, akıllı gibi, dürüst gibi, becerikli gibi, cesur gibi, hassas, duyarlı, nazik gibi, ailesine, akrabalarına, arkadaşlarına saygılı, sevgili, vefalı, dayanışmaya hazır gibi… Sevmediğimiz,…

  • Ortada kuyu var yandan geç

    Ortada kuyu var yandan geç

    Bizim sol cenahta kısmen yasaklı konulardır insanların dini inançlarını merak etmek, konuşmak. Bilmek istememek iyi midir kötü müdür bilmiyorum. Ama birileri rahatça ibadetini yaparken, teşvik görürken, bir diğer inanç sahibi baskı görüyorsa, orada bir haksızlık var demektir. Eşit, özgür, adil, demokratik bir toplum olmanın en önemli kriterinden biridir insanların birbirinin haklarına saygı göstermesi, yasalarca bu…

  • Londra’da Bizim’Kiler

    Londra’da Bizim’Kiler

    Şahsen tanıdığım yazarların kitaplarını elimden geldiğince, mümkün mertebe bulup buluşturup okumaya çalışırım. Okumadıysam karşılaştığımızda sanki hep “Benim kitabımı okudun mu?” diye soracaklarmış gibi gelir. Sormayacaklar elbette, ama ben yine de okumadıysam, için için utanırım yüzlerine bakmaya. Bilirim ne emeklerle yazıldığını bir şiirin, bir hikayenin, bir romanın, bir makalenin. Diyeceksiniz ki, ”Ama eline her kalemi alan…

  • Yazmasaydım Olmazdı

    Yazmasaydım Olmazdı

    Sözleştiğimiz yere, Southgate metro çıkışına vaktinden önce geldim. Burası Londra’nın kuzey doğusundaki Enfield ile Barnet ilçelerinin ortasında, orta halli ve varlıklı Kıbrıslılar’la Türkiyeliler’in yoğun olarak yaşadığı bir bölge. Oturup sakince konuşabileceğimiz, yaş itibariyle de misafirimi yormayacak, buluşma yerine uzak olmayan bir mesafede uygun bir kafe arıyorum.  5 Mayıs 2022. Hava da nasıl güzel. Çarşı boyunca…

  • Bir yazar dört kitap

    Bir yazar dört kitap

    İngiltere parklarıyla ünlüdür. Genellikle şehrin trafiğinden, insan kalabalığından uzak, uçsuz bucaksız yemyeşil çimenler ve envai çeşit ağaçların arasında, o ıssızlık ve sonsuzluk duygusuyla bedeniniz adeta doğa ile bütünleşir. Hafif gri ve ılık havasıyla tipik bir Londra sabahı bu parklardan birindeyiz.  Dürsaliye Şahan ile Kuzey Londra’nın Hertfordshire kırsalında, uçsuz bucaksız yemyeşil çimenlerin ortasında Viktoryan dönemine ait…

  • Bekleme Hasibe

    Bekleme Hasibe

    Sabahın erken saatleri. Dolmuşlar, otobüsler işe giden yorgun insanlarla birlikte, cıvıl cıvıl, itiş kakış şakalaşan okul çocukları ile tıklım tıklım. Urla yönüne giden minibüs Şef durağında durdu. Eşarbı yana kaymış, kapıya sıkışmamak için ince mantosunun eteklerini tutarak, birbirine yapışmış ayaktaki yolcuların arasından kendini dışarı zor attı genç kadın. Daha iki ayağı yere değer değmez, vınlayıp…

  • Sonbahar aşkına

    Sonbahar aşkına

    Ağaçların yapraklarını döktüğü tarihte arkadaş olmuştuk onunla. O zamana kadar mevsimlerin farkında değildim. Sultanahmet Meydanı’nda Yerebatan Sarayı’nın karşısında park kanepesinde oturmuş Halide Edib’i düşünüyordum. Burada halkın karşısında konuşurken kaç yaşındaydı acaba? Muhtemelen o etrafına toplanmış meraklı kalabalığı incecik sesiyle direnişe çağırırken, ayak bileklerine kadar inen siyah, ince mantosunun etekleri dalından düşen yapraklar gibi uçuşuyordu.  Altında…

  • Çanlar çoktandır çalıyor

    Çanlar çoktandır çalıyor

    Ah, kimselerin vakti yokDurup ince şeyleri anlamayaKalın fırçalarını kullanarak geçiyorlarEvler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya (Gülten Akın, İlk Yaz) Londra’nın en çok sevdiğim şeyi iki katlı kırmızı otobüslerinin üst katında en öndeki sol cam kenarında yolculuk etmek diyebilirim. Sokakları, duraklarda bekleşen insanları, okul bahçelerindeki öğrencileri, küçük dükkanları, görkemli mağazaları, tek katlı bahçeli bakımlı evleri, sinemaları, gösteri…

  • Mutfakta yemek

    Mutfakta yemek

    Yemek masası elma ağaçları, asma ve envai çeşit çiçeklerin olduğu havuzlu bahçeye bakan büyük mutfağın boydan boya geniş penceresinin kenarına hazırlanmıştı. Oldum olası severim mutfakta kurulan masalardaki sohbetleri. Daha sıcaktır, daha samimi, daha içtendir muhabbetler. Üstelik son yıllarda iyiden iyiye azalan evde misafir kabullerinin, pandemi nedeniyle hepten kaldırılmasına alıştığımız bu zamanlarada aileyle, dostlarla birlikte mutfakta…

  • Mutlu “Son” Aşklar Zamanı

    Mutlu “Son” Aşklar Zamanı

    Nazire Ablalar Kemalpaşalıdır. Yaşlı annesi ve babasıyla bizim yanımızdaki, yangın kulesine benzeyen dapdaracık üç katlı, eski eve gelip yerleştiler. Mahalleliyle pek komşuluk yaptıkları yoktu. Zaten olamazdı da; annesi babası ile birlikte çok çalışıyorlardı. Bizim mahallenin bütün evlerinde yalnızca erkekler çalışıyordu. Çok çocuklu evlerde kadınların çalışmadan oturduğunu söylemek insafsızlık olur! Evin içindeki çalışmalar, babalarınkinden hiç de…