Kategori: Cengiz Türksoy

  • Afetleri anlamak

    Tekirdağ ve İstanbul’daki, şiddetli yağışa dayalı su baskınına ilişkin haberler üç öbekte toplanıyor. Bir yanda haberciler alandaki saptamalarını aktarıyorlar, bir yanda etkili ve yetkililer kendilerini “pir ü pak” gösteren açıklamalarıyla ekranlarda boy gösteriyorlar; bir yanda da uzmanlar, “biz demiştik edalarıyla” yaşananları değerlendiriyorlar. Hemen her yerde ve her zaman olduğu gibi insanlar olan bitene “yalnızca” bulundukları…

  • 17 Ağustos gerçeği

    17 Ağustos 1999’dan bu güne on yıl geçti. O gün sabaha karşı, başta Gölcük ilçemiz olmak üzere Marmara Bölgesi büyük bir depremle sarsılmıştı. Doğanın dehşeti, toplumumuzun duyarsızlığıyla; yöneticilerimizin aymazlığı, insanlarımızın kaderciliğiyle birleşmiş yerden ÖLÜM olarak fışkırmıştı. Güneş o gün Gölcük’te, Değirmendere’de, Yalova’da, Kocaeli’nde, Sakarya’da ve daha pek çok yerleşim yerinde, yaklaşık 75.000 hasarlı ya da…

  • Kriz ve emekçiler

    Günümüzde de var mı bilmiyorum; eskiden bilardo oynanan salonlarda, masaya en yakın duvarda, özenle çerçevelenmiş bir yazı olurdu: “ÇUHAYI YIRTAN BEDELİNİ ÖDER”. Her gördüğümde bana büyük keyif veren bu sözleri hiç aklımdan çıkarmam. Aylardır dünyayı derinden etkileyen iktisadi kriz üzerine tartışmaları izlerken ya da krizi kendimce yorumlarken yine bu sözü düşünüyorum; çünkü hemen her ülkede,…

  • Yerel seçim sürecinin düşündürdükleri

    Yerel seçimlere iki ay kaldı. Halkımızın, gazete ve televizyonlarda ilgiyle (!) izlediği adaylık yarışı sürüyor. Siyasal partiler, TV dizisi temposunda adaylarını açıklıyorlar. Köşe yazarları önce tahminler, sonra da açıklanan isimler üzerine uzun uzun yorumlar yapıyorlar. İzleyebildiğimiz kadarıyla, yorumların ortak ağırlık noktası adı açıklanan adayların seçimi kazanabilme olasılıklarıyla sınırlı. Her nedense hemen hiç kimse, adayın liyakati…

  • Yeni yıl

    İki gün sonra yeni bir yıl -ne demekse- başlayacak. İnsanlar birbirine iyi dileklerde bulunacak, geleceğe ilişkin moral vermeye çalışacak. Herkes birbirine hemen her yılbaşında olduğu gibi, yeni yılın ülkemize, dünyaya, tüm insanlığa ve tabi ki karşısındakine “barış, huzur, neşe, mutluluk vs.” getirmesini dileyecek. Kötü yönetilen bir dünyada, kötü yönetilen bir ülkede, teknik kolaylık sağlasın diye…

  • Kişinin aynası iştir, söze bakılmaz…

    Bir İspanyol bankasının, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 13 ülkede yaptırdığı “Yurttaşlar ülke ve yerel sorunlara nasıl tepki veriyor” konulu araştırmada Türklerin, Japonlarla birlikte yerel ve ülke çapındaki sorunlara en az ilgi gösteren ulus olduğu anlaşılmış. Araştırma sonuçlarına göre, Türklerin yüzde 62’sinin ülke sorunlarını izlediği ancak, sorunlara karşı demokratik haklarını kullanarak örgütlü tepki verenlerin oranının yalnızca…

  • Yeniden kurtuluşu bekleyen kentler

    Emperyalizme karşı verilen varoluş mücadelesinin başarıya ulaşmasının üzerinden 86 yıl geçti. Geçen 86 yıla “nereden nereye geldik” diye baktığımızda hem sevinç hem üzüntü duygularını birlikte yaşıyoruz. Yapılan onca şey için mutlu olurken, yapılabilecekken yapılmayan ya da yapılamayanları düşününce derin bir hüzün kaplıyor içimizi, üzülüyoruz. 1920’li yılların İzmir fotoğraflarıyla bugünkü kentin görünümündeki benzerlikler tek tek sayılabilecek…

  • Can Dündar’ın Mustafa’sı

    Can Dündar’ın Mustafa filmini gördünüz mü? Ben, üzerine yapılan tartışmaları da aklımda tutarak filmi büyük bir dikkatle izledim. Sinema salonuna girdiğimde ne film ne de Can Dündar hakkında önyargım vardı. Kendi kendime “bakalım Mustafa Kemal hakkındaki düşüncelerimi bu film ne kadar etkileyecek, ne kadar değiştirecek” diye düşünüyordum. “İki saatlik bir film insanın düşüncelerini, yargılarını değiştirir…

  • Çember

    Geometrik bir terim olan “çember”, düzlem üzerinde sabit bir noktadan eşit uzaklıkta bulunan noktalardan oluşan kapalı eğri olarak tanımlanır. O sabit noktaya çemberin merkezi, eşit uzaklıkların her birine de yarıçap denir. Tanımda yer alan nokta kavramının ise geometrik tanımı yoktur, çünkü nokta geometriye göre boyutları olmayan bir şekildir. Bilindiği gibi üç boyutlu evrende her şeyin…

  • Sağlık değil hastalık bulaşıcıdır

    ABD’de başlayan ve kapitalist dünyaya yayılan iktisadi bunalım üzerine yapılan kimi yorumlar beni çok güldürüyor. On – on beş yıl önce küreselleşme tartışmaları hala canlılığını sürdürürken, ülkemizin dünya kapitalizmine eklemlenmesi için ne gerekiyorsa yapılmasını savunan ve bu yolda atılan her adımı “zil takıp oynarcasına” mutlulukla karşılayanların bugünkü yorumlarına gülmemek elde değil. Televizyonların haber sunucuları, “bu…

  • Doyum…

    İnsanları mutlu eden ve mutlu yaşatan, eskilerin “tatmin” dedikleri “doyum” duygusudur. Sevgiliyle buluşmaktan, sevdikleriyle birlikte olmaktan, sevmekten / sevilmekten; güzel bir yemekten; dostluktan, arkadaşlıktan; günbatımının ufukta bıraktığı kızıllıktan, gündoğumundaki tazelikten; dilediğince yaşayabilmekten, arzularına kavuşmuş olmaktan; ormanın yeşilinden, denizin mavisinden; sanatçının ürettiği eserdeki mesajından; başarıdan; ödüllendirilmekten ve yaşamın parçası olan daha yüzlerce olgudan alınan doyum insanın…

  • Bir ülke düşünün…

    Bir ülke düşünün; sokaklarında işsizlerin dolaşmadığı, sabahları işçi pazarlarının kurulmadığı, okumuş/okuyamamış insanların “yarın” endişesi içinde ömür tüketmediği bir ülke… Öyle bir ülke ki; sanayisi, tarımı ve ticareti her yıl önceden konulmuş hedeflere uygun gelişiyor, dış borç kıskacında kıvranarak alacaklı ülkelerin dayatmalarına boyun eğmiyor. O ülkede geceliği 8 bin YTL olan oteller, gece aç yatan ve…