Kategori: Semra Yeşil

  • Elli yıllık bir hikaye

    Onlar 50 yıl önce “Hadi bir folklor derneği kuralım” diye yola çıktıklarında kimilerimiz henüz doğmamış, kimilerimiz ilkokula yeni başlamış, bir kısmımız ise ergenlik çağına yeni girmişti… Kurdukları derneğin adını “İzmir Turizm ve Folklor Derneği” koymuşlardı. Zira amaçları Anadolu’nun zengin kültürünü, geleneğini, göreneğini, yemeğini, oyununu, müziğini, türküsünü, edebiyatını, adetlerini, inançlarını, giysilerini inceleyip araştırarak, aslına uygun olarak…

  • Aslında orası sadece müze değilmiş: Çamlık (Aziziye)

    Demiryolu bazen bizi sevdiklerimize kavuştururken, bazen de ayırır. Uğurlayanları üzerken, karşılayanları sevindirir. Kavuşmalarda da, ayrılmalarda da sarılmaların şahididir istasyonlar… İşte bunlardan biridir Aziziye İstasyonu… Şimdiki adıyla ise Çamlık…… Adı tren istasyonuyla özdeşleşmiş bir köy. Zeytinin, incirin, pamuğun, üzümün diyarı… Ama daha da çok İzmir’den Aydın’a giden yol üzerinde önemli bir kavşak. Bir mola yeri… Türkiye’nin…

  • Köklerin ve tomurcukların bir vakfı mı var?

    Hani bazen nereye gideceğinize karar vermeden, evden çıkarsınız ve yol boyunca “oraya mı gidelim, buraya mı?” derken bir de bakarsınız, o an olmanız gereken yerdesinizdir. Hatta o gün karşılaşmanız gereken kişi de tam siz bir fotoğraf çekerken nezaket göstererek, zarifçe durur ve bitirmenizi bekler. Bu nezaket karşısında tebessüm ile teşekkür edersiniz. İşte sevgili Gülnur Vural…

  • İzmir’den Kavala’ya bir dostluk hikayesi

    Hikaye geçtiğimiz yıl arkadaşlarımız Kadri ve Hüseyin’in Kavala’yı ziyareti ile başlıyor… Hüseyin, Batı Trakya’nın İskeçe şehrinde yaşayan bir ailenin oğlu. Her yaz ailesini görmeye giderken, bu defa Kadri de ona eşlik ediyor. Kadri’nin ailesi de mübadele ile Kavala’nın Moushteni (Müştiyan) köyünden İzmir’in Selçuk ilçesinin Şirince köyüne gelen mübadil bir aile. Amaçları önce Hüseyin’in ailesini ziyaret…

  • Tek kişilik bir ordu

    “Her hikaye bir yolculuktur”, “her yolculuk da bir hikaye içerir” diye neredeyse her gün yollardayız ve gittiğimiz her yerde “hikayeler” çalınıyor kulağımıza… Uzun ya da kısa, pek çoğunu dinliyor veya tanık oluyoruz… Kimisini hemen yazıyoruz, kimisini ise not alıyoruz, günü geldiğinde yazmak için… Ama bu defa öyle bir insan hikayesi var ki; hemen yazılmalı, herkes…

  • Taşlara hayat veren adam

    Geçtiğimiz haftalarda yine yolumuz Çeşme Ildırı yolu üzerindeki Barbaros köyüne düşüyor. Amacımız misafirperver insanları, doyumsuz sohbetleri, nefis kahvesi, biber dolması, güler yüzlü teyzeleri ile sizi bir anda içine alıveren köyde birkaç güzel saat geçirmek. İlk olarak köyün girişindeki “Barbaros Köyü Emek, Kültür ve Sanat Evi”ne uğruyoruz. Burası köydeki mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Mimarı ise…

  • Karşıyaka’ya lokma yemeğe gitmek

    Çocukluğumun vazgeçilmez “bir Cumartesi gezmesi” gibi görünse de aslında bunu sadece bir “gezme” olarak nitelendirmek de haksızlık olur. Bu bir ritüeldir… Belki, “Alt tarafı bir lokma yemek” diyeceksiniz, ama öyle değil… Hatta mesele lokma yemek de değil… Bütün bir hafta okula gitmişsiniz, sonunda günlerden Cumartesi olmuş. O zamanlar Cumartesi günleri de yarım gün okul var.…

  • Semalara doğru bir hayalin peşinde

    Basmane’deki evimizin nar, erik ve dut ağaçları ile güllerin, selluka ve asmaların süslediği bahçesinin tam ortasında altıgen bir havuz ve babamın beslediği on üç kedi vardı. Babam her gün Hilal kavşağındaki küçük bakkal dükkanını aynı saatte kapatıp, trene biner, iner inmez yürüyerek Tilkilik’teki kasabına gelir, kediler için ayrılmış ciğer alıp eve gelince de ilk işi…

  • Semalara doğru bir hayalin peşinde

    Basmane’deki evimizin nar, erik ve dut ağaçları ile güllerin, selluka ve asmaların süslediği bahçesinin tam ortasında altıgen bir havuz ve babamın beslediği on üç kedi vardı. Babam her gün Hilal kavşağındaki küçük bakkal dükkanını aynı saatte kapatıp, trene biner, iner inmez yürüyerek Tilkilik’teki kasabına gelir, kediler için ayrılmış ciğer alıp eve gelince de ilk işi…

  • Körfez’in dibinde neler oluyor?

    Bir zamanlar İzmir’de ulaşımın vazgeçilmezlerinden olan troleybüsler ile tanışıklığımız doğduğum evin troleybüs deposunun yanındaki sokakta olması ile başlar. Birlikteliğimiz ile ilgili hatırlayabildiğim en eski görüntü ise hava subay lojmanlarındaki evimizin karşısındaki duraktan binerek Basmane’de oturan babaannemlere gidişimiz boyunca olandır… O zaman için bana çok uzun gelen bu yolculuklar çok eğlenceli geçerdi. Her bir yolculuğun da…

  • Dört masadan kırk masaya

    İlk çağın en ünlü şehirlerinden Efes Antik Kenti, dünyanın yedi harikasından biri Artemis Tapınağı, Hristiyanların hac yeri Meryem Ana Evi, Hz. İsa’nın havarisi St. Jean adına yapılan kilise, Yedi Uyuyanlar Mağarası, Selçuk Kalesi, Aydınoğlu Beyliği zamanında yapılan İsabey Camisi, Keçi Kalesi, Belevi Mozolesi, Çamlık Lokomotif Müzesi gibi tarihin pek çok değişik dönemlerine ait eserlerin en…

  • Bir kamp hikayesi

    Bir kamp hikayesi

    Annem, kamp ile ilgili konu açıldığında, “Biz o yıl sana hamile olduğum için gidememiştik. Ama ondan sonraki yıllar hep gittik” der, bu sözler ile başlayan sohbetin ise tadına doyum olmazdı. Uzun yıllar benim için tatil kavramı ile eşdeğer olan kamp, 1963 yılında, çadırlı olarak açılmış. Biz ilk defa annemin söylediği gibi, ancak bir sonraki yıl,…