Geçen gün doğduğum Kocakapı Mahallesi’nde gezdim. Bu semt adını kadim bir koca kapıdan almaktadır. Kentsel dönüşüm bölgesi olan semtteki tarihi binalar Basmane’de olduğu gibi sadece bir demir çerçeve ile çevrilip kaderine terk edilmektedir.
Aziziye Meydanı’nın yakınında, 1101 Sokak girişinde, bir zamanlar yemeni baskıcıların mekanı olan tarihi bir taş yapının yıkılmakta olduğunu görünce anılarım canlandı. Hem tarihi bir bina, hem de yemeni baskıcılığı yok olmuştu.
Ülkemiz çok zengin bir kadın başörtüsü geleneğine sahiptir. “Yemeni” denince; bazı bölgelerde altı kösele, üstü yumuşak deri, hafif ve kaba ayakkabı anlaşılırken, İzmir’de baskılı tülbent başörtüsü akla gelir. Bu örtülerin kenarları oyalarla süslenerek daha da değerli hale getirilirdi. Çeyiz sandıklarını koruyan bazı orta yaş hanımlarda nine yadigarı birkaç tane tahta baskılı, oyalı yemeni kalmış olabilir.
Bugün metruk olan bu taş binada 1960’lı yıllarda yemeni baskıcısı denen işçiler, tahta kalıplarla basılan ve elle boyanan tülbentleri üretirlerdi. Rüzgarda uçuşan tülbentler bahçedeki iplerde kurutulurdu. Bu işletme mahallede hiç yokmuş gibi sessizce çalışır, el emeği, göz nuru, sanat harikası başörtülerini ucuz fiyata piyasaya verirdi. Ninelerimiz, annelerimiz bu başörtülerini günlük yaşamlarında kullanırlardı.
Hüseyin Avni Ozantürk’e ait ünlü bir güfte “Yemeni bağlamış telli başına” sözleriyle başlar. İzmirli modacı Ümran Baradan’ın babası Ali Ulvi Baradan’ın bestesindeki “Köylü gGüzeli” acaba hangi atölyenin yemenisini bağlamıştı? İzmir’de acaba kaç yemeni baskı atölyesi vardı?
Kumaşa tahta baskı tekniğinin tüccarlar tarafından Hindistan’dan Anadolu’ya, Avrupa’ya, Çin’e, Japonya’ya, Endonezya’ya yayıldığı söylenmektedir. Her ülke, her kent kendi kültürüne uygun kumaş boyama teknikleri geliştirmiştir. Bizim ülkemizde de Kastamonu ve Tokat bu konuda en çok bilinenlerdir. İzmir’de bu tür kumaş baskısı unutulmuştur.
Bir semtinin adı “Basmane” olan, kumaş baskısına yabancı olmayan bu kentin değerlerine sahip çıkılmaması hazindir. Bu ürünler sadece başörtüsü olarak değil, birçok başka giysinin üretiminde de kullanılabilir. Endonezya’da baskılı batik kumaşıyla günümüze uygun giysiler üretilip, ülke ekonomisine ciddi girdiler sağlanmaktadır.
Kocakapı Mahallesi’ndeki bu tarihi taş yapı ve yemeni baskıcılığı korumaya alınmalıdır. Bu yapıya geçmişte olduğu gibi yemeni baskısı yapan bir işlev de kazandırılırsa; hem tarihi bir yapı, hem de yemeni baskıcılığı yaşamaya devam edecektir.