Kategori: Hasan Tahsin Kocabaş

  • “Şakir Zümre’yi” tanıyor musunuz?

    İnandığım için söylüyorum. Atatürk’ün ölüm tarihi olan 10 Kasım 1938 Saat 09.05’ten sonraki tarihi “yeniden” yazmazsak, Türkiye’nin önü açılmayacak! Kendimize güvenimiz yok ve ikide bir “biz adam olmayız” diyoruz. Yaşadığımız her olayı, bir dakika sonra unutmak gibi bir gaflet yaşıyoruz. Tarihi bilmediğimiz için, “her geleni” ne yazık ki “ilk” ve “efsane” sanıyoruz. Aslında “adam gibi…

  • Sabah Resimleri kurban oldu

    Yaşamında, sahip olduğu “dev sıfatlara” rağmen, halkı sadece lüks arabasından, korumalarının ve yalakalarının arasından tanımlayanlar ne kadar zavallı! O kadar para, şan ve şöhrete rağmen “hayır duasının” yararını anlayamayanlar ne kadar acınacak durumda! Kendinden başka kimseyi düşünmeyen, düşünüyormuş gibi yapanlar ne kadar “küçük”! Her konuşmasında ya da satırında “İzmirliler” diye vurgu yapıp, İzmirlilerin kim olduğunu,…

  • Cenazelerin mesajı

    Bu yazıyı ister “çağrı” olarak, isterseniz “serzeniş” olarak kabul edin. Ama Tarık Sarı ile ulaştırma görevlisinin cenaze törenlerinde gördüğüm ve sanırım pek çok meslektaşımın da tanıklık ettiği “basın manzarasının” adını koymamız gerekiyor. İstanbul’un “etkisinde” bir kent medyası mı yoksa “eski günlerde” olduğu gibi, kendi içinde rakip ama kent davasında birlikte bir İzmir Basını mı? Reklâm…

  • 9 Eylül’ün ardından

    “Başbakanlı” 9 Eylül kutlamalarını Ege TV’nin canlı yayınından izledim. Bu yıl çok üzgünüm ki, törenlerin ilk kez hiç birine katılamadım, zira sanırım “bir yerlerden” fena “çizik” yedik. Ama Cumhuriyet Meydanı’ndaki kutlamaların özellikle finali çok “anlamlıydı”! Sevgili Haluk Işık’ı kutlamak gerekir. Finalde, Mustafa Kemal ve halkın temsil edilişi, Gazi Paşa’nın temsili olarak katılımı tüylerimi diken etti.…

  • İzmir’in Kurtuluş Günü 9 Eylül…

    84 yıl geçmiş, azgın Yunaninin korkudan denize düşmesinin üzerinden. “Bugün” kim ne derse desin, kim ne organizasyon yaparsa yapsın ama “zafer coşkusunu” yaşamaya doya doya hakkımız olduğuna inanmıyorum. Neden biliyor musunuz? Hemen söyleyim. 9 Eylül 1922’de İzmir’de ne olmuştu? Yanıtlayalım: Türk şehri İzmir, 15 Mayıs 1919’da emperyalist İngiltere’nin uşağı ve maşası, şımarık ve de azgın…

  • Bir “Hain”i ihbar ediyorum!

    Salı günü Meclis’te “Lübnan’a asker gönderme” kararı verilecek. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan’ın ise bir konuşması, diğeriyle hep çelişse de, evlatlarının canıyla oynanan Türk Milleti, bu işin aslını astarını bilmiyor. Bazı medya bu konuya, milletin vicdanı açısından değil de “patronlarının cüzdanı” çerçevesinden baktığından, kamuoyunun “gerçek” düşüncesini de AKP’nin her zaman olduğu gibi bu kez de “yok”…

  • Pardon, “barış” mı dediniz?

    İZFAŞ’ta bir “kısa panel” vardı. “Fuar ile ilgili son basın toplantısı” diye gittim ama bir de baktım ki birbirinden değerli “gerçek” aydınlar oturmuş “barış” konuşuyorlar. Hepsi de şu 12 Eylül darbesinin, “barış” taraftarları diye yargıladığı “Barış Derneği Davası” aydınları. CHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol, eğilip bükülmeyen ender İstanbul yazarlarından Ali Sirmen, Gencay Şaylan, davanın İzmirli…

  • İnadına şanlı 30 Ağustos

    Cumhuriyet tarihinin en “önemli” 30 Ağustos’u bugün. Emperyalist devlere ve onun yerli, yabancı tüm uşaklarına karşı şahlanan Türk Milleti, bağrından çıkan ordusuyla tam 84 yıl önce bugün ak alnı ve dik başıyla haykırmıştı dünyaya: “Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım! Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!” 84 yıl önce “tam bağımsızlık ve ulusal onur”…

  • Umarım Susam Başkan “başarır”!

    Aylardır yazıyorum, söylüyorum, savunuyorum. Tüm iyi niyetlerine, devlete sadakatlerine, tertemiz yüreklerine karşın Türkiye esnafı, hipermarketler konusunda, gözlerinin içine bakıla bakıla aldatıldı. İnandığımı söylerim ve yazarım. Arşive baktım da, YENİGÜN’de yazmaya başladığımdan beri “esnaf ve hipermarketler” konusundaki yazılarımın sayısı öyle bir veya iki değil. Örneğin 15 Haziran’da, Dışişleri Bakanı Gül’ün İzmir ziyareti sırasında, otelin birinde yapılan…

  • “İzmir’in gururunu” arıyorum!

    İzmir Fuarı, İzmirlinin “her şeyiydi” bir zamanlar. O fuar İzmir’in, “kimliğini” dünyaya haykırdığı bir mekândı. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık nedeninin sanki sembolüydü. Ancak özellikle 2000 yılından itibaren, Başkan Kocaoğlu “ağabeyimken” söylediği gibi, “vahşi kapitalizmin başlangıç tarihinden” itibaren bizim sevgili kültür parkımız da “nasibin almaya başladı” vahşetten. Gül bahçeleri yok edilirken, yerlerine konulan o ucube çelik garabetlerle…

  • Ödemeyeceğiz!

    Başlıkta ne diyorsam o! Enerji Bakanlığı, sanki uzaylıların bakanlığıymış gibi bir “kazık” atmaya daha kalkıyor. Üstelik “yasal düzenlemeyle”! Anayasasıyla bu kadar çelişen kaç ülke var yahu? Enerji Bakanı kimdir? Enerji Bakanlığı’nda çalışan, bu uyduruk düzenlemeyi akıl eden sivri zekâlı kimdir? Peki, Enerji Bakanlığı’nın düzenlediği “kazık taslağını” görüşecek milletvekilleri kimlerdir? Veeee bu muhteremleri “kazık” atacağı bizler…

  • Güle güle paşam…

    Yüksek Askeri Şura kararlarından sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yeni komuta dönemi başladı sayılır. Resmi “devir teslim” törenlerinden sonra da Türk Ordusu, yine o özündeki onur ve şanı yaşatmaya devam edecek kuşkusuz. Anketlerin her türlüsünde tartışmasız “güvenirliliğini” haklı olarak sürdüren şanlı ordumuz, güncel yaşamda da, Türkiye’nin her noktasında pek çok “sivil” yöneticiye “örnek” yaklaşımlarıyla, yurttaşın yüreğinde…