Kategori: Hasan Tahsin Kocabaş
-
Canım hiç yazmak istemiyor
Şu an televizyonda yayın yapıyor olsaydım, inanın “ara” verirdim. Bazen yazmak ve konuşmak ne kadar “boş” geliyor. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesi çok koydu bana. Yazılarını zaman zaman, internetten okurdum. O yargılandığı süreçte de TV haberlerinden izlemiştim. Düşünceleri yüzünden, sadece düşündüğü için öldürülmek ne kadar büyük yanlış. Oysa ne güzel bir söz var…
-
Bakan Şener’den Vekil Baratalı’ya
Cumartesi günü adı “Kalkınma Ajansı” olan ve hiç “ısınamadığım” bir “icraatın” faaliyet merkezi “resmen” açıldı. Kalkınma Ajansı’nın “Esnaf Birliği’nde” yer bulması “ayrı” bir konu. Ben “kafayı” Bakan Abdüllatif Şener’in konuşmasına ve CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın “tepkisine” “taktım”! Bakan Şener, tıpkı Bakan Gül gibi “Küçük düşünmeyin” şeklinde “Küçük şeylere takılmayın” demiş. Her iki bakanın da…
-
Sessizce ölüyorlar!
Balçova Esnaf Odası Başkanı Şerif Sürücü telefondaki ses tonundan etkilendim belki de ve bir anda karar verdim. Gidip görmeli, “taraflı” gazeteci gözüyle sorular sormalı, raflarına bakmalıydım. Konu belli, belki yazılarımla da bıktırdım sizi. Ama inanın bana bu kez gerçekten tek tek “ölüyorlar”. Hem de kırgın, kızgın ama sessizce. Belki Ahi Evran’dan gelen bir anlayış bu…
-
Yeni yıl “yeni umutlar” doğurmalı
Elimde aslında “malzeme” çok. Ama bugün bayram. Kimsenin canını sıkmak istemiyorum. Hatta muhterem yöneticileri bile “rahatsız” etmek içimden gelmiyor. Oysa onların rahatsız olmalarından garip bir keyif aldığımı siz de bilirsiniz (!) Bugün hem bayram hem de 2006’nın son günü. Yarın sabah ömrü olanlarımız yeni bir yılın ilk sabahına uyanacaklar. Umarım yeni yıla hep birlikte “gülümseyerek”…
-
Bu çalışmayı “önemseyin”!
Türkiye’nin en büyük sorunu nedir biliyor musunuz? Bence “iletişim”! Öyle gazetelerin, televizyonların, internet sitelerinin, derneklerin, siyasal partilerin, odaların “çokluğuna” bakıp da “ya ne diyorsun sen?” demeyin. Birbirini “seven”, yardımlaşmayı, dayanışmayı, paylaşmayı, iyi ve kötü günde “bir” olmayı beceren bir millettik bir zamanlar ama şimdi böyle olduğumuzu “iddia” bile edenden kuşku duyarım. En yaşamsal sorunlarımızda bile…
-
Avar’ı destekliyorum, şaşırmıyorum!
Banu Avar, Türk televizyonlarında eşi benzeri olmayan bir doğrulukla yapıyordu “Sınırlar Arasında’yı”. Hatta Doğan Kitapçılık’tan yayınlanmış aynı adlı kitabı da var. Okumayanlara, alıp okumalarını özellikle öneriyorum. Banu Avar’ın programı söylemi, içeriği tamamen “bilgiye” ve “araştırıya” dayanıyor. Bunun için de “aklı” olan herkes tarafından da “takdir” ediliyor. Çünkü mevcut dış politikaya değil, tarihsel gerçeklere “hizmet” ediyor.…
-
“Sürü” nerede, “çoban” kim?
Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Mesut Yılmaz, Deniz Baykal, Alparslan Türkeş, Murat Karayalçın, Tansu Çiller, Zeki Sezer, Devlet Bahçeli. Bu isimler başbakanlık veya başbakan yardımcılığı yapmış Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının isimleri. Ama bu isimler arasında Recep Tayip Erdoğan gibi bir üsluba sahip olana rastlamadım. Başbakan Erdoğan’ın TV’lerde “erken seçim” tartışmalarıyla ilgili yaptığı konuşmayı içime bir…
-
Yanlış yoldasın AKP!
Sayın Başbakan’ın sahip olduğu ne kadar hak varsa, ben de o “haklara” sahip bir yurttaşım! Hiçbir hükümet de, Türkiye’nin “kaderini” ilgilendiren bir konuda, TBMM’den önce elin Amerikasıyla, başka bir ecnebi ülkesiyle görüşemez! AKP Hükümeti’nin “hükümet” olduğu günden beri KKTC hakkındaki tasarruflarını eleştiriyorum şimdi de, ecnebilere “söz” vermek, hem de Kıbrıs konusunda, sanki “af edilmeyi” bekleyen…
-
Başkana zaman tanımak gerek!
Aziz Kocaoğlu kim? İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı. Peki, İzmir’de yerel konularda ve sorunlarda yurttaş sıfatlarımızla, muhatap olduğumuz kim? Belediye faaliyetlerinde kimi eleştiriyor ya da takdir ediyoruz? Büyükşehir’de Aziz Kocaoğlu! O halde Aziz Bey’in “kadrosal tasarruflarını da” olağan karşılamamız gerekiyor. Belediye Meclisi’nde konuyu AKP grubu açmasaydı belki başkan da konuşmayacaktı. Ama başkan sorular karşısında dengeli ve…
-
İnadına “ulusal uyanış”
MHP Kongresi’nden sonra, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın yaptığı açıklama ve bu açıklamaya karşı MHP yönetiminin karşı açıklamaları, Türkiye’de de Türkiye dışında da “birilerini” çok fena rahatsız etti. Umarım “rahatsızlıkları” devam eder demekle birlikte bu “şer odaklarının” rahatsızlıklarına da şaşırmadığımı özellikle belirteyim. Hem CHP hem de MHP hakkında “bilgi” ve “düşünce” sahibi olduğumu sanırım kimse…
-
Hatırla öğretmenim!
Geldi “öğretmenler günü”! Nasıl olsa herkes ve her yerde bu konu işlenecek. Öğretmenlerin ne kadar vazgeçilmez oldukları anlatılacak! Ben ise naçizane bir “umumi” hatırlatma yapayım. Ebedi Şef Atatürk’ün 25 Ağustos 1924’de Birinci Öğretmenler Birliği’nde yaptığı konuşmayı okurken, arada bir takvime bakmayı unutmayın. Zira yaşadığımız yıl 2006! “Bayanlar, Baylar! Seçkin topluluğunuzun içinde bulunmaktan doğan sevincim sonsuzdur.…
-
Tayyip Bey cumhurbaşkanı olsa mı?
AKP, 3 Kasım 2002’de girdiği genel seçimde uzaylıların değil Türkiye seçmenlerinin oylarıyla seçildi. Tayip Erdoğan ise Deniz Baykal’ın da “desteğiyle” önce milletvekili sonra da başbakan oldu. Şimdi de yüreğinden “reisicumhurluk” geçiyor. Özal da Demirel de “başbakanlıktan” çıkmadı mı Çankaya’ya? Ama Semra Hanım da, Nazmiye Hanım da “başörtüsü” kullanmıyordu. Lakin Emine Hanım kullanıyor ve ortalığın karışma…