Kategori: Hasan Tahsin Kocabaş

  • İzmir’i artık sevmiyorum!

    (Bu yazı, bilesiniz ki buram buram kışkırtma kokuyor, hem de koca bir kenti!) Evet, aynen öyle. Yanlış okumadınız. Üstelik “kurban olurum” dediğim kenti, doğduğum ve “yaşadığım” kenti artık sevmiyorum. Böyle söylediğim için bana da “o halde çek git” diyen olur mu acaba? Kimler “çek git o halde” diyebilir kestirebiliyorum ama onların da topunun canı cehenneme…

  • Doğum günüm 17 Ağustos!

    17 Ağustos 1968’den beri dünyada, Türkiye’de ve çoğunlukla da İzmir’deyim, yaşıyorum hatta yaşadığıma da pişman değilim. Yani bugün, yani “17 Ağustos”, benim doğum günüm. Ama 1999’un 17 Ağustosu’ndan bu yana “kutlama” yapmıyorum. En azından 17 Ağustos gününü “yaşadığımı kutlayarak” geçiremiyorum. İster inanın ister inanmayın ama ben o deprem gecesinden bugüne, hiç sektirmeden, hasta da olsam,…

  • “Elini öpecek” usta artık yok!

    Ölümünü öğrendiğimde üzüldüm. Hem de çok üzüldüm. Allah mekânını cennet etsin. Yakınlarına da sabır ve ömür versin. İzmir’de gazetecilik yapan herkesi tanırdı onu. Ben ne çok yakın ne de çok uzak oldum. Lakin TV programım sırasında, pek çok “meslek büyüğü” arkamdan konuşup, yüzüme “sözde beğeniyormuş” gibi yaparken İsmail Sivri, her gördüğü yerde “Çocuk iyi yapıyorsun”…

  • İzninizle, ukalalık yapmak istiyorum!

    Seçim haberlerini… Seçim yazılarını… Seçim yorumlarını… Seçim sonrası yoğunlaşan “yalakalıkları”… Seçim sonrası başlatılan “eyvahlanmaları”… Kaygıları… Endişeleri… Korkuları hiç mi hiç ciddiye almıyorum. İçimden ne yazı yazmak geliyor, ne yorum yapmak… İzninizle ukalalık yapmak istiyorum.  Bu satırların yazarı, taaaa Eylül 2006’da AKP’nin, yapılacak ilk genel seçimde yine birinci parti olacağını, İzmir’de ise özellikle “geri bırakılmış” mahallerden…

  • Sevgili okur, bir dakikanı alabilir miyim?

    Bu konu İzmir gündemine düşürüldüğü günden beri hep temkinli yaklaşmayı seçtim. Çünkü tıpkı UNIVERSIADE gibi EXPO da malum “naylon efendiler” tarafından tamamen İzmirlinin dışında, İzmirlininmiş gibi sunulmaya çalışılmasını ibret ve dehşetle takip ediyorum. UNIVERSIADE’ın “çok başarılı” olduğu yutturmacasını neye dayanarak yapıyorlar, gerçekten anlamıyorum. Oysa bugün EXPO eleştirilerini okuyup dinlediğimde, ortak kanaatin yine İzmir için İzmir…

  • İnadına bayrak, inadına birlik!

    Seçim de adaylar da umurumda değil. Yaşamımda ilk kez “kararsız”ım . Elbette oy hakkımı kullanacağım. Elbette oyumu verecek partiyi de adayları da sınayacağım. Herkese de aynısını öneriyorum. Yurttaşlık hakkımızı kullanabilmek, sorgulamak, eleştirmek, istemenin yolu bundan geçiyor çünkü. Oy vereceğiz ki, “vekâlet” verdiklerimizi sınayabilelim. Ama öyle ya da böyle, demokrasinin “yaşam biçimi” olamadığı ülkemizde, demokratik seçme…

  • “Sürgünden” Önemli Bir Çağrı!

    Başlığı okudunuz mu? Bir daha okuyun lütfen. Teşekkür ederim. Az çok beni de tanıyorsunuzdur. Peki, ben bu “başlığı” neden atmış olabilirim? Bu başlığı pekiştirecek yüzlerce kelime yazacağımı bekliyorsanız, yanıldınız efendim. Yazmayacağım. Kendimi çok fena “sürgünde” hissediyorum. O yüzden “sürgünde” olan bir “yazar” hissiyle de yazmak istemiyorum. Bugüne kadar okuduğunuza emin olduğum kaç yazı yazdım bilmiyorum.…

  • Mitingler yetmez : Ne ABD ne AB, bağımsız Türkiye!

    Yazıyı özellikle güncellemedim. Bunun iki nedeni var inanın. Birincisi yayındaki yazının “ulusal egemenlik” konusunda oluşu, ikincisi ise benim EGE TV’da başlayan görevimin oldukça yoğun oluşu. Bunun için hem özür diliyorum hem de dilemiyorum. İnanıyorum ki “siz ne demek istediğimi anladınız!” Gündemin de maşallahı var, aman nazar değmesin. Ulusal hassasiyetin meydanlarda vücut bulması hep istediğim olaydı.…

  • Ulusal egemenliğin günüdür bugün

    Eminim ki “ulusal egemenlik” yine gölgede kalacak. “Mühim koltuklara” oturmak için “itinayla” seçilmiş güzel yüzlü çocuklarımız kahkahalar içinde bırakacak “koltuklarına” oturdukları “mühim muhteremleri”. Akşama da tüm televizyonlar bu “mühim muhteremlerin” koltuklarına “oturan” güzel yüzlü çocukların “şirinliklerini” aktaracaklar bize. Muhtemeldir ki biz de “gülerek” izleyeceğiz. Ben hariç! Çünkü Ulusal Egemenlik kavramının beyinlerde ve yüreklerde coşması gereken…

  • Sıra sıra tabutlar…

    Konak Meydanı’nın kaderinde onlarca minik yavrumuzu ebediyete uğurlamak da varmış… TV ekranından izlerken nasıl kahrolduğumu, nasıl tükendiğimi ve nasıl öfkelendiğimi varın siz tahmin edin. Eminim ki sizler de benim gibi kahırlı bir öfke içindesiniz. Yanıt bekleyen soruların artması, böyle bir cinayetin hatta katliamın son bulacağına ilişkin ciddi kuşkularımız birbirini izliyordur; eminim! Dedim ya, o okulu…

  • Şşşşt, ne oluyor EXPO’da?

    Kan beynime sıçramak üzere, bu da böyle biline. Hele önceki akşam EGE TV’de Erol Yaraş’ı da dinledikten sonra iyice “dellendim” dostlar. Ortalarda, epeydir zaman duyup da midemin bulandığı “malum” oyunlardan bir kaçı daha “sahneleniyormuş da” uyuyormuşuz yine. Vay babam vay! İlk günden beri temkinliyim ben bu EXPO işine. İlk günden beri bir Aziz Kocaoğlu bir…

  • Çok ilginç bir panel

    EGE-KOOP düşünmüş taşınmış ve belki de İzmir’de kimsenin “konuşmanın” işine gelmediği zor bir konuyu “masaya yatırma” kararı almış. Konuşmacılar belirlenmiş, panel “yöneticisi” seçilmiş, televizyonlarla anlaşılmış, planlama yapılmış ve kamuya ilan edilerek toplanılmış. Konu “İzmir’in Varları ve Yokları”… Birbirinden değerli panelistler yan yana gelmiş. Açılış konuşmaları yapılmış. İki adet TV de, toplantı salonuna gelemeyenler evlerinde izlesin…