Belli bir yaşa gelen, okulla arası iyi olmayan çocuklar, meslek öğrenmeye teşvik edilir, usta çırak ilişkisi içinde meslek sahibi yapılırdı. O yıllarda zanaat atölyeleri daha çok Kemeraltı, Çankaya, Basmane ve Mezarlıkbaşı civarındaydı. Çocuklar öğretmenlerin denetiminde terzilik, marangozluk, demircilik, saraçlık, aşçılık ve dökümcülük gibi meslekleri, ustalarının yanında öğrenir, işyerlerine vasıtaya gerek kalmadan giden çocuklar, öğle saatinde izin alıp yurda yemek yemeye dönerlerdi. Çıraklık veya kalfalık yapan çocukların haftalıklarının bir kısmı, makbuz karşılığı alınıp bankada adlarına açılan hesaplara yatırılır, on sekiz yaşına gelen, yurttan ayrılan çocuklara paraları iade edilirdi.
“Çocuğun Yetiştirme Yurtları dışında hangi iş yerinde ve mesleklerde çalışabilecekleri çocukların yaş, yetenek ve ilgileri ile çalışacakları iş ve mesleğin durumu göz önünde bulundurularak “Koordinasyon ve Değerlendirme Kurulu”nca değerlendirildikten sonra müdür karar verir. Müdür tarafından görevlendirilecek sorumlu kişiler, işverenden de bilgi alarak, çocuğun işyerinde çalıştığı süre içinde işe devamı, işe uyumu, işte eğitimi konularını izleyerek gelişmeleri sicil dosyasına işler. İş ve meslek alanında, o iş ve meslek ile ilgili hüner ve marifetlerin çocuğa kazandırılması esastır. Çocuğun bu konuda geliştirilmesi için gerekli olan önlemler, Yetiştirme Yurdu ile işbirliği yapılarak işverence alınır.” (1)
Yurt müdürüne “baba”, eşine “anne”, öğretmenlere “dayı” diyen çocukların kahvaltı ve yemekleri okulun aşçısı tarafından özenle hazırlanırdı. Bayramlarda üst düzey yöneticilerin, hediyeleriyle yurdu ziyaret etmesi, çocukların tesellisi olurdu. Yaz mevsiminde 57. Topçu Tugayı’nın araçlarına binip Çeşme ve Alaçatı’ya iki aylığına tatile çıkarlardı. Yurt arkadaşlığı ve yöneticilerden gördükleri şefkat dışında çocukların İzmir konaklarında yaşaması, şüphesiz onların üzerinde olumlu etkiler bırakmıştır. Babasını kaybettiği için küçük yaşta Bornova Yetiştirme Yurdu’na arkasından meslek öğrenmek için geldiği Osmanzade ve Hacı Nebahat Tabak yurtlarında yaşayan girdiği onca meslekten sonra ayakkabıcılıkta karar kılan, lise ve üniversiteyi dışarıdan bitirip bankacılığı seçen ve Halk Bankası’ndan emekli olan Sayın Muzaffer Penbegül’le ziyaret ettiğimiz Osman Paşa Konağı’nın fiziki durumu kötüydü. Bina yağmalanmış, ağaçları kesilmiş, havuzları kim bilir neredeydi…
Ayakkabıcı, terzi, doktor, mühendis, bankacı, albay, hukukçu ve diğer mesleklerde başarılı olmuş bugünün yetişkinleri, kurdukları “İzmir Yetiştirme Yurdu Kardeşlik Derneği”nde sıklıkla bir araya gelip hasret gideriyorlar. Yolunuz bakımsız, eski İzmir sokaklarına düşer, bahsettiğim konakların önünden geçip sokağa kulak verirseniz öksüz çocukların sesini duyarsınız. Israrla, nice benzer öykülerin yaşandığı tarihi İzmir evleri korunsun istiyorum.
Sayın Muzaffer Penbegül’e, verdiği bilgi ve belgeler için teşekkür ederim.
***
(1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı korunmaya muhtaç çocukların iş ve meslek sahibi olabilmeleri için iş yerlerinde çalıştırılma esaslarına ilişkin yönetmelik.













Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.