İşte bunlardan biridir Aziziye İstasyonu… Şimdiki adıyla ise Çamlık……
Adı tren istasyonuyla özdeşleşmiş bir köy. Zeytinin, incirin, pamuğun, üzümün diyarı… Ama daha da çok İzmir’den Aydın’a giden yol üzerinde önemli bir kavşak. Bir mola yeri…
Türkiye’nin ilk demiryolu olan İzmir- Aydın Demir Yolu’nun buradan geçmesiyle önemi artmış bir yerleşim.

Padişah Abdülmecid 1856 yılında, bu yararlı yatırıma onay verdi. Kurulan şirket, İngiltere’den mühendisler ve işçiler getirtti. On yıl süren çalışmaların sonucunda 133 kilometrelik demiryolu tamamlandı. Bu arada Abdülmecid öldü. Ancak projeye yerine geçen Abdülaziz de destek verdi.

İngiliz şirketinin mühendisleri köye yerleşerek, kendilerine burada bir köşk inşa etmişler, at gezintileri için belirli aralıklarla çam ağaçları dikmişlerdi. Bu gün İzmir’de yaz aylarında sıcaklar yaşanırken, yüz yaşını aşmış çamların altı ise son derece serin oluyor.

Cumhuriyet kurulduktan sonra demiryolunun önemi daha da arttı. Sadece yolcu ve yük taşımakla kalmayıp, kalkınmanın motoru oldu.
1950’lere kadar demiryolları önemini korudu. Ancak bundan sonraki yıllarda demiryolu hep geri plana itildi. 1997 yılına gelindiğinde elektrikli hatlar yapılmaya başlayıncaya kadar.

1991 yılında adı artık Çamlık olmuş Aziziye’de Buharlı Lokomotif Açık Hava Müzesi açılınca lokomotifler sergilenmek üzere buraya geldi. Çamlık daha da bir ünlenmişti artık.
Müzede Alman, İngiliz, Fransız, Amerikan, İsveç ve Çekoslovak yapımı, tarihe tanıklık etmiş en eskisi 1887, en yenisi 1952 yapımı, 45 buharlı lokomotif sergileniyor. Bunların arasında dünyada sadece iki tane bulunan ve odunla çalışan İngiliz yapımı lokomotif de var.

Bu günlerde ise yeni bir restorasyon için hazırlanıyor.
Bunların yanı sıra dört vinç, su pompaları, motorin taşıma tankı, bir açık ve bir kapalı yolcu vagonu, su cenderesi, lokomotiflerin tamir atölyesi, 1850 yılından kalma bir tuvalet ve 900 metre uzunluğunda eski bir tünel de yer alıyor.
Atatürk’ün tren yolculuklarında çekilmiş fotoğraflarının yer aldığı küçük bir de fotoğraf sergisi…
Atatürk Çamlık’ta…

Ankara’dan trenle Nazilli’ye gelen heyetle 9 Ekim 1937’de Nazilli- Sümerbank Basma Fabrikası’nın açılışını yaparak, buradan 10 Ekim’de Çamlık Köyü’ne gelen Atatürk, Kuşadası-Karaova bölgesinde çıkartmayı izlemiş ve aynı gün Kuşadası’na gelerek, süvari birliğine tatbikat yaptırmış. Heyet, gece de Çamlık’taki tarihi evde konaklamış. Ertesi gün yine trenle Çamlık-Selçuk üzerinden İzmir’e ve oradan da Ankara’ya yola çıkmışlar.


İyi ki gitmişiz…
O güne kadar orayı sadece bir lokomotif müzesi olarak algılamış olduğumuz için bahçesindeki küçük cafesi dışında başka bir hizmet olup, olmadığının farkında bile değildik.
Bu gidişimizde anladık ki; aslında orası sadece bir müze değildi…
Müzenin hayatını idame ettirmesini sağlayan çok önemli bir unsur daha vardı.
Peki biz bu defa bunu nasıl fark ettik?

Burçin Hanım son derece profesyonel bir yönetici. 30 yıllık iş tecrübesini harmanlayarak, buranın dört dörtlük bir “müze/dinlenme ve yemekli mola yeri” olmasını sağlamış.
Yıllarca önünden geçip gittiğimiz, sadece lokomotif müzesi sandığımız yerdeki restoranların herkesin gelebileceği kahvaltı ve yemek mekanlarına dönüşmesi için bir yıl boyunca gecesini gündüzüne katarak çalışmış durmuş. İğneden ipliğe, bahçedeki güllerden, kahvaltıda verilecek ev reçellerinin yapımına kadar hepsiyle tek tek ilgilenen, her an, her yerde Burçin Hanım…

Tamamen doğal ürünlerle hazırlanmış kahvaltının her bir ürünü kontrolünden geçmiş. Grubumuz kahvaltıdan çok büyük keyif alıyor. Kahvaltı bitmeden turist grupları gelmeye başlayınca, Burçin Hanım koşarak açık büfe yemeğin verileceği salona koşuyor. Misafirlerin memnuniyeti onun mutluluk kaynağı…
Öyle ki; buraya trenle gelen misafirleri tren istasyonuna bir servis göndererek aldırıyor, sonra da tekrar bıraktırıyor. “Atatürk’ün vagonunu restore ettiriyoruz” derken gözleri parlıyor. “Kaldığı evin de restorasyonu için girişimleri olur belki” diye düşünüyorum içimden…

“Keşke bir de butik otel olsa burada” dediğimde, “Neden olmasın, bu konuyla ilgili düşünmek lazım” diyor muzipçe gülerek…
Burası Devlet Demiryolları’ndan Kırcılar Holding tarafından kiralanarak, işletilen bir yer. Mustafa Kırcı, “Müzecilikle gastronomiyi birleştirdik. Hedefimiz hem kendimizi anlatmak, hem nereden nereye geldiğimiz göstermekti. Bunun için müzemizde Atatürk köşesini de oluşturduk, geçmişte neler yaşandığını gösterirken gelecek için bir şeyler yapmak gerektiğini insanlara aşılamak istiyoruz” diyor bir röportajında…
Aslında tek bir restoran değil, farklı konseptlerde beş ayrı salonla dünyanın dört bir yanından gelen misafirleri ağırlama kapasitesi var. Anadolu’nun yöresel lezzetleri yanında dünya mutfaklarına da hitap eden restoranında özellikle Çinli turistler saatlerce zaman geçiriyor.

Tarih boyunca bu kadar önemli olaya ev sahipliği yapmış Çamlık köyünün kenarından geçerken, yemyeşil doğası, korumaya alınması gereken eski yapıları, lokomotif müzesi, lezzetli yemekleri ve mütevazı duruşuyla yolun kenarından size seslenişini duyarsanız şaşırmayın. Artık size kendini göstermek için harekete de geçti… Hadi bakalım biz de biraz ilgi gösterelim ki; yaşamını sürdürebilsin.
Çamlık’a Selçuk’tan Aydın yoluna doğru devam ettiğinizde 9 kilometre sonra varırsınız. İzmir Basmane’den Denizli trenle gelebileceğiz gibi, Selçuk’tan kalkan dolmuşlara binerek de gidebilirsiniz.
Kaynaklar:
1) Atilla N., İzmir Demiryolları , İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı, İzmir 2003
2) İnce N., Yeni Asır Gazetesi, İzmir, Mayıs 2018
3) Tanıtım, HYPERLINK “http://aziziyerestaurant.net/salonlar.aspx” http://aziziyerestaurant.net/salonlar.aspx, Aralık 2018
Eski fotoğraflar:
Levantine Heritage Foundation









Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.