Belde’den taşındıktan sonra da yolum çeşitli nedenler Bozdağ’a düştü. En son geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda altı gün Bozdağ’da kaldım. Her yerini hem anılarımın izinde hem de “nasıl, ne kadar değişmiş ve gelişmiş?” gözüyle iyice bir gezdim. Elbette hiçbir şey aynı kalamaz, her yer ve her şey değişiyor, gelişiyor. Önemli olan bu süreçlerin yararlı olup olmadığıdır. İnsana, doğaya, yaşama katkılarının ne derece olduğudur. Bu konu da gözlemlerimi ve eleştirilerimi paylaşmak istiyorum. Öncelikle sanal dünyada da bulabileceğiniz kitabi bilgiler vereceğim:

Kent, ilk çağlarda Lidyalılar tarafından kurulmuş ve “Tmolos” olarak adlandırılmıştır. Coğrafi konumundan dolayı o dönemde karakol olarak kullanıldığı düşünülen Bozdağ, Lidyalılardan sonra Pers egemenliği altına girmiştir. Bozdağ, Çınarlı Park, Mermeroluk, Şelale Park, Kırkoluk gibi mesire ve piknik yerleriyle en büyük ilgiyi yaz mevsiminde görür. Fatih Sultan Mehmet’in, şehzadeliği döneminde Bozdağ’a gelerek, adını asırlık çınar ağaçlarından alan Çınarlı Park’ta, Hoca Molla Gürani’den ders aldığı bilinir. Ayrıca mahallede eski bir medresenin kalıntıları da bulunur. Bazı kaynaklar çınarları Fatih Sultan Mehmet’in diktirdiğini belirtir.
Bozdağ’daki kayak merkezinde hem amatör hem de profesyonel kayakçılara yönelik üç adet kayak pisti ve teleferik bulunmaktadır. Yaylanın kuzey ucunda, kara yolu üzerinde Bozdağ Mahallesi’ne 4 kilometre mesafede bulunan Kırkoluk mevki, zengin kaynak suları ile günübirlik ziyaretçileri ağırlayan bir mesire yeridir. Çevresindeki ovalara göre yaz ve kış sıcaklık değerleri düşüktür. Bozdağ Yaylası Ödemiş’e 28, İzmir’e 140 kilometre uzaklıktadır. Kış aylarında Bozdağ Yaylası’ndaki yerleşimlerden Birgi’ye ve Ödemiş’e göç gerçekleşmektedir. Bu nedenle yaylanın kış ve yaz nüfusu farklıdır.

Gelelim gözlem, eleştiri ve önerilerime:
Çınarlı park tarafından Mermeroluk Piknik Alanı’na yürüdüm. Yol iyice bozulmuş her yanı çöp içindeydi. Mermeroluk Piknik Alanı yazgısına terk edilmiş. Hiç bir hizmet ve bakım göremedim. Değil piknik yapmak, oradan geçmek bile bana rahatsızlık ve utanç verdi. Bir zamanlar karpuz çatlattığımız Mermeroluk Çeşmesi’nin önü çamur deryası olmuş. Çöp, koku ve sinekten geçilmiyor.
Bir sabah Salihli yolu üzerinde bulunan Kırkoluk dinlence alanına yürüyüş yaptım. Gidiş geliş 10 kilometre Çayır adıyla anılan vadi boyunca sebze bahçeleri ve patates tarlaları sabah güneşi ile ışıldıyordu. Son yıllarda brokoli ve fidancılık konusunda oldukça iyi bir gelişme kaydedilmiş. Ancak dağ eteklerinde mantar gibi çoğalan kaynak suyu dolum tesisleri içme ve sulama sularının azalmasına neden oluyormuş. Çocukken gezdiğimiz dereler çoktan kurumuş.
Kırkoluk’a geline?
Dinlence alanı daha geniş ve rahat bir bölgeye taşınmış. Beton bir düzlem üzerinde yöresel ürünler satış yerleri ve yeme içme alanları oluşturulmuş. Park yeri, tuvalet ve trafik sıkışması sorunu ortadan kaldırılmış. Ormanların içerisinde bu kadar beton kullanılması beni çok rahatsız etti. Umarım çevresi ağaçlandırılır.

Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Bozdağ da betona yenik düşmüş. Dallarından ilaçsız ve gübresiz elma, ceviz, kestane, kızılcık, vişne ve kiraz yediğimiz ağaçlar köklenip yerlerine beton saray yavruları yapılmış. “Dağ evinde doğada dinlence” akımı uğruna binlerce para betona gömülmüş, binlerce ağacın canına okunmuş. Geriye kalan meyve ağaçları bakımsızlığına karşın meyve vermeyi sürdürüyor. Meyveleri yerlerde sürünse de ağaçlar yaşama direniyor.
Öğrencilik yaptığım ilkokul ve ortaokul çoktan kapanmış. Ortaokul yakında çöker. Ancak bu okulun yapımında başta okul müdürümüz Yılmaz Bey olmak üzere tüm öğrencilerin ve kasabalıların emeği var. Ben de tuğla taşımıştım. Abla ve abilerimiz çatıya kiremit taşımışlardı. Zorlu koşullarda yapılan ortaokul yazgısına terkedilmiş. İçim acıdı. On yıl eğitim veren okul binası bu şekilde ölmeye bırakılmış. Doğayı öldürdüğümüz gibi kamu binalarını da kullanmayarak öldürmeyi çok güzel beceriyoruz.
Okulun hemen yanındaki ilkokul da yakın zamanda yeterince öğrenci olmadığı için kapatılmış. Her iki okul da biraz bakım ve onarımla kullanılır hale getirilebilir. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı ya da kamu çalışanlarının dinlencesi için işletilebilir. Ya da kamu yararına kullanılmak üzere sivil toplum kuruluşlarına devredilebilir.

Bozdağ Kayak Merkezi, Ege Bölgesi’nde önemli bir kış turizmi merkeziydi. Merkez çığ düşme riski nedeniyle kapatılmış. Böylece kayak tesis de atıl bir duruma gelmiş. Çığ düşme tehlikesi önlenebilir mi bilemiyorum. Bu konuda bir fikrim ve bilgim yok. Bu konuya bir çözüm getirilmesini diliyorum.
“Hiç mi olumlu bir gelişme yok” diyeceksiniz, biliyorum. Var. Kayak tesislerine giden dağ sıraları çıplaktı. O bölge tamamen ağaçlandırılmış. Etekleri kestane, yukarılar çam fidanlarıyla donatılmış. Buna çok sevindim.
Nerede o eski Bozdağ? Yok. Anılarda ve birkaç eski fotoğrafta kaldı. Bozdağ için hâlâ ümidim var. Önerilerim, bölge halkı ve yerel yönetimlerin işbirliği ile gerçekleştirilebilecek şeyler.
Bozdağ, Küçük Menderes havzasında yaşayanların nefes alabileceği, serinleyip, dinlenebileceği en güzel dinlence alanıdır. Bitki örtüsünün zenginliği, değerli tarım alanları ile bir hazinedir. Onu korumak ve kollamak hepimizin görevidir.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.