Türbe yetmez İstanbul surları da taşınmalı

Ilısu Barajı altında kalacak olan Hasankeyf’teki Akkoyunlu Sultanı Zeynel Abidin Bey’e ait türbenin taşınmasını medyadan takip ettik. Taşınma gerekçe ve yöntemi başka bir konu olmak ile birlikte tarihi eser taşımak oldukça tartışmalı konu. Prensip olarak vicdana da uygarlığa da yakışmıyor. Ancak eğer tarihi eser taşınması bir yöntem olarak benimsenecekse buna İstanbul Surlarından başlanmalı. Şaka değil eğer İstanbul surları taşınmaz ise birkaç yıl içinde tarihi surlar yerinde kalacak ama bu ‘şey’ e tarihi demek mümkün olmayacak gibi görünüyor.

Çok değil bir kaç ay önce İstanbul surlarının, Fatih ilçe sınırları içinde kalan bölümüne yapılan zulmü medyadan okumuş ve tepkimizi yazmıştık. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan tarihi İstanbul surlarının, Fatih Belediyesi’nin düğün törenleri için kiraladığı sosyal tesislerindeki bölümüne çatı monte edilmişti.

Aradan uzun süre geçmeden Fatih Belediyesi’nin hedefinde yine İstanbul surları vardı. Bu defa sanat ve estetik sınırlarını zorlamakta kararlı bir belediye yöneticisi tarihi Surların duvarına dekoratif amaçlı bir oturma bankı asmıştı. Muhtemelen misafir odasındaki her objeye dantel atılan gelenekten geldiğini tahmin ettiğim belediye yöneticisi, İstanbul surları ile çocukluğunun geçtiği ev arasında duygusal bir bağ kurmuş olmalıydı. Yoksa kimin aklına gelir tarihi bir eseri günümüz objeleri ile süslemek!

Fotoğrafa tekrar tekrar baktım ve konunun belediye ve tarihi eser yönetimi ile ilgili olamayacağını, ancak psikolojik gerekçeler ile açıklanabileceğine kanaat getirdim. Medyadaki tepkilerin üzerine Fatih Belediyesi geri adım attı, ancak surların geleceği konusundaki kaygılarımız olduğu yerde durmaya devam ediyor. Öyle ya, surları önce düğün salonu gibi düzenleyip ardından misafir odası süsler gibi tarihi dokusuna zarar veren anlayışın terk edildiğine ikna edilmemiz gerekiyor.

Tarihi Gökmedrese’nin tozunu asitle almak!

İstanbul’daki tarihi surlara reva görülen muamelenin farklı boyutunu aynı günlerde Evliya Çelebi’nin “Bir benzeri asla yapılamaz” dediği Sivas’taki tarihi Gökmedrese Camisi’nde gördük. Tarihi yapının 750 yıllık çinileri asit ile temizlenmeye kalkılınca eşsiz eser, telafisi olamayacak şekilde zarar görmüştü.

İstanbul surlarını misafir odasını süslediği gibi çarşı, pazar objeleri ile donatan zihniyet ile altın günlerinde temiz görünmesi için tüm evi çamaşır suyuna boğan ev hanımı gibi tarihi çinilerin asit ile tozunun alınması aynı zihniyet. Binlerce sanat tarihçi ve arkeoloğun işsiz olduğu ülkeden tarihi eserlerimiz kimlere emanet ediliyor?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın