Dik merdivenlerinden 23 basamak çıkılarak son cemaat yerine ulaşılan Katib-zade Hacı Ahmet Reşid Efendi Mescidi’ni Kemeraltı’nda bilmeyen yoktur. İzmir tarihine damgasını vurmuş Katib-zadeler’in İzmir ve ilçelerinde bulunan mülklerini saymaya kalksam sayfalar yetmez.
18. Yüzyıl’ın ortasında inşa edilen Katib-zade Mescidi’ni daha yakından tanımak için Katib-zade Hacı Ahmet Reşid Efendi’nin vakfiyesine bir göz atalım.
“Meyve Gümrüğü arkasında iç kısmında yeni olarak yaptırdığım mescidi şerifin imamına günde 2 akçe verilecektir. Hatibine günde 1 akçe verilecektir. Müezzin ve kayyumuna günde 2 akçe verilecektir. Medresenin eşyalarını düzenleyen döşemeciye günde 6 akçe verilecek, hasırcı ve mumcuya günde 4 akçe verilecektir. Medresenin tamir ve imarı için günde 4 akçe ayrılacak (Bu medresem yeni yaptırdığım mescidi şerifin kıble tarafındaki 4 adet binam ve oradaki odalardır) ve o odalarda okuyan talebelerin öğretmenlerine günde 5 akçe verilecek, odalarda oturan ilim öğrencilerine günde birer akçe verilecektir.”

Vakfiyede belirtilen mescide bitişik kıble tarafında bulunan dört adet taştan medresenin izini sürdüm, yazık ki karşıma günümüzün betonarme binaları çıktı… İzmir’in bilinen en eski ailelerinden Katib-zade Hacı Ahmet Reşid Efendi tarafından yaptırılan mescidin altında bulunan dükkanların eski tapu kayıtlarını incelendiğim de adının “Yemiş Çarşısı Camisi” olarak geçtiğini gördüm. Anlaşılan tarihi mescit bir müddet bu isimle anılmış…

Katib-zade Mescidi girişinde bulunan sadaka taşını korumamız gerekiyor. İhtimal buraya Agora veya yakınlardan eski bir yerleşim yerinden getirildi. Yaklaşık iki buçuk asırdan beri yerinde abide gibi duran ve hor kullanmanın izlerini taşıyan sadaka taşının ayakta kalması büyük bir şans.

Daha önce yazdığım için sadaka taşının öyküsünü anlatacak değilim. Ancak geçmiş dönem yardımlaşma kültürünün simgesi olmuş, uzun yıllar İzmirliler’in üzerine sadakasını bıraktığı tarihi taş kentin önemli belgesidir.
“İstanbul dışında pek görülmez” diyen üstatları İzmir’e davet edip sadaka taşlarını tek tek göstersek sanırım şimdi aynı düşüncede olmazlardı. İzmir ve ilçelerinde bilinçsizce yerlerinden kaldırılıp bir köşeye atılan sadaka taşlarının koruma altına alınması gerekiyor. Mescidin doğuya bakan cephesinde bulunan çeşmesi ve sebilini başka yazımda ele alacağım.
Kaynak: TC Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşiv ve Ya.Da.Başkanlığı. 2004 numaralı defter 228 ve 233 sayfaları. Hacı Mehmet Efendioğlu Katip-zade Hacı Ahmet Reşid Efendi, 1163 hicri tarifli vakfiye.
Not: 1301 Sokak No: 22 adresinde bulunan “Hurşidiye Camisi” adının doğru olmadığını, gerçek adının Kabasoğan Mescidi olduğunu yazmakla kalmayıp İzmir Vakıflar Bölge Müdürü Sayın Kenan İba’ya bizzat söyledim. İsteğim ciddiye alındı, arşiv taraması sonucu Kabasoğan Mescidi olduğu tespit edildi. Şimdi bu camimizin kapısında Kabasoğan Mescidi yazıyor. İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğünü duyarlılıklarından dolayı kutlarım.
Fotoğraflar: Atilla ÖzdemirRelated Images:
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.