Eski bir Şanlıurfa türküsünün adıdır Mahallemizdeki Süryani, Güneydoğu Anadolu kaynaklı türkülerin çoğunda bu örgü vardır. Müslüman erkek ve gayrimüslim kadın aşkı veya tersi Güneydoğu halk edebiyatında temel motiftir.
Yine sevilen Diyarbakır yöresine ait Kırklar Dağının Düzü türküsünde Müslüman genç Adil ile Süryani ağanın kızı Suzanın Dicle nehrinde ölümle sonuçlanan trajik aşk öyküsü işlenir. Edebiyata, şarkıya, türküye sinen bu motif, önemli tarihi ve kültürel kodları barındırır.
Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman çok kültürlü ve dilli toplum yapısının çarpıcı olarak görüldüğü kentlerdi. Ancak artık değiller. Süryaniler, Ermeniler, Keldaniler, Yezidiler bu coğrafyayı terk edeli epey zaman oldu. Kalan sembolik sayıdaki topluklar ise var olma mücadelesi veriyorlar.
İtalyan bir seyyahın 16. Yüzyıl’da Diyarbakırın çok kültürlü yapısı ile tespitleri şaşırtıcıdır. Yukarıda bahsettiğimiz etnik toplulukların dışında Yahudiler, Rumlar hatta sayıları az da olsa İtalyan ve Fransız aileler çok kültürlü yapının parçalarından bazılarını oluşturuyorlardı.
Yine günümüz algısının dışında önemli bir tespit ise sanılanın aksine özellikle Güneydoğu kentlerinde başat etnik grup ve kültürün, son elli yıla kadar hep Türkler olmasıdır. Günümüzde, Türkler’in, bölgeye yakıştırılmamasının (!) hiçbir gerçekliğe dayanmadığı bölgeye yapılacak yüzeysel tarih içerikli bir ziyaret ile dahi net şekilde ortaya çıkar.
Anadolunun hemen tüm bölgeleri gibi Güneydoğu Anadolu da çok kültürlü mazisi ile büyülü dünyasını çekiverir ruhunuzu. İşte tam burada Süryaniler özel bir ilgiyi hak eder. Güneydoğu Anadolunun çok kültürlü ve çoklu etnik yapısında temel unsurlardandır Süryaniler. Güneydoğunun ve Ortadoğunun kadim halklarının başında gelirler.
Bölgenin Türkler’den de Kürtler’den de eski sakinidirler. Kuzey Irak ve Kuzey Suriyeye dağılan nüfus ve etkinlikleri ile muazzam kültür ve renktirler hem Orta Doğu hem de tüm insanlık için. Yazılı gelenekleri güçlü olduğu için tarihleri ile ilgili bilgilere ulaşmak kolaydır. Kolay ama hüzünlü olanı ise bizim coğrafyayı terk edişlerini kabullenmek. Asuri ve Maruniler ile akraba bu etnik grup bugün sembolik rakamlar ile ifade edilen nüfusları çok değil bir asır önce temel zenginliklerimizdendi.
Süryani sanatı
Hristiyan Ortodoks inanca sahip Süryaniler ve sayıca daha küçük bir grup olan aynı etnik gruba ait fakat Hristiyan Katolik inanca sahip Keldaniler bu coğrafyanın temel unsurları oldukları gibi barışçı ve uyumlu yapıları ile diğer etnik gruplarca hep sempati ve dostlukla algılanmışlar. Türklere ve Kürtlere oranla kent gelenekleri çok güçlü Süryaniler bugün hala ayakta kalan yapıları ile bu konudaki ustalıklarını ortaya koymuşlar.

Brezilyada Mardinli Süryaniler
Birinci Dünya Savaşını takip eden yıllar ile birlikte diğer gayrimüslim toplulukların hikayesine benzer şekilde asıl sahibi oldukları bu coğrafyayı terk etmişler. Avrupa, ABD ve hatta Güney Amerikaya göç etmek zorunda kalmışlar. Bugün Brezilyada Mardin kökenli Süryanilerin kurduğu dernek ve kültür merkezlerinin olması sizi sakın şaşırtmasın. Özellikle Kuzey Avrupaya göçen Süryaniler ise bugün bulundukları ülkelerde başarı ile anılan topluluklardan olmuşlardır. Suryoyo isimli global Süryani TVsini her izledikçe beni heyecanlandıran ve bir o kadar hüzünlendiren görüntüler bu zenginlikten neden mahrum kaldığımızı sorusunu hep gündeme getirir.
Anavatana davet zamanı
Dönemin Başbakanı Turgut Özalın Avrupaya göç etmek zorunda kalmış 50 bin Süryaniyi Adıyaman-Diyarbakır-Mardin üçgeninde tekrar iskan etmesi hayali bence hala gerçekleşme şansı olan muhteşem bir projedir. Toplum olarak çok kültürlülüğe bu kadar idmanlı hale geldiğimiz bugünlerde Süryaniler i anavatanlarına davet etmeninin sırası gelmedi mi?
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.