İsviçrede saat fabrikalarıyla ünlü bir kasabanın belediye başkanı, engelliler okulunun aşçısı, hiç kompleks yapmıyor, kasaba insanı tarafından seviliyor, fırsat buldukça okula gidip aşçılığına devam ediyor.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu için beyaz eşyacı denmeye başlandı. Kaportacı olsa ne yazar… Kocaoğlu için genel seçimlerde başlatılan karalama kampanyasının tuttuğunu görüyorum.
En başarılı başkan seçimi, Aziz Kocaoğlu’nu karalama kampanyasının bir parçasıdır… Nasıl olur da büyükşehir belediye başkanlarıyla ilçe belediye başkanları aynı kategoride değerlendirilebilir?
Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Oktay Sındır nezaket gösterip açıklama gönderdi:
Söz konusu anket sonuçları bana da e-posta ile geldi. Büyükşehir belediyeleri ile ilçe belediyeleri farklı kategorilerde kendi aralarında karşılaştırılmıştır. Aynı düzeye karşılaştırılması haksızlık olur.
Ne yazık ki bu bilgiler basında yayımlanmadı… İnsanlar Kamil Beyin birinci, Aziz Kocağlunun on üçüncü olduğunu sandılar…
Milletvekili seçimlerinde rakip adaylarla fotoğraf çektirip yağlama yarışına giren, kendi partisinin adaylarına destek vermeyen belediye başkanları, popülist etkinliklerin dışında neler yapabildiler?
Kentli bir yurttaş olarak, eski şehir dokusunun korunması doğrultusunda Gelmiş geçmiş belediye başkanları içersinde iletişim kurabildiğim yegâne başkan Aziz Kocaoğludur söylemime dostlar kibarca Sen kente yeni geldin, kaç başkan gördün, kaç yıllık İzmirlisin? Biraz Basmanenin dışına çık eleştirisi yaptılar…
İzmir miladım, Yüksel Çakmur ve Burhan Özfaturaya kadar uzanıyor. Diğer başkanları göremedim, ancak, Osmanlıdan günümüze İzmirde görev yapmış vali ve belediye başkanlarının kente yaptıkları hizmetleri biliyorum.
1930 İzmir sel felaketi araştırma makalem için, belediye meclisi zabıtlarını, Milli Kütüphanedeki gazete arşivlerini taradım, karşıma İzmir Belediye başkanı Sezai Göker çıktı. Sezai Göker hakkında bilgi sahibi olmak için o dönemde yaşamam gerekmiyor…
İzmir okullarının fiziki iyileştirilmeleri reklamsız, tantanasız, Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldı. Kültür Bakanlığı bu kente çivi bile çakmazken İzmir Ticaret Odası üyeleri Agora kazılarına Biz kültür Bakanlığı değiliz diye desteğini çekti…
Kocaoğlu, Agora ve Kadifekale kazılarını destekleyip cesaret isteyen istimlâkleri yaptı. İstimlâk yapılan yerlerden şimdi tarih fışkırıyor. Heyelan bölgesini gecekondulardan temizlenip ağaçlandırdı, Antik tiyatro, Aya Vukla Kilisesi, Emir Sultan Haziresi, Pınarbaşı Hamamı, Anafartalar Caddesi yenileme çalışmaları aklıma gelenler.
Pergel yasasıyla genişleyip belediye sınırlarına giren alanlarda cumhuriyet tarihinde ilk kez yol, otobüs, spor salonu, içme suyuna kavuşan beldeler köyler oldu. Organik tarım desteklendi. Ulaşımda İstanbul, Ankara belediyelerini yaptığı zamlar görmezlikten gelinirken, beş kuruşluk zam çok görülüp yaygara koparıldı, 90 dakikalık seyahatlerin bedava olması karşısında suskun kalmak yeğlendi.
Artık bu kentte İstanbulda olduğu gibi yurttaşlar ufak tefek baskınların dışında sellerde hayatlarını kayıp etmiyorlar. Kentli yurttaş olarak gördüklerimi yazıyorum. Eleştirdiğim konular yok mu, elbette ki var…
Başkan Aziz Kocaoğlunun artıları üzerine yazdıklarımın arkasındayım. Olumsuzlukları yapıcı eleştirilerle düzeltme umudumu yitirmedim. Siyasi arenada yer edinmek için muhtarlara yemek verip arkasından Bu kent iyi idare edilemiyor diye iftar yemeklerini siyasete alet edenlerin verdiği demeçleri görüyorsunuz… Henüz perde kapanmadı, daha güzel İzmir için yapabileceğimiz işlerin olduğuna inanıyorum…
***
Hisar Camisi önündeki Evliyazade (1876) Bakırcı Hacı Mahmut Efendinin (1883) yaptırdığı şadırvanları gördünüz mü? Şadırvanların külahı kaldırılıp açık havuz haline getirildi, ortasına mermer fuarından alınan fıskiyeleri takıldı. Bu değişiklikten İzmir Vakıflar ve Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüklerinin haberi var mı? Yoksa onların nezaretinde mi bu hale getirildi?
![]() |
|
![]() |
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.