Yabancı gemilerin İzmir Limanı’nda cirit attığı, işgal yıllarında (1921) İzmir’e gelen bir denizci, Fransa’daki ailesine yolladığı kartpostalın üzerine Saint Polycarpe’ın mezarının bulunduğu yeri işaretlemiş.

Diğer Hıristiyanlar gibi Fransızlar da Saint Polycarpe’a önem veriyorlar, Saint Pothin gibi din adamları onun öğretilerinden yola çıkarak Hıristiyanlığın yayılması için çalışmışlar.
Saint Polycarpe’ın mezarı başında yapılan taşkınlıkları devrin kadısı, mezar ziyaretlerini yasaklayarak önlemiş. Daha sonra mezara Müslüman mezarı görüntüsü verip taşının üzerine sarık sardırtmış…

Saint Polycarpe’ın mezarı bulunursa ne olur? Bu mezar, ona inanan Fransız turistleri İzmir’e çeker, ikinci bir Meryem Ana ziyaretgâhı ortaya çıkar. “İzmir’e neden turist gelmiyor?” diyenlere duyurulur…
Oteller Sokağı’na kıymayın beyler!
Oteller Sokağı’nı bilmeyen var mı? Böyle otantik İzmir mimarisini yansıtan ikinci bir sokak örneği yok. Konak Belediyesi bu tarihi sokakta “İzmir’in tarihiyle yeniden buluşması, çöküntü alanı niteliği taşıyan tarihi bölgeyi turizm eksenine temelleyerek yeniden canlandırması ve hayata katması işlevlendirilmesi” projesiyle Tarihi Kentler Birliği’nden ödül aldı.

Tarihi kentin eski şehir dokusu Basmane’yi koruma kurullarından ve belediyecilerden korumak gerekiyor. Bu kafayla mı turizm kenti olacağız? Kent sahipsiz mi? Evet, sahipsiz…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.