Sonbaharda doğal yaşam durgunlaşır, yavaş yavaş uykuya çekilir. Göçmen kuşlar çoktan göç etmişler, bazı hayvanlar kış uykusuna çekilmek üzere hazırlıklarını tamamlamışlardır. Bitkiler solgunlaşmış, ağaçların yaprakları sararmıştır.
Her geçen gün kısalan günlerde erken batan güneş dünyayı daha az aydınlatmakta, daha az ısıtmaktadır. Sanki yaşam kısalmaktadır. Belki de bu nedenle sonbahar hüzündür, ayrılıktır.
Kuzey yarı kürenin yazgısı olan bu yaşam dönüşümü yüz binlerce yıldır yinelenen döngünün bir parçasıdır, ama kimi kentlerde sonbahar farklı yaşanır. Bu kentlerdeki yaşam doğadaki dönüşüme koşut biçimde şekillenmez; oralarda sonbahar hüznü, ayrılığı, durgunluğu çağrıştırmaz.
İzmir, sonbaharı farklı yaşayan kentlerden birisidir. Yaz rehavetini üzerinden atan İzmir sonbaharda kıpır kıpır, cıvıl cıvıldır. Çeşme tutkunları kente dönmüşlerdir. Caddeler, alışveriş yerleri bronzlaşmış tenleriyle çok daha canlı, çok daha dinamik görünen kadın ve erkeklerle doludur.
Kent yaşamı çok daha hareketlidir. Okullar açılmış, trafik yoğunlaşmıştır. Kordonboyu, Kemeraltı, Kıbrıs Şehitleri Caddesi, Karşıyaka, Bostanlı, Göztepe, Güzelyalı kıyıları gerçek kimliğini yeniden kazanmıştır. Yaz aylarındaki kızgınlığını yitiren güneşin masmavi Körfez üzerindeki kızıl vedası Kordondan, Sahil Bulvarından, Konak Meydanından çok daha keyifle izlenebilmektedir artık.
Bunlar İzmirin düzlüğünde yaşanan sonbahardan küçük bir kesittir. Bir de kentin sırtlarında yaşanan sonbahar vardır.
Oralardaki yaşamın farklılığı sonbahara da damgasını vurur. Çocuklar okula gidecektir, okul masrafları kimi hayırsever zenginlerin ya da kimi kurumların yardımlarıyla karşılanacak düzeyi çoktan aşmıştır. Oralarda kış düzlüktekinden daha serttir. Hazırlıklar buna göre yapılacaktır.
Devletin yakacak yardımı kışı geçirmeye yetmez. Evi ısıtsanız da yaşamın her anı ev içinde geçmeyecektir. Kısa da sürse kış aylarının nemli soğuğu ihmal edilmeye gelmez. Beslenme yetersizliği desteğindeki soğuk çocukları hemen hasta eder. Yağmurlu günlerde damın akmaması, pencerelerden su sızmaması için önlemler alınacaktır. İçeriye doluşacak yağmur suyu hastalık demektir çünkü. Hastalık, elde avuçta kalmış ve beslenmeye bile yetmeyen parayı da alıp götürecek en anlamsız masraftır.
Kentin sırtlarında yaşayan insanlarımız için sonbahar, kış günlerinin zorluklarına karşı alınacak önlemler için son fırsat günleri demektir.
Kentin sırtlarında yaşayanlar da, masmavi Körfez üzerinde güne veda eden güneşin kızıllığını, akıllarından geçen bin türlü düşünceyle izlerler sonbaharda. O güzel manzara, bu güzel insanların akıllarındaki bin türlü düşünce arasında bir sızıntı bulur da okşar mı estetik duygularını bilinmez ama bilinen, bu kentte sonbahar onlar için de hüzün, durgunluk ve ayrılık değildir. İzmirde oldukları için mutludurlar, çünkü bu kentin sonbaharı hüznü, durgunluğu, ayrılığı ve hatta ölümü çağrıştırmaz.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.