Önce yan yattı, sonra battı…

İstanbul Boğazı’nı tanıyan Şehir Hatları vapurlarının maharetli kaptanları sisli günlerde sefere çıkmayınca, cesaretli taka kaptanları aceleci yolcuları göz pusulasıyla karşı kıyıya taşırlardı. Siste rotadan çıkmak normal sayıldığından, çoğu kez kendimizi Kadıköy yerine Üsküdar sahillerinde bulurduk…
2008 yılının son aylarında üfürükten bir dalgayla batan Karaköy İskelesi’nin görünen yerleri bakımlı, görünmeyen yerleri yani köprüyü taşıyan dubaları bakımsızdı. Dubaların su alıp terazisinden çıktığını martılar gördü ancak yöneticiler görmedi… Onarımı zamanında yapılsaydı iskele yan yatmayacak, dolaysıyla batmayacaktı…

Günümüzde, Karaköy İskelesi gibi, yabancı mallarla rekabet edemeyen büyük, küçük işletmeler, toprağını ekemeyen çiftçiler de batıyor… Karaköy İskelesi’nin yer döşemeleri, tavan kaplaması, aydınlatması, turnikeleri, lüks malzemelerle donatılmış, ancak iskeleyi su üstünde tutan çürük dubaların onarımı unutulmuştu. Sonrasını biliyoruz, iskele önce yana yattı, sonra da battı…

Yıl 1931, İzmir

Yerli mallarının kullanılması ve tasarruf edilmesi konusunda Vali Kazım Dirik başkanlığında Millet Pazarı sahibi Hasan, 9 Eylül Baharat Deposu sahibi Fahri, Doktor Hüsamettin Yahya, Tokadizade Faik, Ticaret Odası Müdürü Ziya, Sanayi Müdürü Recai, Oda Umumi Katibi Mehmet Ali, Oda İstihbarat Müdürü Zeki Beyler, her hafta Vilayet’te ve Ticaret Odası’nda toplantı yaptılar.

* Alınan kararlar doğrultusunda, yerli mallarının kullanılmasına mani olan bazı fabrikatörler uyarıldı.

* İzmirli terziler yerli malı kumaştan elbise diktiren kadınlara yüzde 30, erkeklere yüzde 20 tenzilat yaptı.

* Yabancı kumaşların Buldan havalisinde el tezgâhlarında imal edilen yerli kumaşlarımızla rekabetini engellemek için Ankara’ya heyet gönderildi.

* Okullarda yerli malların kullanılması ve tasarruf konusunda kompozisyon yarışmaları yapıldı, şiirler okundu, oyunlar oynandı. Sinemalarda konuyla ilgili filimler gösterildi.

* Güzel konuşanlardan seçilen 20 kişiye mekteplerde, kahvehane ve fabrikalarda konferanslar verdirildi. Yerli malı üreten ve satan iş yerlerinin adresleri veciz sözlerle zenginleştirilip uçaktan halka atıldı.

Yıl 2010 İzmir. 1946 yılından beri kutlanan “Yerli Malı Haftası” artık günümüzde kutlanmıyor. Yabancı ürün satan satış merkezlerinin önünde oluşan kuyrukları görüyoruz. Kahvehanelerde bile suni renk ve aroma katkılı sağlıksız kaçak çay demleniyor. Gösterişin ve savurganlığın olmadığı yıllarda paramız da, ahlaki değerlerimiz de bu gün olduğu gibi yerlerde sürünmüyordu…

Atların anısına

24 Aralık 2009 Perşembe günü çağdaş heykel sanatımızın öncülerden Prof. Şadi Çalık’ı ölümünün 30. yılında Kültürpark’ta eserinin başında andık. 1922 İzmir yangını enkazını kaldıran emekçi atların anısına Prof. Şadi Çalık’a yaptırılan vefa heykelinin başında gerçekleştirdiğimiz anma törenine, Prof Şadan Gökovalı, Sancar Maruflu, Haluk Işık, Yaşar Ürük, heykelin yapımına tanık olan Siret Ener ve Şehit Fethi Bey İlköğretim Okulu öğrencileri katıldılar. Gözlerimiz Belediye başkanlarının arkasında dolaşıp kente kötü heykeller kazandıran heykeltıraşları, heykel öğrencilerini ve sanatseverleri aradı, ancak onları göremedik…

70 yıl önce Basmane’de bir mescidin avlusunda gerçekleştirilen vefa heykelinin yapım öyküsünü daha önce yazmıştım. Şehit Fethi Bey İlköğretim Okulu öğrencileri Kendi mahallelerinde yapılan bu anlamlı heykelin öyküsünü ilk kez Prof. Şadan Gökovalı, Sancar Maruflu, Haluk Işık, Yaşar Ürük, Siret Ener ve bu satırların yazarından dinlediler.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın