Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’nde “İzmirli Olmak Sempozyumuna katıldım. İzmir Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Eren Akçiçek açılış konuşmasına, “İzmirin havası suyu toprağı, insanı güzeldir, demokrattır, bağımsızlığına düşkündür, yöresel ve ulusal değerleri birleştirip evrenselliğe ulaşır, her türlü dinler İzmirde hoşgörüyle yaşar. Göçlerle birlikte kentimizde hemşehri dernekleri kurulmuştur, İzmirde İzmirli gibi yaşanır” diyerek, şehirlerinin düşman işgalinden kurtuluşunu İzmirde çok yıldızlı otellerde kutlayan, 9 Eylül kurtuluşundan heyecan duymayan hemşehrilere gönderme yaptı…

İzmir doğumlu, İzmirden uzakta yaşayan Prof. Dr. İlhan Tekeli, konuşmasında İzmir’in farklılığı üzerinde durup “İzmir’de yaşam sakindir, bağnazlık yoktur, İzmirli gâvur İzmir olmaktan memnundur” dedi. Hoca’ya göre İzmir beyazını bozmadı, ancak yeşile kent dışına çıkarak ulaşılabiliyordu. İzmirliler’in iyimser olmasının nedenini Körfez’in batı ucunda batan güneşe, karşı kıyı algılamasına ve fiziki farklılığına bağladı. İstanbul, Ankara, saldırgandır, İzmirliler, zorluklarla karşılaşınca üstüne gitmez” gibi küçük eleştiriler yapmayı ihmal etmedi.
Prof. Dr. Tekeli tebliğleri dinlerken ön sırada oturup rehavetten olacak bol, bol şekerleme yaptı. Bu tür toplantılarda uyuyanlar kendilerini ne kadar gizlerse gizlesin kürsüden çok iyi görünür, ayrıca kürsüdeki konuşmacıya olumsuz etki yapar. Hoca hazır İzmire gelmişken bir taşla iki kuş vurup “İzmirli Olmak” sempozyumundan, “Kültür Çalıştayına geçiş yaptı. Çalıştaydan çıkan kararları yıllardır yazıp anlatıyoruz… İzmir üzerine düşünmemiş, üretmemiş insanları çalıştayda görmek hoşuma gitmedi. Dışarıdan adam getirmeye gerek var mıydı? İzmir için çalışan kültür hamallarının üzerine çizik atılmasını doğru bulmadım…

Üç gün süren İzmirli Olmak Sempozyumu’nda, Zafer Derin, Hasan Malay, Ersin Doğer, İlhan Pınar, Ahmet Efendioğlu, Yaşar Ürük, Oktay Gökdemir, Nuri Bilgin, Asaf Koçman, Arife Karadağ, Ferhat Onat, Sara Pardo, Zeki Arıkan, Mehmet Emin Elmacı, Alex Baltazi, Nedim Atilla, Jinet Sidi Sarfati, Aybala Yentürk, Levent Alpat, Ömer Faruk Huyugüzel, Aydoğan Demir, Berrak Taranç, Nazlı Yatağan, Nilay Özcanın, Sevinç Alkanın sunduğu tebliğleri dinledim.
Jinet Sidi Sarfatiye, dini inançları gereği Cumartesi günleri ateş yakılmayan evlerde aynı gün yenecek yemeklerin sıcak kalmasını sağlayan, içerisine birkaç tencere girecek ölçülerde sert ağaçtan yapılma, izoleli yemek saklama dolabından söz ettim. Sarfati, bana eski tel dolapları anlattı… Daha sonra yanıma gelen yaşlı bir Yahudi Hanım, “Onlar genç, bilemezler, ben hatırlıyorum, yemekleri sıcak tutan dolaplar, İsrailde halen kullanıyor dedi.
Jinet Sidi Sarfadinin slâyt eşliğinde gösterdiği tatlının yanında süs olarak gösterdiği kabuk tarçın, Osmanlı döneminde kaymakçılarda manda kaymağı ve Atina balının (Atina= Rize’nin Pazar ilçesinin eski adı) yanında damakta üçüncü bir tat bırakmak için kaşık olarak verilirmiş. Sarfatiye benzerlik olup olmadığını sordum.

İkinci gün Bergama Vapuru’na binip, Berrak Taranç ve “Voice of İzmirin” verdiği konser eşliğinde, Körfez gezisi yaptık. İzmirli Olmak Sempozyumu’na katılmayıp, Pasaport’tan katılan beleşçileri hemen fark ettim. Ne güzel eğlendiler… Bergama Vapuru’nda Gülay Beşikçi, Hüseyin – Saadet Erciyas, Yaşar Ürük ve Fergül Yücelle İzmir üzerine sohbetler yaptık.
Vapurda bütün pencereler açıkken, Mülkiyeliler Birliği İzmir Şube Başkanı’nın bizim oturduğumuz bölümdeki pencereleri cereyan yapıyor diye kapatma emri vermesi biraz canımı sıktıysa da, üzerine gitmedim. İzmirli Olmak Sempozyumu’nu düzenlediği için pencere kapatma yetkisinin kendisinde olduğunu sanıyordu…
Akşamki rakı muhabbetinden sonra, özellikle Aydoğan Demirin anlatacağı “Aliağa Camisi – Namazgâh arasında 1940 yıllarını” dinlemek için sabah erkenden APİKAMa gidip salonda yerimi aldım. Aydoğan Demir bildiğimiz konuları yenilemekle yetindi, Namazgâhı anlatacak zamanı bulamadı…

Berrak Tarança Rembetiko üzerine soru sormak isteyen konuşmacıya başkan soru sorma izni vermedi. Oturumu kötü yöneten başkanın yanlı tutumunu yadırgadım. Sempozyumuna Ahmet Piriştina Kent Arşivi Müzesi çalışanları, başta Oktay Gökdemir olmak üzere, herkes çok iyi ev sahipliği yaptı. İzmirli Olmak Sempozyumu’na hemşehri dernekleri, siyasi partililer, belediye meclis üyeleri, kent adına konuşanlar, İzmir deyince mangalda kül bırakmayanlar her zaman olduğu gibi katılmadılar…
Related Images:
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.