Su konusu, özellikle geride bıraktığımız yaz boyunca hepimizi derinden sarstı. Barajların su seviyelerinin minimum düzeyin de altına inmesi, “Suyun yokluğuyla nasıl baş edebiliriz?” sorusunu ve endişelerini de beraberinde getirdi. Bir yanda yerel idareler, diğer yanda suyun tedariki ve dağıtımıyla ilgili kurumlar kendilerince önlemler almaya çalıştı. Bireyler olarak bizler de su tasarrufu konusuna iyice odaklandık.
Salihli Vizyon Dergisi için yaptığım araştırmada, susuzluğun boyutlarını yakından görme imkanı buldum. Dikkatimi çeken en önemli konu ise, evlerde yapmaya çalıştığımız tasarrufların aslında “devede kulak” nitelemesiyle ifade edecek kadar ikincil öneme sahip olduğuydu.

Peki bu kadar önemli olan bu sulama konusunda uzmanlar neyi öneriyor? Uzmanlar, teknolojinin bu kadar geliştiği günümüzde, modern sulama tekniklerine derhal geçilmesi durumunda, barajlardaki suyun (tabii yeterince yağmur yağıp, dolması halinde) uzun yıllar bizi idare edeceğini belirtiyor. Modern sulama tekniklerinin başında da damla sulama geliyor. Bu ürünün cinsine göre (örneğin kirazda) yağmurlama sulama şeklinde de uygulanıyor.
Rakamlarla durumu daha netleştirmek gerekirse; Türkiye’de su tüketiminin yüzde 75’i tarımsal sulamada, yüzde 15’i şehirlerde, yüzde 5’i sanayide ve kalan yüzde 5’i de turizm sektöründe kullanılıyor. Buradan tarımsal sulamada yapılacak tasarrufun önemi çok daha net anlaşılabiliyor. Salma sulamadan damla sulamaya geçilmesi halinde yarı yarıya tasarruf sağlandığı düşünülürse, yüzde 75’in yarısının kullanılmamasıyla bir anda toplam su rezervinin yüzde 37.5’inin yerinde kalacağı ortaya çıkıyor. Şehirlerde suyun yarısını tasarruf ettiğimizi düşünsek bile (ki yüzde 7.5 gibi bir oran) aradaki farkı çarpıcı bir şekilde görmek mümkün.

Günümüzün vazgeçilmez sulama tekniği haline gelen damlama sulamanın faydaları ise saymakla bitmiyor;

– Enerji tasarrufu sağlıyor (yeraltından suyu yukarıya pompalamak için enerji gerekiyor),
– Verimde yüzde 25 ile yüzde 50 arası artış sağlıyor,
– Kenarlarda otlanma olmadığı için işçilikten tasarruf sağlıyor,
– Gübre sistemdeki suya karıştırılarak verildiği için, daha az gübre kullanılıyor.
Burada ilgimi çeken bir ayrıntı da, kuyu suyuyla yapılan sulamalarda, ürünün maliyetinin yükseldiği ve dolayısıyla manav ve pazar tezgahlarında pahalı olarak satışa sunulması oldu. Yani kuraklığın enflasyonu da tetiklemesi buradan kaynaklanıyor.
Uzmanlar tablonun karanlık olduğunu, ama yine de panik yapılacak bir durum olmadığını belirterek, yüreğimize biraz su serpiyor. Evet, hala ümit var. Tabi çiftçiler durumun hassasiyetini kavrayıp, bindikleri dalı kesmezlerse.
Aksi halde küresel kuraklığın da tetiklediği yağış azlığı nedeniyle, barajlarımız giderek tükenecek. Şimdiden önlem almazsak önümüzdeki yıllar 2008’i mumla arar hale geleceğiz.
Bir damla su için birbirimizi kıracağımız günleri görmemek dileğiyle.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.