Şu Türkçe’de “baba”dan söz edince, hayırlı bir şey akla geldiği azdır.
Bu da “kelimelerin cinsiyetçiliği” sanırım.
Babalar gününün Haziranın hangi haftası olduğu da öyle kolay hatırlanmaz.
“Babalara gelmek…” gibi de bir olumsuzluk yaşayabilirsiniz bu hayatta, şambabası da olabilirsiniz.
“Baba” olabilmek, benim kuşağımdakilerin bildiği gibi en az “dede” olmak kadar zordur.
Baba olmayı becerebilmek, biraz sorumluluk ister, biraz derin düşünme kabiliyeti ister.
Aksi halde bir televizyon dizisine verilen isim gibi “En son babalar duyar…”
Siyasetin babalarının icraatlarıyla büyüyenler, Türkiye’nin bugünlere gelmesinde o günlerin payını iyi bilenler “baba” kelimesine mesafeli yaklaşırlar.
“Babalık yapmak” gibi kutsal bir deyim de var ama, baba kelimesi üzerindeki her olumsuzluğu Türkçenin dişiliğe yatkınlığına bağlamayalım.
Babaların da, ÖSS telaşına kurban gideceğine kesin gözle baktığım “babalar günü”nü kutlayalım.
Baba-ana, baba-çocuk ilişkilerine “üç yanlış bir doğruyu götürür” dengesiyle yaklaşanlara da, babalıklarını hatırlatalım.
Bu tür ilişkilerdeki çatışmalarda da, kazananın olmadığını vurgulayalım.
* * *
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, İzmir’deki belediye başkanlarına verdiği talimatların bu kente katkısını sorgulayalım biraz da.
Güzelbahçe Belediye Başkanı Ertan Avkıran’a, “çift haneli kiloya gerile” talimatı vermiş Baykal.
Görünen o ki “Deniz” hem kendisini hem partisini “tüketince”, genel başkanlık görevini iyice geyiğe sardırdı.
CHP İzmir İl Teşkilatı’nın ekmek zammı protestosu açıklaması vardı ki hele, bu da genel başkanının yolundan giden bir İl Başkanı’nı, yani Kemal Karataş’ı çıkardı karşımıza.
Bakalım Ertan Avkıran, çift haneli enflasyonla beli bükülen halkın sorunlarından çok; kendi kilosuyla ilgili Deniz Baykal talimatını nasıl uygulayacak?
Şu partide, “ekside” değil de tek haneli “karakter ağırlığı” olan insanlar çoğaldığında, o zaman belki umutlu bir gelecekten ve iktidar alternatifi olmaktan söz edilebilecek.
* * *
Artık “Akdeniz Karadeniz, karneleri isteriz” dönemi bitti.
Hani midemize heyecandan krampların girdiği “karne dağıtımı” anları tarih oldu.
Çünkü anne-baba-çocuk, bu heyecanı artık, internet üzerinden evlerinde e-karneyi görüntüleyerek öğrenebiliyor.
Ne mutlu ki, çocuklarına bu heyecanı inatla yaşatma çabası gösterenlere.
Artık neredeyse okula gitmeden de derslerden geçebilip diploma alabileceksiniz.
Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı’nın önceki Perşembe akşamı internet sitesinde yayınladığı; okullara göndermeye gerek bile görmediği yeni sınıf geçme yönetmeliği, daha önce 2-3 dersten kalan öğrencilere tanınan ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları hakkını; 5 dersten kalanlara da tanıyor.
Yönetmelik çıktıktan itibaren 5 iş gününde(20 Haziran’dan itibaren) sınavların yapılabileceği vurgulanıyor.
Öğrenciler 5 gün içinde bu derslere garanti çalışırlar canım!
Oh ne güzel!
Son dakika operasyonlarıyla Türk Milli Eğitimi’nin “milli hezimet” sürecine sürüklendiği ve tembelliği kutsadığı aşikâr.
Türk Milli Eğitimi’nin “kafasına sıkılıyor…”
Mevcut iktidarın eğitim karnesi yorumum ise; “hepsi 0”
* * *
Bu arada, bir bankanın son dönem reklamlarında adım telaffuz ediliyor.
Benimle uzaktan yakından ilgisi yok bu olayın onu bilin istedim.
Ama hoşuma da gitmedi değil.
Zaten reklam oyuncusu kız, tıpkı benimle uğraşanların genel sonu gibi “hüsran”lar yaşıyor.
Sevgilisinden ayrılmış, magazin basınının diline düşmüş garibim.
Eeee ağzından çıkanı kulağın duyacak.
Hepinize iyi haftalar.
*Bestekar Avni Anıl’ı yitirdik. İstanbul’un ve İzmir’in meyhaneleri artık öksüz. Kader kime şikayet edeyim seni?…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.