Sokak çocukları

Her sokak çocuğu gördüğümde, yıllar önce, İstanbul’da Çemberlitaş’tan Sirkeci’ye sabaha karşı yürüyerek gitmek zorunda kaldığım o günü anımsarım. Karanlık ile aydınlık arasında kalmış o kararsız saatlerde hızlı ve tedirgin adımlarla yürüyerek geçtiğim yoldaki pastane, lokanta ve kahvehane önlerindeki manzara içler acısıydı. Onlarca çocuk kaldırıma serdikleri mukavvalar üzerinde uyuyorlardı. Çocuklar, soğuğa karşı biraz olsun korunmak için genellikle bodrum katlarda bulunan mutfakların havalandırma pencerelerinin açıldığı boşluklar üzerindeki demir ızgaraların bulunduğu yerleri seçmişlerdi geceyi geçirmek için. Daha “şanslı” olanlar, kahvehanelerin içinde, insaflı kahvecinin izniyle birkaç iskemleyi birleştirerek kendilerine yatacak yer yaratmışlardı ama bunlar yalnızca birkaç çocuktan oluşan mutlu azınlıktılar.

O yıllarda ülkemizde, kökeni Osmanlı devleti’ne uzanan ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Fevzi Çakmak ve arkadaşlarınca yeniden kurulan Çocuk Esirgeme Kurumu vardı. İlkokul günlerinden beri bu saygın kurum sayesinde bizim ülkemizde sokakta yatan çocuk olmadığını sanırdım. Çemberlitaş – Sirkeci arasında o sabah karşılaştığım manzara düşüncelerimi altüst etmişti. Gördüklerimin o güne ve oraya özgü olamayacağını; başka yerlerde, başka kentlerde oradaki gibi daha binlerce, on binlerce çocuk olduğunu düşünmek zor değildi. Tesadüfen tanık olduğum o manzara, o gün anladığım ve daha sonra gözlediğim kadarıyla kimsenin umurunda değildi. Nitekim Çocuk Esirgeme Kurumu 12 Eylül darbesinden sonra 5 Mayıs 1981 tarihli kararla feshedilmiş, görevleri Sağlık Bakanlığı’na devredilmişti. O derneği kuranlar, her nasılsa bu görevlerin Sağlık Bakanlığı’na ait olduğunu o tarihte düşünememişler(!) ve bu yanlışlığı(!) altmış yıl sonra 12 Eylül cuntacıları düzeltmişti! Sağlık Bakanlığı bu görevlerin altından kalkamadığı için olsa gerek, 12 Eylül yönetiminin Bakanlık bünyesinde kurduğu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) 1993 yılında Başbakanlığa bağlanmıştı.

Şimdi 2007 yılındayız ve Çemberlitaş – Sirkeci arasında sabaha doğru o manzara ile karşılaşılıyor mu bilmiyorum ama ülkemizde yaşamını sokakta geçiren çocuk sayısının o günlerden bu günlere kat kat artmış olduğundan eminim. “Ne kadar arttı ya da ülkemizde ne kadar sokak çocuğu var” diye sormayın, işte onu bilmiyorum. Aslında bu sorunun yanıtını bilmesi gerekenler de bilmiyor.

Her sorun çözülmek için ele alındığında ilk yapılması gereken kapsamını ve boyutlarını bütün gerçekliğiyle ortaya koymaktır. Sorunu çözmek için ayırmanız gereken kaynak, yetişmiş insan gücü, izleyeceğiniz yol ve kullanacağınız yöntemler buna göre belirlenecektir. Bunlar yapılmadan atacağınız adımların sorunun çözümü bağlamında hiçbir anlamı yoktur. Sokak çocukları sorunu öteki sorunlardan farklı değildir. Bu çocuklarımızla ilgili olarak yıllardır yapılanlara baktığımızda aklımıza iki olasılık geliyor. İlgili ve yetkililer ya “sorun çözmenin” ne olduğunu bilmiyorlar ya da ülkemizde “esirgenecek çocuk” olmadığını düşünüyorlar. İki olasılık da beni yıllar önce Çemberlitaş – Sirkeci arasında gördüğüm manzara kadar rahatsız ediyor. Sizi etmiyor mu?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın