Seçim yorumları

Pazar günü yapılan genel seçim sonuçları hakkında değerlendirmeler sürüyor. Bir kesim, “seçmen nasıl olur da böyle bir seçim yapar” şaşkınlığı içinde ve açıkça dillendirmeseler de halkı suçlayan yorumlar yapıyorlar. Öteki kesim ise, sonucu sevinçle karşılıyor ve halkın doğru seçim yaptığını vurguluyor. Söylenenler içinde itiraf etmekten kaçınılan yanlar bulunduğu görülüyor. Örneğin, TBMM’ye girmeye hak kazanan partilerin siyasal yelpazenin farklı yerlerinde bulunduğu ve farklı politikaları savundukları varsayılıyor. Halkın asıl sıkıntılarının kaynağını oluşturan sistemle meclise giren partiler arasında hiçbir çelişki bulunmadığı ve aslında birbirlerinden farklı olmadıkları ortaya koyulmuyor. Seçmen iradesinin bağımsız, özgür ve her türlü endişeden uzak oluştuğu kabul ediliyor. Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz olmak üzere, büyük kentlerimiz de dâhil, görece geri kalmış yörelerde insanların siyasal tercihlerini bağımsız ve özgür iradeleriyle belirleyemediklerinden söz edilmiyor.

Geçen hafta yazımızı “…uzun zamandır Türkiye’de siyasi iktidar halka hizmet ve ülkeyi ‘çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmak’ için bir araç olarak değil, kamu kaynaklarının dağıtım erkini ele geçirmenin tek yolu olarak görülüyor. Üstelik bu yalnızca siyasetçilerin algılama biçimi de değil; seçmenin de büyük çoğunluğu ‘iktidarı’ böyle algılıyor ve tercihini buna göre belirliyor.” sözleriyle bitirmiştik. Bize göre genel seçim sonuçları bu saptamamızı doğrulamıştır.

Seçim sonuçları, her şeyden önce AKP iktidarının, ülkeyi ve cumhuriyeti uçuruma sürüklediği türünden korku söylemlerinin halka inandırıcı gelmediğini gösteriyor. Oysa bu söylemlerin sahipleri, seçmen çoğunluğunun tercihlerini bu korkulara kapılarak belirleyeceklerinden neredeyse emindiler. Üstelik seçmenin, bu söylemin arkasında kamu kaynaklarının başına geçme tutkusu olduğunu anlayacak kadar deneyimli olduğunu göremiyorlardı. İnsanların 2002 seçimlerinde kamu kaynaklarını AKP’ye teslim ederken bilinçli bir tercihte bulundukları unutulmuştu. Bu tercih, seçimlerden kısa süre önce yüreklere salınan korkularla değiştirilemezdi. Ne yazık ki, bu gerçeği göstermek isteyenlere kulak verilmedi. Ülkemizdeki herkese ait değerler siyaset malzemesi yapıldı; ellili yılların efsaneleşmiş iktidar sahiplerinin anıları bile siyasal propagandalar için kullanıldı ama sisteme yönelik en küçük eleştiri yöneltilmedi. Sorunların kaynağını oluşturan iktisadi ve yönetsel sisteme alternatif, inandırıcı ve gerçekçi hiçbir politik açılım sergilenmedi. Geçen beş yıl boyunca da bu yönde bir çalışma yapıldığını görmedik. Ortaya alternatif politika koymazsanız seçmenin gözünde alternatif olabilir misiniz? Türkiye seçmeni son altmış yılda sonradan pişman olduğu birçok yanlış seçim yapmıştır ama asla serüven için ve belirsizliğe oy kullanmamıştır.

Seçim sonuçları, mevcut sistemi değişmez kabul eden ve partilerin başarı ya da başarısızlıklarını bu çerçeveye hapseden yorumlarla anlaşılamaz. Ayrıca, bu tür yorumların sistemden rahatsız olan büyük çoğunluğun bundan sonra izlemesi gereken yolu aydınlatması da mümkün değildir.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın