İyi bir milletvekili adayının kriterleri

İZMİR, uygarlığın, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, çağdaş yaşamın başkentidir.
İhracat, ticaret, fuarlar, kongreler ve festivaller merkezidir.
İzmir, liman kenti olması, planlı endüstrinin gelişimi, geniş ulaşım olanakları, bölgesel ticaret merkezi oluşunun sağladığı avantajlarla birlikte yeni binyılın sunduğu görevleri kucaklamaya aday bir kenttir.
EXPO 2015’e talip olan İzmir, ticaret, turizm, finans, kültür, kongre ve fuarlar merkezi olabilir.
Turizmi yönlendiren, ileri teknoloiji üreten, deniz ve havalimanı ile eksiksiz hizmet veren bölgesel sağlık, eğitim ve enformasyon işlevlerini yerine getiren bir İzmir’i yaratmak için herkese, özellikle de halkın parlamentoya gönderdiği isimlere büyük görev düşüyor.
Bu bağlamda yeni seçilecek milletvekillerinin oldukça donanımlı ve vizyonlu olmaları gerekiyor.
Öncelikle kenti temsil edecek milletvekilinin ithal değil, İzmirli olması lazım.
İzmir’de doğmasa da bu kentte doymuş, kazancını bu kentten sağlayan isimler olmalı.
İzmir’i, iyi tanımalı, sorunlarını ve çözüm yollarını bilmeli.
Sorunları Ankara’ya taşımalı. Güçbirliği ve dayanışma içinde olmalı. Ahlaklı, dürüst, ilkeli, mütevazı olmalı ve güven vermeli.
Adı herhangi bir şaibeye bulaşmamış olmalı ve dokunulmazlık zırhına ihtiyaç duymamalı.
Hangi partiden seçilirse seçilsin, rakip partilerdeki İzmirlilerle birlikte ortak aklı ön planda tutacağına söz vermeli.
Önceliği İzmir olmalı ve seçildikten sonra da bu durum değişmemeli.
Yabancı dil bilmeli, teknolojiye ayak uydurmalı.
İzmir’de istihdam yaratacak yatırımlar için çaba harcamalı.
Siyaseti, toplumu dönüştürmenin ve değiştirmenin bir aracı olarak kullanmalı.
İktidarın bir amaç değil, araç olduğuna inanmalı ve ‘iktidar bana ne verecek’ değil, ‘ben topluma ne vereceğim’ diye düşünmeli.
İzmir’in binlerce yıllık tarihsel mirasına ve değerlerine sahip çıkmalı, sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde olmalı.
Sanayicinin, işçinin, memurun, esnafın, çiftçinin, emeklinin, işsizin, kısacası toplumun her kesiminin haklarını korumalı, kollamalı.
Her türlü ayrımcılığa karşı koymalı.
Ulusal değerlere, cumhuriyete, Atatürk devrimlerine ve ilkelerine bağlı olmalı.
Kültür ve sanat yaşamına destek vermeli.
Kentin yaşam kalitesini yükseltecek projelerin takipçisi olmalı.
İzmir ile bağlantısını sürekli tutmalı, seçildikten sonra kentini unutmamalı.
İzmir’in ekonomik ve sosyal açıdan ilerlemesine katkıda bulunmalı.
Yeni yatırımların takipçisi olmalı.
Politik yozlaşmaya ve bürokratik tavırlara direnmeli.
Kentteki altyapı yatırımlarının tamamlanması için çalışmalı.
Çevreye karşı duyarlı olmalı.
Eğitim, sağlık ve istihdam sorunlarının çözümüne katkıda bulunmalı.
İzmir’de birinci parti olmak isteyen siyasi partiler eğer bu saydıklarımın büyük bir bölümüne uyan adayları listelerine koyarsa oy alabilir. Aksi takdirde sandıktan çıkamaz ve umduklarını bulamazlar.

Önce hizmet mi, yoksa para mı?

68 gün sonra sandık başına gideceğiz.
Yeni vekillerimizi seçeceğiz.
Mevcut milletvekillerinin geçen beş yılda ne yaptıkları ortada… Vekilleri yakından takip edenler onların ne yaptığını az çok biliyor.
Ancak… Ben burada onların geçen bu süre içinde ne yaptıklarından çok başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum.
O da, aldıkları maaşı hak edip etmedikleri…
Çoğu aday adayı, dokunulmazlık zırhına bürünmek ve asgari ücretin yaklaşık 15 katı olan maaşı almak için milletvekilliğine soyunuyor.
Peki, vekil maaşı bu kadar yüksek olmasaydı ve bir takım avantajları bulunmasaydı acaba kaç kişi adaylık için başvururdu doğrusu merak ediyorum.
Nitekim erken seçim nedeniyle üç aylık maaşları olan 21 bin YTL’nin tamamı yerine bir haftalık bölümünü kabul edip, geri kalan maaşını iade eden tek kişinin AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez olması dikkat çekici değil mi?
İşte bu örnek bile milletvekillerinin çoğunluğunun ”Hizmet mi, yoksa maaş için mi o koltuğa talip oluyorlar” sorusuna verilecek en güzel yanıt olsa gerek.
Sizce de öyle değil mi?

İzmir, ithal aday is-te-mi-yor

SÖZ milletvekilliğinden ve aday adaylığından açılmışken, son günlerde özellikle İzmir’de bazı isimlerin adaylığı dillendiriliyor.
İthal adaya karşı olan İzmir halkının tepkisi ölçülmek, direnci kırılmak isteniyor.
Örneğin; kapılarını sağa açan CHP’nin, eski ülkücülerden Yaşar Okuyan ve Halil Şıvgın’ı İzmir’den milletvekili adayı göstereceği konuşuluyor. Aynı şekilde Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Konfederasyonu Genel Başkanı Derviş Günday’ın adı da adaylık için dillendirilenler arasında geçiyor.
Eğer CHP, bu isimlerin bir veya bir kaçını İzmir’den aday gösterecek olursa, oy yerine hava alır.
Çünkü… Yaşar Okuyan, kendinden önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapan dönemin İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, ödeneğini bile ayırttığı Karşıyaka’daki SSK Bölge Hastanesi projesini, seçim bölgesi olan Yalova’ya kaydırmıştı.
Şimdi nasıl İzmirliden oy isteyecek?
CHP üst yönetimi, devletin parasıyla yapılan hastaneye kendi adını verdiren ”İzmir düşmanı” birisini aday gösterme gafletinde bulunmaz diye düşünüyorum.
Yine, İzmir esnaf camiasının asıl patronu olan Mehmet Ali Susam dururken, Ankara’dan Derviş Günday’ı aday gösterme girişimi, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in deyimiyle ”Abesle iştigal”den başka bir şey değil.
Zaten İzmirliler haykırıyor ve şöyle diyor:
”İthal aday is-te-mi-yo-ruuuuuuuuuuuz.”

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın