Bir öneri

İyi giyimli, kravatlı bir yabancıyı gören köy köpeği bütün dikkatini onun üzerine toplar, müthiş tedirgin olur ama kent köpeği aynı kişiyi hiç umursamaz. Kırsal giysili bir insana karşı ise köydeki köpek ile kentteki köpeğin tepkisi tam ters yöndedir. Çünkü her canlı gibi köpekler de yaşamı bulunduğu yere göre algılar. Bulunulan yeri belirleyen ise biyolojik özelliklerin yanı sıra, o güne değin alınan eğitim ve öğrenilen her şeydir. İnsan davranışları çok daha karmaşık olmakla birlikte temelde aynı dürtülere dayanır. O güne değin edinilen bilgi, görgü; öğrenilen adet, gelenek ve görenek insanın yaşama bakışını, yaşamı algılayışını ve yaşama biçimini belirler. Son elli yıl içinde köyünden çıkıp kente gelen ve kendisini hiç de bağrına basmayan o kentten beklentilerini bir şekilde almaya kararlı olan insanların yaşamı algılayışları nasıl biçimlenmiştir dersiniz?

Basında süregelen kaçak yapı(lar) tartışmalarına bir de bu çerçevede bakmak gerektiği kanısındayız. Siyasilerle ilişkilendirilmiş kaçak villalar konusuna duyarlı olan basın her nedense olgunun -bizce- en önemli yanını göremiyor. Kaçak yapı sahibi kişiler ülke yönetiminin en önemli makamlarına kadar gelebiliyor! Bunun hiç de rastlantı ve ayrıksı bir durum olmadığını biliyoruz.

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, büyük kentlerimizdeki yapıların yüzde 60?dan fazlası kaçak. Yani, konuyu düzenleyen mevzuata aykırı olarak ve hiçbir yasal işlem yapılmadan inşa edilmiş. Demek ki, kentte yaşayanların yarıya yakını kaçak yapı yapmaktan suçludur. Bu kesimlerin, seçenler ve seçilenler olarak yerel ya da merkezi yönetim seçimlerindeki ağırlığıyla kentteki başka hiçbir kesim boy ölçüşemez. Her seçim bu kesimlerin iktidarını daha da pekiştirmekte ve kentlerimizde yaşanan sorunların çözüm yolları her geçen gün tek tek kapanmaktadır.

Yürürlükteki mevzuatımıza göre “basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile (?) kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle mahkûm olanlar” ve kamu hizmetinden yasaklılar milletvekili ya da belediye meclisi üyesi olamazlar. Kanımızca kente karşı işlenmiş suçlardan birisi olan kaçak yapı yapılması en az “sahtecilik ve inancı kötüye kullanma” kadar yüz kızartıcı suçtur. Yasa koyucu büyük kentlerde yaşayanların en az yarısının kıpkırmızı suratlarla ortalıkta dolaşmasını istemediği için olsa gerek, kaçak yapı yapılmasını yüz kızartıcı suç olarak nitelememiştir. Oysa kaçak yapı yapan, yaptıran, yapılmasına göz yumanlar ile bu yapılara kamu hizmeti sağlayanların milletvekili ve belediye meclisi üyesi seçilme ve seçme haklarının askıya alınması yönünde yapılacak bir yasal düzenleme kentlerimizin geleceğine yönelik kâbuslardan bizi kurtarabilecek biricik önlem gibi görünmektedir.

Biz de bulunduğumuz yerden olayı böyle görüyoruz.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın