2007 zor yüzünü gösterecek

Geçmiş, geleceğin ipuçlarıyla dolu ama hafızamız da balıkvari olunca uyarılar, önemli sinyaller suya yazılan yazılara dönüşüyor. Oysa geleceğe dönük en iyi analizler, yaşanmışlıkların satır aralarından doğar. İşte geçen haftadan iki örnek…

***

Önce İstanbul Sanayi Odası’nca düzenlenen Sanayi Kongresi’ne gidelim. İşdünyasının temsilcileri ne kadar yumuşak ifadelerle anlatmaya çalışsalar da mesajlar net; küçük ve orta ölçekli işletmeler daha da küçülüyor. Girdi maliyetleri yüksek, elektirik fiyatları almış başını gidiyor, vergiler istihdamı kolaylaştıracağına artıyor. Kurun durumu da ortada. Peki tüm bunlar yeni gelişmeler mi hayır… AKP iktidara geldiğinde de aynı konulardan yakınılıyordu.

***

Kongrede de yine aynı sorunlardan yakınılıyor, sanayiciler dertlerini anlatıyor, Rifat Hisarcıklıoğlu yakınıyor, söz Bakan’a geliyor ve Bakan da, bürokrasiden yakınıyor… . Haklısınıza Bakan açık açık “bu konularda bürokrasiyi yenemedik” diyor. Sayın Bakan’ın yenemedik dediği konular hangileri? Vergi yükü, sosyal güvenlik, bürokrasiyi azaltmak… Peki bir ülkede sanayinin üretimin önünü artırmak için geriye ne kalır, Orhan Pamuk meselesi mi?

***

Bakan konuşurken; kapatın gözünüzü, ses tonunu da değiştirin, sanırsınız ki muhalefet partisi lideri Baykal konuşuyor. Gerçi Bakan konuşmasını herkesi bunaltacak kadar uzatmadığına göre konuşan Baykal olamaz. Tüm bunları Bakan’ın sözlerini eleştirmek için yazmıyorum. Aksine Bakan, samimi ve içten. İşdünyasının ağabey dediği Bakan gerçekten ağabeylik yapıyor ve içtenlikle anlatıyor.

***

Tabii bir de şu var; Bakan Coşkun işdünyasını iyi tanıyor, Kabinede sokağın nabzını en iyi tutan birkaç kişiden birisi. Artık düz siyasetle yol alınacak durumun geçildiğinin farkında, içtenlikle paylaşıyor sorunları. Ancak asıl sorun da burada zaten.. Bakan sorunları aşamamaktan şikayet ederse kime havale edeceğiz bu sorunları. Allah’tan Başbakan mı var diyeceğiz…?

***

Gelelim ikinci konuya; Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın faizle ilgili açıklamalarına. Yılmaz, aslında kısa zamanda zoru başardı, Merkez Bankası’na olan güvenin yeniden oluşmaya başladığından söz etmek mümkün. Evin önündeki takunyalarla başlayan imajı; konuyu iyi bilen ve gerçekleri makyajlamaya çalışmayan bir anlayış değiştirdi. MB’nin çıkışları artık etkili oluyor.

***

Güzel şeyler mi açıkladı MB.. hayır aksine… özellikle yüzde 4 olarak belirlenen 2007 yılı enflasyon hedefinin tutma olasılığının güçlüğünü ortaya koydu, en azından yeni bütçe ile 2007’nin ilk çeyreğine kadar faizlerde düşme beklemeyin denildi. Bu iyi ihtimal, belirtileri okuduğunuzda ibrenin 2007’nin ortalarını işaret ettiğini görüyorsunuz. Yani üretimi artırmıyorsunuz o yüzden faizleri düşüremem dedi MB..

***

İki yetkiliden söz ettik. İkisinin de açıklamaları iç açıcı olmamasına karşın negatif duygular yaratmıyorlar. Demek ki piyasaların da, sanayi üretim kesiminin de öncelikli beklentisi cilalı vaadler değil. Konusuna hakim, sorunları doğru teşhis edebilen gerçekçi yaklaşımlar güven topluyor. Umarız Hükümet de bu gerçeğe göreceği yerde teşhiste, “açıklamalarınıza dikkat edin, olumsuz beyanlarda bulunmayın” kolaycılığına kaçmaz.




Kısılan bütçe, sel olarak fışkırıyor

Acı bir kader ki; suya kavuşturmak için Cumhuriyet tarihiminin en büyük projesini gerçekleştirmeye çalıştığımız toprakların yanıbaşındaki ilçelerde sel 45 can aldı.

***

GAP’a yapılan yatırımlara nazire edercesine altyapı yatırımlarından nasibini almayan birçok ilçe sular altında. İmar yok şehirleşme yok. Türkiye’de 81 il mi var öyle mi ? bana göre iyimser tahminle 67’de kaldık. Çünkü en az 15 il’e, kentleşme açısından il denemez… Sanki yoksulluk, gelir adaletsizliği bu topraklara yakışıyor gibi kimse değiştiremedi düzeni.

***

Devletin gücü aşiretlerin han kapılarını açmaya yetmedi bir türlü. Köylerde zenginleşenler de ağanın yedi kuşak akrabaları ya da kayıtdışının beslemeleri. Selin, can aldığı yerlere bakın; sonra Güneydoğu’daki en yoksul ilçeleri işaretleyin… Doğuda devlet nasıl bir yatırım götürüyor ki oraların kaderi değişebilsin? Bütçenin iki yakasını bir araya getirmek için öncelikle kısılan yatırımlar işte bugün önce terörü besliyor o topraklarda, sonra sele teslim ediyor insanlarını. Çamura bulanmış cocuk cesetlerini gördükçe, biz sevinmeye devam mı edelim; “yatırımlar kısıldı, bütçe denkleşti…”

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın