Mavi turun alternatifi “koylar turu”

Doğup büyüdüğüm İzmir’de hemen burnumun dibinde “mavi tur” alternatifi bir gezi yapacağım ve bu geziden çok büyük keyif alacağım aklımın ucuna bile gelmezdi. Ayrıca yıllardır Akdeniz’deki tatil beldelerinde düzenlenen ve insanları para uğruna salkım saçak deneyimsiz kaptanları ile taşıyan tur tekneleri gibi riskli bir durum da yok.

Tura katılmak isteyenler birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmak zorunda çünkü; teknenin kalkacağı saatte gelmek ve “yer bulurum” umudu taşımanın hiçbir faydası yok. Teknelere günler öncesinden rezervasyon yapılıyor ve tek tek isimler kontrol edilerek geziye katılanlar tekneye alınıyor. Belirtilen yolcu sayısının dışında bir kişinin bile tekneye binmesi mümkün değil.

En güzel koylara demir

Seferihisar-Sığacık limanından kalkan tur tekneleri Sığacık ile Kokar Koy arasında birbirinden güzel onlarcasının içinden özenle seçilen en özel koylarda demir atıyor. Bodrum’un, Marmaris’in, Fethiye’nin veya Göcek’in koylarından hiçbir farkı olmayan koylarda mavi ve pırıl pırıl, daha henüz atıklar ile tanışmamış buz gibi sular insanları bekliyor.

Gezi boyunca koylarda önemli bir yapılaşma ile karşılaşılmıyor, çirkin görüntülere tanık olunmuyor. Gelişigüzel yapılmış siteler, gecekondu kılıklı villalar hiç yok. Bu çok önemli bir konu. Belki diyebilirim ki ayak değmemiş koylar bile var. Çünkü bu bölgelere karadan ulaşmak hemen hemen olanaksız gibi.

Anız ormanları yok etmiş

Koyların tek eksiği var o da yeşili. Ama yıllar önce bu güzelim koylar çam ormanları ile kaplıymış. Zaten demir atılan koyların denizi dik kesen yamaçlarında yanmaktan kurtulmuş çam ağaçları rüzgarın de etkisiyle ayakta kalabilmenin mutluluğu ile yalpalayıp duruyor.

Çam ormanlarının yok olmasının nedenini araştırdığımızda ise Urla-Demircili Köy’de yaşayan “ deli “ lakaplı bir vatandaşın 20 yıl önce anız yakmak amacıyla tüm bu güzellikleri yok ettiğini öğreniyoruz.

Yine de görülmeye değer koylar. Mavi turlara katılanlar bilir. Mağaralar, çamur banyoları gözde mekanlardır. Sığacık limanından hareket edildiğinde mağaraları göreceğimiz, çamur banyosu yapacağımız kaptanımız tarafından duyuruldu. Mağaraları görebilmek ve çamur banyosundan faydalanmak için sabırsızlandık.

Bordroluların mavi turu

Ailelerin çok büyük ilgi gösterdiği günübirlik turlar hergün düzenli olarak Sığacık limanından gerçekleştiriliyor. Bu gezinin adına “ bordroluların mavi turu” diyebiliriz. Yolculuk sırasında sohbet ettiğim birçok kişi ya, memur, ya işçi, ya emekli ya da ev kadınıydı.

Hiç birinin bütçesinin Akdeniz’in mavi turlarına uygun olacağını sanmıyorum veya ben öyle düşünüyorum. Çok düşük bir ücret ödeyerek mavi turlardan hiçbir farkı bulunmayan bu gezilere katılmakla doğru olanı da yapmışlar zaten. Balık, makarna, salata ve karpuzdan oluşan öğlen yemeğinin de verildiği turun karşılığında ödenen para 20 YTL. Hafta sonu tatilini geçirmek için verilen önemli bir para değil.

Tur tekneleri sabah 10.30 gibi Sığacık limanından demir alıyor. Binlerce yıl önce surların içinde kurulmuş bu sevimli limandan ayrılırken limana bağlanmış çeşitli büyüklükteki yatlar, balıkçı tekneleri ve kayıklardan oluşan renk cümbüşü geride kalıyor.

Deniz suyu maviden yeşile çalıyor

Tekne sahiplerinin “koylar turu” diye adlandırdığı günübirlik gezinin ilk durağı Papaz Boğazı. Tarihte Papazların yaşadığı ve sığındığı bir bölgeden adını aldığını öğrendiğimiz koy tam bir cennet. Nefis kumsalı maviden yeşile çalan suyunun rengi ile başka bir bölgede göremeyeceğimiz güzellikler ile kaplı.

Papaz Boğazı’ndan hareket eden teknemiz şarkılar eşliğinde yol alırken, genç kızlar canlı müzik eşliğinde günün keyfini oynayarak çıkardılar. Sırasıyla, Taş ada, Akvaryum, Harabeler Koyu gerçekten görülmeye değer yerler. Her bir koy bir öncekinden daha farklı bir güzelliğe ve özelliğe sahip.

Harabeler Koyu, geziye katılanların da bir hayli ilgisini çeken koylardan. Eski bir Yunan liman köyü olduğunu öğrendiğimiz koyda deniz ticareti için yapılmış kayalardan oyma merdivenler ve taşlardan yapılmış ev yıkıntıları bulunuyor.

Büyüleyici mağaralar ve çamur banyosu

Çok merak ettiğim mağaralar bölgesine geldiğimizde ise ürkütücü ve büyüleyici bir ortam ile karşılaştık. Mağara denizden karaya doğru giriyor ve kaptanımızın deyişiyle “sonuna ulaşmak olanaksız”

Büyüleyici mağara gezimizin hemen arkasından yanaştığımız koyda yaklaşık iki saat süren yemek molası verildi. Yemek saatini beklerken, bol bol yüzme fırsatı da yakaladık. Koyların soğuk suları, güneşin sıcağını yok edip bizleri serinletti.

Uskumru balığı, spagetti, salata ve karpuzdan oluşan öğlen yemeğimizi midemize indirdikten sonra çamur banyosunun yapıldığı ve şifalı olduğu söylenen koya ulaştık.
45 dakikalık mola ile birlikte dağlardan gelen tatlı suyun deniz içerisinde kaynaması sonucu oluşan doğal çamuru vücudumuza buladık.

Bu doğal güzelliklerin sıralandığı koylardan ayrılmak elbette mümkün değil. Ancak, dönüş saatinin geldiğini duyuran kaptanımız, ağır ağır yol alarak bizi sabah aldığı Sığacık Limanı’na getirdi.

Balık çiftlikleri

Yaklaşık sekiz saat süren tur, gerçekten insanlara eşsiz görsel tatlar yaşatıyor. Bakir koylar, az da olsa koyların kenarlarında kalabilmiş çam ağaçları, soğuk deniz suyu, tarihten gelen özellikleri, mağaraları, çamur banyolarıyla doyumsuz bir gezi.

Ancak birkaç koyda balık çiftlikleri kurulmaya başlanmış. Gelecekte koyları tehdit edeceğini düşündüğümüz balık çiftlikleri, umarız bu güzellikleri bozmaz. Bodrum, Marmaris ve Karaburun gibi cennet tatil köşelerinin yaşadığı olumsuzluklar ile karşılaşılmaz

Şimdilik, Sığacık Limanı’nın hemen çıkışında ve mezarlığa bakan koyda balık çiftlikleri var. Ayrıca Demircili Koyu geçtikten sonra yine bir balık çiftliğine rastlıyoruz. Hiçbir yerde bulamayacağımız bu doğal güzellikler, ekonomiye önemli bir katkı sağlasa da balık çiftlikleri ile bozulmasın, insanlarımız bu güzelliklerden sonsuza kadar yararlansınlar. Onlarca yıldır süren “koylar turu” hiç bitmesin…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın