Finans dünyası ESİAD Yatırım Zirvesi’nde buluştu

Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (ESİAD) düzenlediği İkinci Yatırım Zirvesi yatırım ve finans dünyasını İzmir’de buluşturdu. İzmir İstinyepark Hyatt Regency Otel’de düzenlenen zirveye İzmir Valisi Süleyman Elban, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer, ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, sivil toplum ve meslek kuruluşu başkanları ve iş dünyasının temsilcileri katıldı.

Zorlu: Katma değeri yüksek üretime geçmemiz şart

Toplantıya ev sahipliği yapan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, “Bu zirveyi, sadece İzmir iş dünyasına yeni imkanlar sunmak için değil, ülkemizin önemli bir ihtiyacına dikkat çekerek finansmana erişimde farklı açılımlar getirmek için düzenliyoruz” dedi. Konuşmasında dünyanın içinden geçtiği ekonomik ve siyasi süreçlere değinen Zorlu, “Son dört yıldır küresel düzeyde yaşanan zorluklar ve ileriye dönük olası krizler geleceğimize farklı pencerelerden bakmamızı ve çok yönlü stratejiler geliştirmemizi zorunlu kılıyor. Jeopolitik, çevresel ve teknolojik dönüşümlerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Pandeminin etkileri devam ederken ortaya çıkan Rusya-Ukrayna savaşının dünya ekonomisini nasıl etkilediğini gördük. Piyasalardaki likidite bolluğunun yanı sıra artan enerji ve gıda fiyatlarıyla birlikte tüm dünyada enflasyonist bir dalga yaşandı” diye konuştu.

ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu

Dünyanın geçtiği bu sıkıntılı süreçte Türkiye’nin yaşadığı zorlukları da özetleyen ESİAD Başkanı Sibel Zorlu şu görüşleri dile getirdi:

“Yüksek enflasyonun yanı sıra yüksek enerji fiyatları, cari açık, yüksek döviz kuru ekonomimizi zorlamaya devam etti. Yaşadığımız büyük deprem felaketi neticesinde on binlerce vatandaşımızı kaybettik, ortaya çıkan maddi kayıplar ise ülke ekonomisini ciddi anlamda sarstı. Her şeye rağmen Türkiye ekonomisi büyümeye devam etti. Büyümemizde tüketim önemli bir rol oynuyor. Yatırımın büyümeye katkısının ise ne yazık ki düşük kaldığını görüyoruz. Yatırıma, üretime ve ihracata dayalı sürdürülebilir bir büyüme için, niceliksel yönden niteliksel yöne evrilmemiz gerekiyor. Rekabet gücümüzü artırmak ve dünya ticaretinden daha fazla pay alabilmek için katma değeri yüksek üretime geçmemiz şart.”

Yeşil, dijital ve toplumsal dönüşümün yanı sıra bilim-teknoloji-üretim-yatırım ekosisteminin oluşturulmasının önemine dikkat çeken Zorlu, yatırımların önünün açılması için, öncelikle hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı bakımından güven ortamının tam olarak tesis edilmesi gerektiğini kaydetti. Finansmana erişimin, uzunca bir süredir iş dünyasının en temel sorunu haline geldiğini anlatan Sibel Zorlu, “Ülkemizde yeniden Ortodoks ekonomi politikalarına dönülmesi, pozitif bir atmosfer yarattı. İki hafta önce açıklanan ve reel ekonomik durumu temel alarak daha gerçekçi hedefler ortaya koyan OVP, iş dünyasının beklentisiydi” dedi. Rasyonel politikaların vazgeçilmez ve istikrarlı biçimde uygulanarak öngörülebilirliğin sağlanacağına inandığını dile getiren Zorlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün zirvemiz devam ederken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası PPK faiz kararını hep birlikte öğreneceğiz. Ekonomi politikalarındaki olumlu sinyallerin sağlam yapılara dönüşmesini ümit ediyorum. Değişen dünyada yer alabilmek için Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye’nin potansiyelini daha akılcı biçimde değerlendirmemiz gerekiyor. Önümüze gelebilecek farklı sınamalara karşı jeostratejik avantajlarımızı da kullanarak, doğru yatırımlara yönelme zamanı olduğunu düşünüyorum.”

ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer

Şükürer: OVP zirveye damga vuracak

Sibel Zorlu’nun ardından söz alan ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer konuklara “Kredi değerlendirme kuruluşlarının yatırım yapılamaz diye notladığı bir ülkede Yatırım Zirvesi yapmanın bahtiyarlığını hissediyorum” diyerek seslendi. Şükürer ESİAD Yatırım Zirvesi’ne Orta Vadeli Program’ın (OVP) damga vuracağını umduğunu söyleyerek şu görüşleri dile getirdi:

“Üç yıllık bir süreci kapsayan OVP, tüm piyasa oyuncuları için alacakları kararlarda bir pusula olacaktır. Uzun süredir yaşadığımız belirsizlikten sonra Orta Vadeli Program ekonomik aktörler tarafından çok önemseniyor ve merakla bekleniyordu. Bu neviden programlarda öngörülen hedefler kadar neyin, nasıl ve ne zaman yapılacağının tatmin edici bir ayrıntıda açıklanması da beklenir. Bazı saygın iktisatçılarımız OVP sunumunun bu yönleri itibari ile eksiklik içerdiğini belirterek değerlendirme bile yapabilmelerinin mümkün olmayacağını ifade etmişlerdir. Pek tabi bir ülkede yatırım ikliminin olumluya dönüşebilmesi, OVP benzeri programların yanında pek çok faktöre bağlıdır. Her şeyden önce siyasi iradenin ekonomiye dair tutumunu bir istikrar içinde ve gel-gitlere savrulmadan  rasyonel esaslarda kararlılıkla sürdürmesi temel koşuldur.”

Türkiye’nin 1 trilyon dolara koşan milli geliri ile büyük bir ülke olduğuna değinen Şükürer, şöyle konuştu:

“Yaşamakta olduğumuz; yüksek enflasyon, aşırı bozulan gelir dağılımı, vahim sefalet endeksi, toparlanması ancak ilave vergilerle mümkün olabilecek bütçe açıklarımız, ithalata bağımlı bir ülke de kolay düzeltilemez cari açığımız, net değeri ekside seyreden döviz rezervlerimiz, her an kontroldan çıkabilecek döviz kurları, EYT ile hepten aktüerya dengesi bozulmuş sosyal güvenlik sistemimiz, tavana vurmuş genç işsizlik, endazesi büyük ölçüde kaybolmuş Türk lirasının altında ezilen asgari ücretli ve emekliler başta olmak üzere sabit gelirliler, finansmana erişimi kısıtlanmış iş dünyası… Özetle istisnasız yuvasından çıkmış makro ekonomik göstergeler, umarız Mehmet Şimşek ve ekibi tarafından kararlılıkla rehabilite edilir,”

Özgener: İzmir’de marka ofisleri açılmalı

İzTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener

İzmir Ticaret Odası (İzTO) Başkanı Mahmut Özgener konuşmasında yeni yatırım çekmek için Dünya Bankası, OECD gibi uluslararası kuruluşların, yatırımlara liderlik eden fonların, dünyanın en değerli markalarının ofislerinin İzmir’de bölge ofislerinin açılmasına yönelik lobi çalışmaları yapılması gerektiğini söyledi. Özgener şu görüşleri dile getirdi:

“Çünkü güçlü kentlerin, bünyesinde barındırdığı uluslararası sermayeli şirketler ve kurumlar kent ekonomisine ciddi katkılar sağlıyor. Özellikle tecrübe aktarımı ve istihdam, ihracat ve yatırım artışında büyük payları bulunduğunu görüyorum. Ayrıca bu tip yatırımlar, diğer yatırımları çekme anlamında da tetikleyici bir görev üstleniyor. Yanı sıra KOBİ’lerimizin finansman ihtiyacını karşılamaya yönelik fon sağlayıcı/aracı merkezlerin kentimize çekilmesi konusunu da vurgulamak istiyorum. Bu merkezlerin İzmir’e çekilmesinin, kapasitelerini artırmak ve işlerini geliştirmek için kredi ve destek arayan firmaların finansman açığını kapatacağını ve dolayısıyla kentimiz ekonomisinin gelişiminde katalizör etki yaratacağını düşünüyoruz.”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer

Soyer: Hukuk demokrasi olmadan ekonomi olmaz

Zirvede iş dünyasına seslenen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, hukuk, insan hakları, doğayla uyum ve demokrasi olmadan ekonominin olmayacağını kaydetti. “Türkiye’nin neresinde olursanız olun, lütfen hükümetten ve yerel yönetimlerden demokratik koşulların tesis edilmesini talep edin. Bu sizin en doğal hakkınız” diyen Soyer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken halen daha yatırım zorluğu çeken bir ülke olmamız elbette arzulanacak bir durum değil. Dolayısıyla bu zirvede yatırım imkanlarını konuşurken ülkemizdeki genel siyasi ve demokratik koşulları da gözden geçirmemiz gerekiyor. Geçtiğimiz Mart ayında düzenlediğimiz İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde bugün bu salonda bulunan tüm paydaşlarımızla beraber sağlıklı bir ekonomik gelişme için nasıl bir zemine ihtiyacımız olduğunu çok net tarif etmiştik; hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, insan hakları, doğayla uyum ve demokrasi olmadan ekonomi olmaz. Olursa enflasyon olur, yoksulluk olur, işsizlik ve hatta kıtlık olur.”

“Demokratik kuralların işlemediği toplumlarda belirli zümreler bir süreliğine elbette zenginleşebilir” görüşünü dile getiren Tunç Soyer, “Fakat bizim bunu ekonomik kalkınma olarak kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü refah, toplumun tabanında adil bir şekilde dağılmamışsa, orada güçlü bir ekonomiden söz edemeyiz. Biz, geride hiç kimsenin kalmadığı bir Türkiye hedefine inanıyoruz. Bu hedefi, ülkedeki yatırımların artmasının en temel koşulu kabul ediyoruz” diye konuştu.

İzmir Valisi Süleyman Elban

Elban: Ekonomi daraldığında en çok yatırım konuşuluyor

Ekonomide daralmanın, krizin konuşulduğu dönemlerde en önemli konulardan bir tanesinin de yatırım ve yatırımın finansmanı olduğuna dikkat çeken İzmir Valisi Süleyman Elban ise şu görüşleri dile getirdi:

“Dünyada sanayinin gelişmesiyle hep bu finansman konusu gündeme gelmiş. Bugün finansman modelleri burada uzun uzun değerlendirilecek. Bunların bir kısmında da oldukça iyiyiz. Yaptığımız işte farklı bir bakış açısında olmamız gerekiyor. Örneğin sermaye piyasası konusu gündeme geldiğinde, burada halka arza gidip belli bir finansman sağlamayı düşünürken, manipülasyonla şirketimizin değerini artırarak borsadaki insanları mağdur etmek garip bir şey. Büyük yatırımcının küçük yatırımcıyı boğarak işletmesini devir almaya çalışması da böyle. Şimdi dijital yatırımcılık dışında herkes emlakçılık da yapıyor. Organize Sanayi Bölgelerinde bile ilerde değeri artar diyerek yüzlerce dönüm yer alıyorlar. Her ne olursa olsun olayı sağlıklı bir şekilde ele aldığımızda hem işi düzgün yürütür hem de kendimizi daha ciddi anlatırız.”

Toplantıya bir video mesajıyla katılan Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut da yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir tarım konusuna dikkat çekti.

Yatırımcı ve iş insanları ekonomiyi tartıştı

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Doğan Holding CEO ve Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Çağlar Göğüş, 2023-2024 yılının yatırımlar açısından daha dar gördüklerini belirtti. Göğüş faizlerin yüksek fonların az olduğunu belirterek, “Türkiye’de yatırımcının önündeki en büyük engel uzun vadeli fona erişim” dedi.

ESİAD İkinci Yatırım Zirvesi, konuşmaların ardından dört bölüm halinde düzenlenen panellerle devam etti.

Yöneticiliğini Mustafa Karabağlı’nın gerçekleştirdiği ilk panel “Ortaklıklar ve Stratejik Birleşme ve Satın Alma (M&A) Dünyasında Güncel Gelişmeler ve Beklentiler” başlığıyla gerçekleşti. Panele Ali Taşbaşı, Değer Şahbaz, Eren Kurşun, İbrahim Romano ve Levent Bosut konuşmacı olarak katıldı.

Yöneticiliğini Barış Sivri’nin yaptığı ikinci panel “Finansal Yatırımcılar ve Fonlar” başlığıyla gerçekleşti. Panele Dr. Elif Emirli Altuğ, Emre Göltepe, Hande Işlak, Mustafa Kopuk ve Serkan Kızıl konuşmacı olarak katıldı.

Yöneticiliğini İbrahim Halil Öztop’un gerçekleştirdiği öğleden sonraki üçüncü panel “Kurumsal Finansmana Erişimde Halka Arz ve Sermaye Piyasası Olanakları” başlığıyla düzenlendi. Panele Naim Zorlu, Nuri Şahin, Poyraz Koğacıoğlu ve Zafer Mustafaoğlu konuşmacı olarak katıldı.

Zirvenin “Gayrimenkul ve İnşaat Proje Finansmanı” başlıklı son panelinin yöneticiliğini ise Makbule Yönel Maya üstlendi. Panele Cenk Karace, Önder Türkkanı ve Yağmur Yaşar katıldı.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler: