Gabay: Zorlanan işletmelere can suyu verilmeli

Ege Kuru Meyve ve Mamülleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Menaşe Gabay, “Ayakta durmakta zorlanan işletmelere can suyu verilmeli” dedi. Gabay’la sektör üzerine söyleştik. – Sektörünüz açısından ürün bazında yılın genel bir değerlendirmesini yapabilir misiniz? 2009 yılı, geçtiğimiz yıldan beri devam eden global ekonomik kriz nedeniyle zor bir yıl oldu. Genel olarak ihraç ürün birim fiyatlarımızda yüzde 15-25 arasında değişen düşüşler gördük. Baktığımızda, çekirdeksiz kuru üzümde geçtiğimiz 2008 ürün yılı başında 310.000 ton gibi rekor bir düzeyde açıklanmış olan rekoltenin 2009 ürün yılı başı olan Eylül 2009’da, geçen 1 yıllık süre içinde ilgili borsalarca kayda alınan alım-satımlara ait verilerden üretim miktarının 348.000 ton olduğunu gördük. 2008-2009 sezonu başlarında 1.800 dolar/ton civarlarında olan fiyatlar, Ekim ayında dövizde yaşanan gelişmeler, rakip ülkelerde üretim azalmasına rağmen iç piyasada görülen mal arzı artışı sonucunda ihraç fiyatlarımız Mart 2009’a kadar geriledi ve bir ara 1.250 dolar seviyelerine kadar indi. Daha sonra üreticilerimizin piyasaya mal arzını kısmaları ile birlikte piyasa dengeye oturdu ve 1.450-1.500 Dolar civarındaki fiyatlarla sezonu 282.065 ton gibi rekor bir ihracat miktarı ve yaklaşık 430 milyon dolarlık ihracat geliri ile kapattık. Temmuz 2009 içinde ilgili kurum ve kuruluşlardan oluşan rekolte heyeti bölgede yaptıkları incelemeler sonucunda 273.000 ton civarında bir rekolte tahmininde bulundular. Ancak, daha sonra üretim bölgesinin bir kısmında görülen yağışlarda rekoltenin yüzde 1-2’lik bir kısmının kayba uğradığı, kalite kaybı görülen ürün miktarının ise 35.000 ton civarında olduğu tahmin edildi. 2009 sezonu başlarında ise yağışların da katkısı ile TARİŞ’in önce 2.00 TL, sonra 2,50 TL fiyat açıklaması ile birlikte bazı üretici kuruluşlarının kampanyalarının da etkisi ile iç piyasada üzüm fiyatları 2.70-2.80 TL seviyelerine ulaştı ve şu günlerde kuru üzümün ihraç fiyatı kalitesine göre 1,75 ila 2.1 dolar/TL civarında değişiyor. Şu günlerde Almanya’nın Köln kentinde, Hamburg’daki Anuga Fuarı’nı takiben Dünya Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üretici Ülkeler Konferansı Birliğimizin ev sahipliğinde yapılıyor. Burada üretici ülkelerin 2009 ürünü çekirdeksiz kuru üzüm rekolteleri ortaya çıkacak. Dünyada geçtiğimiz yıla göre bir üretim fazlası veya arz fazlası olacağı anlaşılırsa bizde de iç piyasa ve ihraç fiyatlarında kısmi de olsa gerileme olabilir. Türkiye olarak, bir önceki sezona ait 282.000 tonluk ihracatı, 45.000 tonluk iç piyasa tüketimini ve 2007 ürününden kalan 7.000 tonluk ürünü dikkate alarak, 2009 ürünü rekoltesinin 270.000 ton civarında gerçekleşeceği varsayımı ile 1 Eylül 2009 tarihinde başlayan 2009-10 ihraç sezonundaki toplam ürün miktarını 298.000 ton, 2009 ürünü ihracatımızı ise 250.000 ton olarak tahmin ediyoruz. Kuru incirde ise sezon başında yaklaşık 56.600 tonluk bir rekolte tahmin edildi. Bu rakam kuraklığın, aşırı sıcaklığın ve geçtiğimiz yıl için ilek sorununun söz konusu olduğu son 2 ihraç yılına göre yaklaşık yüzde 25’lik bir üretim artışı anlamına geliyor. Ancak, Eylül ayının 8-12’si arasında Aydın yöresinde görülen yağışlar ürünün bir kısmına zarar verdi. Buna rağmen bütün, kesilmiş, ezme, hurda, vb. tüm türler dahil olmak üzere bu sezon 50.000 ton civarında ürünü ihraç edebileceğimizi tahmin ediyoruz. Bu yıl geçtiğimiz yıllardaki gibi aflatoksin sorununun çok fazla gündemde olmayacağını tahmin ediyoruz. Çünkü ürün kalitesi çok iyi. Geçtiğimiz 2 ürün yılında 42-43.000 ton seviyelerine gerileyen rekoltenin 2009 ürününde normal düzeyine yükselmesinin yanında, alıcı ülkelerde ve özellikle AB’de yaşanan ekonomik kriz nedeniyle ihraç fiyatlarımızda yüzde 15-20 civarında bir gerileme var. Ancak buna rağmen kuru incir kuru meyveler arasında fiyatı en yüksek olan ürünlerden birisi. Bir diğer önemli ihraç ürünümüz olan ve yaklaşık yüzde 40’ı İzmir’den ihraç edilmekte olan kuru kayısıda ise geçtiğimiz yıl (2008 ürünü için) Malatya ve çevresi için 103.000 ton olarak açıklanmış olan rekoltenin 120.000 ton civarında gerçekleştiğini tahmin ediyoruz. Bunun 96.500 tonu 1 Ağustos 2008-31 Temmuz 2009 döneminde ihraç edilmiştir. 9 bin tonluk bölümün iç piyasada tüketildiği varsayımıyla 2009/10 ihraç yılına 15.000 ton civarında ürün devretmiştir. 2009 ürünü 100.000 ton olarak açıklanmış olmakla birlikte, gerçekleşmenin 110.000 ton civarında olacağını tahmin ediyoruz. Kayısı ihracatında, 2008-2009 ürün yılı öncesindeki aylardan itibaren görülen artışla birlikte 3.500 Dolar/ton seviyelerinin üzerine çıkan fiyatlar, global ekonomik krizle birlikte 2.900-3.000 dolar/ton seviyelerine gerilemiş, miktar bazında yüzde 10 civarında bir gerileme olmuştur. 2009-2010 ihraç sezonunda geçtiğimiz ihraç yılının rakamını yakalamayı planlıyoruz. Diğer ürünlerimize ait miktar-döviz gelirleri gelişmeleri aşağıdaki tabloda görülmektedir. Sektörümüz global ekonomik krize rağmen 2009 yılında ihracatını değer bazında yüzde 8 civarında, miktarda ise yüzde 40’ın üzerinde artırma başarısını göstermiştir. Önümüzdeki dönemde başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dünyanın krizden çıkışı ile birlikte ihraç fiyatlarımızda görülecek artışlarla birlikte, ihracatımızın daha da artacağına inanıyoruz. – Sizce Türkiye 2009 yılında ekonomik kriz sürecini yönetebildi mi? Global ekonomik kriz, başta dış ticaret ve enerji kaynakları olmak üzere dışa bağımlı olan ülkemizi önemli ölçüde etkilemiştir. Ancak, ülkemizin şansı, 2000-2001 krizinde yaşadığımız kriz sırasında finans sistemini elden geçirmemiz, yenilememiz ve safraları atmış olmamızın da olumlu katkısıyla finansman boyutunda fazla bir hasar almamış olmamızdır. ABD, AB gibi gelişmiş batı dünyasında eriyen hedge fonlar nedeniyle finans sisteminin çökmemesi için trilyon dolar düzeyinde kamu kaynağı piyasaya aktarılırken ülkemizde buna benzer bir uygulamaya gerek görülmemiş, reel sektöre yönelik bir takım tedbirler alınmıştır. Ülkemiz, nüfus yapısı nedeniyle yeni yatırımlara muhtaç ve her yıl en az yüzde 6 büyümek zorunda olan bir ülke. Her yıl işgücüne katılan 800.000- 1.000.000 genç nüfusa iş alanı yaratmak zorundayız. Bu çerçevede, ülkemizin en önemli sorunu işsizlik ve yatırım eksikliği. Bu nedenle, her ne kadar önümüzdeki yıl krizden çıkılacağı beklentisi yaygınsa da, Hükümetimizin istihdamı artırıcı, işsizliği önleyici ve reel sektörün yeni işçi istihdamını sağlayıcı tedbirlere ağırlık vermesi, ama öncelikle global ve ülke düzeyindeki talep yetersizliği nedeniyle ayakta durmakta zorlanan işletmelere can suyu vermeye devam etmesi gerekir diye düşünüyorum. Diğer yandan, kur politikası da ihracatımızın devamlılığı açısından önem taşıyor. Bugünlerde 1.44 seviyelerine gerileyen ABD Doları kuru ihracatımızın toparlanması açısından hiç de cesaret verici değil. Bunun en azından 1.55 TL civarlarında olması gerekir. – Sektörünüzün kriz dönemindeki kaybını değerlendirir misiniz? Kriz sonrasında sektörün aldığı tedbirler neler? Sektörde krizden ne gibi dersler çıkarıldı? Sektörümüz genel olarak krizden en az etkilenen sektörlerden birisi oldu. Ancak, krizle birlikte yükselen finansman maliyetleri bizleri de zorladı. 2008 sonlarında bazı ülkelerdeki müşterilerden olan alacaklarımızın tahsilinde nakit darlığı nedeniyle geçici zorluklar yaşadık. Krizle birlikte alıcılarımız ve sektörümüzün büyük bir çoğunluğu ürün ve piyasa şartları elverdiği ölçüde stoklu çalışmak yerine spot çalışmayı, dışarıdan talep geldikçe hammadde temin edip işleme yolunu tercih etmeye başladık. – Sektörün 2010 yılına yönelik hedefleri neler? Özellikle ihracat ayağında yapılacak çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? 2009 yılı sektörümüzün birkaç ana sorununun büyük ölçüde çözüme kavuştuğu bir yıl oldu. Özellikle aflatoksin ve diğer nedenlerle geri gelen ürünlerin yurda girişinde yaşanan soruna Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızın ve Gümrük Teşkilatımızın yardımıyla çözüm bulduk. Ayrıca, dünyada milyarlarca dolarlık ticaret hacmi olan kuru meyve kokteyli üretimi için ülkemizde yetişmeyen veya üretimi ihtiyaca cevap vermeyen az sayıda da olsa bazı ürünlerin DİİB kapsamında yurda getirilip, yerli ürünlerle birlikte paketlendikten sonra ihracatına izin veren düzenleme ihracatımızın önünü önemli ölçüde açtı. Önümüzdeki dönemde özellikle krizi atlattıktan sonra ihracatımızda önemli bir artış ivmesi yakalayacağımıza inanıyoruz. Diğer yandan, Rusya başta olmak üzere potansiyel ihraç pazarlarımıza yönelik tanıtım çalışmalarımıza ağırlık vermeyi planlıyoruz. Ayrıca, önümüzdeki dönemde, üst kuruluşumuz olan TİM’le birlikte, Dış Ticaret Müsteşarlığımız ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığımız ile koordineli şekilde sektörümüzün ihracatını artıracak çalışmalara hız vermeyi hedefliyoruz. Sektöre ilişkin bilgiler Kuru meyve sektörümüz 150 yıllık geçmişiyle ilk ihracatçı sektörlerimizdendir. 2008 yılı verilerine göre Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliğimiz Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatının yaklaşık yüzde 68’ini gerçekleştirmektedir. Tamamı yerli girdilere dayalı üretim yapan ve ülkemize net döviz girdisi sağlayan sektörümüzün 2008 yılı ihracatı bir önceki yıla göre değer bazında yüzde 19 oranında artarak 1.071 milyar dolara ulaşmıştır. Ocak-Temmuz 2009 döneminde Türkiye geneli toplam ihracat geliri bir önceki yıla göre yüzde 33 oranında gerilerken, kuru meyve sektöründe yüzde 13,5’lik bir artış kaydedilmiştir. Ocak-Temmuz 2009 döneminde kuru meyve ihracatından 538 milyon dolarlık gelir elde edilmiştir. Ürün grupları Çekirdeksiz Kuru Üzüm Kuru Kayısı Kuru İncir Çekirdeksiz kuru üzüm Ülkemiz yıllık 250-310.000 tonluk üretim hacmiyle dünya çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde ABD ile birlikte lider konumdadır. 2009 ürünü çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesinin 270-280.000 ton civarında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Ülkemiz yıllık 200-270.000 ton arası değişen ihracat hacmiyle dünyada ilk sırada yer almaktadır. Son dört ihraç yılında çekirdeksiz kuru üzüm ihracatımız 200-275.000 ton arasında değişmektedir. İhracat gelirlerimiz, son dört sezonda 250 milyon dolardan 400 milyon dolara yükselmiştir. 2008/09 sezonu sonunda, 280.000 ton ürün karşılığı 430 milyon dolar ihracat geliri bekleniyor. Kuru kayısı Dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 80’i ülkemiz tarafından gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde, yıllık ortalama 120.000 ton kuru kayısı üretimi yapılmaktadır. 2009 yılı üretim miktarının 100.000 ton civarında gerçekleşmesi beklenmektedir Son dört sezonda kuru kayısı ihracatımız 100.000 ton civarında gerçekleşmiştir. Aynı dönemde ihracat gelirimiz ise 180 milyon dolardan 300 milyon dolar seviyelerine çıkmıştır. Kuru incir Dünya kuru incir üretiminin yarısı ülkemiz tarafından gerçekleştirilmektedir. İklim koşullarına bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte, kuru incir üretimimiz son dört sezonda 45 ila 65.000 ton arasında gerçekleşmiştir. Ülkemizde üretilen kuru incirin yaklaşık yüzde 90’ı ihraç edilmektedir. Son dört sezonda kuru incir ihracat miktarı 37 bin ton ile 62 bin ton civarında değişiklik göstermiştir. Kuru incir ihracatından elde ettiğimiz gelir ise 116 milyon dolardan 175 milyon dolar seviyelerine ulaşmıştır. Sektörün sorunları ve çözüm önerileri Sorun: Ülkemizde yetişmeyen veya üretimi ihtiyaca cevap vermeyen ürünlerin Dahilde İşleme İzin Belgesi Kapsamında ithalinde karşılaşılan sorunlar, Dış Ticaret Müsteşarlığımızca, söz konusu Tebliğ’in uygulamaya konulması için gerekli mevzuat düzenlemesinin düzenlenmiş olduğunu öğrendik. Açıklama: Dahilde İşleme kapsamında, kuru meyve kokteyli üretimi için ülkemizde üretilmeyen veya üretimi ihtiyaca cevap vermeyen; hurma, ananas, papaya gibi tropikal kurutulmuş meyveler, NTS ve korint üzümleri, narenciye kabuğu gibi ürünlerin ithalatı aşamasında yapılan kontrol ve analizler uzun zaman almaktadır. Çözüm: Söz konusu ürünlerin DİİB kapsamında ithalatı sırasında kontrolden muaf tutulması ve sadece ayniyat tespiti ve gözle inceleme yapılarak yurda girişine izin verilmesine izin veren Tebliğ taslağı TKB tarafından hazırlanmıştır. Sorun: Çeşitli nedenlerle alıcıları tarafından geri gönderilen ürünlerin yurda girişinde yaşanan sorunlar Açıklama: Alıcıları tarafından aflatoksin gibi nedenlerle geri gönderilen kuru incir partilerinin yurda girişinde geçtiğimiz dönemde önemli sorunlar yaşanmıştır. Geçtiğimiz yıl yaptığımız görüşmeler sonucunda; TKB tarafından yayınlanmış olan bir talimatla bu soruna geçici de olsa bir çözüm bulunmuştur.
İzmir’de bir gümrüklü antrepoda Birliğimizce bir tesis kurulmuştur. Geri dönen kuru incir partileri, yapılan ilk kontrol sonucunda aflatoksin açısında Türk Gıda Kodeksine uygun bulunmadığında, bu tesiste ayıklanmaktadır. 
Yapılan ikinci analiz sonucunda ürün partisi Kodekse uygun bulunduğunda yurda alınmaktadır. Bu uygulama ile 2008 Kasım ayından bu yana yaklaşık 400 ton kuru incir ayıklanmış ve 2 milyon dolar ülkemiz ekonomisine kazandırılmıştır. Çözüm: Söz konusu uygulamanın kalıcı hale gelmesi için basitleştirilerek TKB tarafından mevcut Gıda Kanunu’nun yerine geçmek üzere hazırlanmakta olan “Veterinerlik Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Taslağı” nda yer verilmesi için destek bekliyoruz. Sorun: Avrupa Birliği’nde kuru incir için uygulanan Aflatoksin Limitleri, Açıklama: Codex’te kuru incir için aflatoksin limiti belirleme çalışmaları halen devam ediyor. Bu kapsamda, Birliğimizce üniversite ile işbirliği halinde proje ve veri toplama işlemleri sürdürülüyor. Bu çalışmalar en az 2 yılda sonuçlanıp Codex’e sunulacak ve sonrasında Codex limiti belirlenebilecektir.
AB’de yıllık 30-35.000 ton düzeyinde tüketilen kuru incir için halen B1’de 2 ppb, toplamda ise 4 pbb’lik aflatoksin limiti uygulanmaktadır. Çözüm: Codex çalışmaları sonuçlanıncaya kadar, geçici bir süre için, AB tarafından diğer bazı kabuklu meyveler için kabul edilmesi gündemde olan B1’de 5 ppb, toplamda ise 10 ppb aflatoksin limitinin kuru incir için de kabul edilmesi, geri gelen parti sayımızı azaltacaktır.
Dış Ticaret Müsteşarlığımızca AB nezdinde bu yönde girişimlerde bulunulması sektörümüz için faydalı olacaktır. Sorun: Kuru meyve ürünleri için Piyasa Düzenleme Kurulu veya Stok Kurumu oluşturulması ihtiyacı, Açıklama: Kuru meyve sektörümüzde fiyat istikrarının sağlanması, üretim fazlası olan yıllarda piyasanın düzenlenmesi ve planlı stoklama yapılabilmesi amacıyla piyasa düzenleme kurulu veya stok kurumu oluşturulması ihtiyacı vardır. Çözüm: Geçtiğimiz yıl çekirdeksiz kuru üzümde üretim fazlasının piyasayı bozucu etkisinin önüne geçilmesi amacıyla piyasa düzenleme kurulu oluşturulması yönünde Bakanlığında destek verdiği bir girişim olmuş, fakat kurumlar arasında anlaşma sağlanamaması nedeniyle bir sonuca varılamamıştır.
Çekirdeksiz kuru üzüme göre ürün miktarı sınırlı, kaynak ihtiyacı az ve idaresi kolay bir ürün olan kuru incir için de böyle bir oluşuma ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu çerçevede, diğer ürünlere örnek teşkil etmesi ve kuru incirde yaşanan fiyat dalgalanmalarının önüne geçilmesi amacıyla bu tür bir mekanizmanın veya oluşumun kurulması için destek bekliyoruz.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

,

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın