Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?

Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında Bir teneffüs daha yaşasaydı Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür Devlet dersinde öldürülmüştür Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu: -Maveraünnehir nereye dökülür? En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı: -Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir. Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır: Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır: Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri: Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek. Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler? İzmir vefalı bir kenttir. Sevdiklerini ve sevenlerini unutmaz, unutturmaz. Zalimlere ve nankörlere itibar etmez. Ne denli vefalı olduğunu bir kez daha onu satın almaya zaptetmeye kalkanlara cevabını verdi yerel seçimlerde İzmirli. İzmirli olmak denince bekli de en yakışan sıfat “vefakar” olmalı. Sekiz bin yıldır gelmiş geçmiş öz çocukları olan uygarlıkları doğurmuş, beslemiş büyütmüş bir ana İzmir kenti. İzmir Kent Anamızın bize verdiklerine saygılı olmak, geçmişte ve günümüzde İzmir’in kucağında büyümüş, sofrasında yemek yemiş, konuklamış, ülkesine, kentine değer katmış kim varsa kadrini bilmektir İzmirli olmak. Vefalı İzmir Nazım Hikmet’i unutmadı. Anıtını dikti Kültürpark’taki en yeşil köşeye. Vefalı İzmir Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın heykelini Gündoğdu’ya açılan caddeye, Atatürk’le İsmet İnönü’yü karşılıklı sohbet ederken, anıtlaştırıp Lozan kapısından girişe koydu Enternasyonal Fuar’a. Vefalı İzmir ozanlarımız Cevat Şakir’i, Atilla İlhan’ı da unutmadı,. Sevdiği başkanı Ahmet Piriştina’yı da… Heykelleri ile daima kalplerde, göz önünde, kentin sokaklarında caddelerinde, parklarında yaşıyorlar onlar şimdi. Vefalı İzmir’in bir seveni daha vardı ki son nefesini İzmir’de bıraktı; gönlü yorgun, aklı ve kalemi ile bugünden gelecek nesillere şiirlerle seslenen Ece Ayhan. Ece Ayhan’ın amansız bir hastalığın pençesinde en zor günlerindeki tesellisi, İzmirli okurları, yakın dostları Mülkiyeliler ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Priştina ve eşi Mine Hanım’ın yakın ilgi ve sevgisi oldu. 12 Temmuz 2002’de İzmir’de hayata gözlerini yuman büyük ozan Ece Ayhan için İzmirli Mülkiyeliler 150. yıl etkinlikleri çerçevesinde vefa örneği olarak gömülü olduğu Çanakkale’nin Yalova köyündeki mezarlığına bir anıt mezar yapmayı düşünmüşler. Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi yöneticileri ile birlikte ozanın köyüne gittik. Köyün muhtarı karşıladı bizi. Mezarına ve yaşadığı eve götürdü. Depremden yerle bir olmuş gibi duran yıkıntının altında kalmış bir odada yaşayan Ece adını taşıyan yeğeni ile sohbet ettik köy kahvesinde. Öyle çok devlet adamı ve yazar çizer adı geçti ki konuşmasında yeğen Ece’nin, ama en sevdikleri diye altını çizdiği Ahmet Priştina ve eşi Mine Hanım oldu. Bodrum, İstanbul, Çanakkale arasında gidip gelirken ona en sıcak kucak açanların da İzmir’de olduğunu hep dile getirmiş yakın dostlarına Ece Ayhan. Demokrasi, adalet ve özgürlük isteğini dile getirdikleri için, devletle ters düşmüş, sistem muhaliflerini yok saymaya yok etmeye yönelik zihniyete karşı İzmirli olmak aydınlarına, sanatçılarına sahip çıkmaktır. Ece Ayhan bu memleketin değerli bir şairidir. Devletle görülecek bir hesabı vardı özgürlük ve adalet adına. Şiirlerini okumak, anlamak, anısını ve düşüncelerini yaşatmak için adına bir sayfa açalım İzmir’den. Haydi vefalı kent İzmir’in yöneticileri, Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi’nin başlattığı vefa örneğini, 12 Temmuz’da İzmir’de hayata gözlerini yummasının yıl dönümünde adına yapılacak bir “Şiirde Devlet, Memleket Sevgisi ve Özgürlük Düşüncesi”ne dair bir etkinlikle analım Ece Ayhan’ı. Ece Ayhan: Hayatı, kitapları… 1931 yılında Muğla Datça’da doğdu. Asıl adı Ece Ayhan Çağlar. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da gördü. 1959’da Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdikten sonra Gürün, Alaca, Çardak ilçelerinde bir süre kaymakamlık yaptı. 1966’da memurluktan ayrıldı. İstanbul’a gelerek Sinematek’te, Meydan Larousse’da, E Yayınları’nda çalıştı. Üç yıl süre ile Isviçre’de tedavi gördü. Dönünce bir süre Istanbul’da ve Bodrum-Gümüşlük’te yaşamını sürdürdü. Çanakkale’ye yerleşti. İlk şiiri 1954’te “Türk Dili”nde yayımlandı. Türk Dili, Varlık, Yenilik dergilerinde çıkan (1954-55) birkaç şiirinden sonra Seçilmis Hikâyeler, Pazar Postasi, Yeditepe dergilerinde yazdi. Kendine özgü çağrışımlar ve göndermelerle örülü şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de İkinci Yeni’nin içinde kendine farklı bir kanal açtı. 1965’te yayımladığı “Bakışsız Bir Kedi Kara” ve 1968’de yayımlanan “Ortodoksluklar”la neredeyse bütünüyle “özel bir dil” halini alan bu şiir, 1973’te yayımladığı ve daha geniş bir okur kitlesince alımlanan “Devlet ve Tabiat”ıyla birlikte bu kez de “Sokağın diliyle” okurunu (ve izleyicilerini) oluşturdu. 1977’de yayımlanan ve kitapla aynı adı taşıyan ünlü şiirini ve ilk dört kitabını içeren Yort Savul ise şiirinin kendisinden sonraki kuşaklar üzerindeki gücünün belki de topluca belgelenişiydi. 1981’de Zambaklı Padişah, 1982’de de “tarihin düzünden okunduğu” Çok Eski Adıyladır’ı yayımladi. Ece Ayhan’ın şiiri üzerinde Enis Batur, Tahta Troya’yi (1981), Ender Erenel “Ece Ayhan Sözlüğü”nü, Kemal Yangin-Orhan Alkaya ikilisi ise “Çok Eski Adıyladır Sözlüğü”nü yayımladı. Şair, 12 Temmuz 2002’de İzmir’de hayata veda etti. MOR KÜLHANİ 1.Şiirimiz karadır abiler Kendi kendine çalan bir davul zurna Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan Taşınır mal helalarında kara kamunun Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler 2.Şiirimiz her işi yapar abiler Valde Atik’te Eski Şair Çıkmazı’nda oturur Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler 3.Şiirimiz gül kurutur abiler Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga’ya kaçan Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler 4.Şiirimiz erkek emzirir abiler İlerde kim bilir göz okullarına gitmek ister Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir Böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler 5.Şiirimiz mor külhanidir abiler Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir. Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler 6.Şiirimiz kentten içeridir abiler Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir Bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

,

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın