Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde Anadolu’da yapılan kaçak arkeolojik kazılar

Rönesans döneminden itibaren zenginleşen Batı ülkelerinde koleksiyonculuk gelişmeye başlamıştı. 16. Yüzyıl ortalarında “müze” sözcüğü ilk defa İtalya’da “Medici” ailesi tarafından kullanılmıştı. Coğrafi keşifler ve endüstri devrimi sömürgeciliği geliştirmiş, eski eserlerin yağmalanarak, çalınarak veya satın alınarak ele geçirilme dönemi de başlamıştı. Bu yağmanın en yoğun yaşandığı yerlerden biri de Osmanlı ülkesi olmuştu.

Gözlerini eski eserlere diken ülkeler Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında bile talana devam etmişlerdi. 1922 yılına kadar Anadolu’nun farklı yörelerinden on binlerce eser, Batılı ülkeler tarafından yasa dışı yollarla kaçırılmıştı. Batılılar taşımayı özellikle savaş gemileriyle yaparak güç gösterisinde bulunuyorlardı.

İngilizler’in kazıları

Seikilos Ağıdı kazılı sütun

İngilizler bu dönemde ilgilerini daha çok Irak’a ve Almanlarla, Avusturyalıların Anadolu’da çıkardıkları eserlere yöneltmişlerdi. İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir Somerset Gough Calthorpe dışişleri bakanlığına gönderdiği 6 Haziran 1919 tarihli telgrafında Konya, Karaman ve İzmir’den Almanlar ve Avusturyalılar tarafından götürülen tarihi eserler hakkında önemli bilgiler vermektedir [1].

İzmir-Aydın Demiryolu yapım çalışmaları sırasında 1882-1883 yıllarında Edward Purser tarafından Tralleis Antik Kenti’nde üzerinde “Seikilos Ağıdı” kazılı bir sütun bulunmuştu. Sütun 1922’de İzmir’den İstanbul’a kaçırılmış, 1966’dan beri Kopenhag’daki Danimarka Milli Müzesi’nde sergilenmektedir. 

Almanlar’ın kazıları

1914 yılında Asar-ı Atika müfettişi olarak İzmir’e atanan, fakat Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle orduya katılmak durumunda kalan ünlü Türk Arkeolog ve Müzeci Aziz Ogan (1888-1956), iddiaların aksine Birinci Dünya Savaşı’nın Anadolu’daki arkeolojik çalışmaları tamamen yok etmediğini, bazı yabancı ekiplerin savaş koşulları altında çalışmayı sürdürerek çeşitli yayınlar yaptıklarını belirtmiştir. Bunlara örnek olarak 1918 yılında araştırma yapmak üzere Aydın civarına gitmiş olan Alman Arkeoloji Müessesesi Müdürü Karo ve arkadaşlarının Bodrum kalesinde izinsiz kazı yapma girişimlerinin engellendiği bilinmektedir [2].

Fransızlar’ın kazıları

İzmir iline 50 kilometre mesafede, Ahmetbeyli Köyü sınırları içinde yer alan Notion’da 1921-1922 yıllarında Fransız arkeologlar tarafından kazılar gerçekleştirilmiştir [3]. 

Yunanlılar’ın kazıları

İşgal yıllarında özellikle Batı Anadolu’da Yunanlar veya İtalyanların Antalya ve çevresinde yaptıkları arkeolojik çalışmaları sadece bilimsel bir etkinlik olarak düşünmemek gerekir. Yunan hükümeti Batı Anadolu’yu işgal ettikten sonra Atina Arkeoloji Derneği’ni araştırması için işgal ettiği bölgeye göndermişti. Gönderilen heyet Nysa, Klazomenai, Ephesos gibi arkeolojik yerleşimlerde sistemli kazı ve araştırmalar yapmıştır. 

1921-1922 yılları arasında, Yunan işgali sırasında Nysa’da Yunan arkeolog Konstantinos Kourouniotis tarafından kazılar gerçekleştirilmiştir. Klazomenai’deki kazılar, Ege Bölgesi’nin Yunan işgali döneminde 1921 yılında Ağustos ve Eylül ayları ile 1922 yılının Ağustos ayında Atina Arkeoloji Topluluğu (AAS) adına Georgios Oikonomou tarafından yürütülmüş, bu çalışmaların finansmanı “Smyrna Merkez Fonu” tarafından sağlanmıştır. Buluntuların bir kısmı Atina Ulusal Müzesi’ne gitmiş olmakla birlikte, 1922 yılında kazıya son verildiğinde bir grup buluntunun yerinde bırakılmış olduğu Oikonomou’nun raporlarından anlaşılmaktadır [3]. 

Amerikalılar’ın kazıları

Lidya devletinin başkenti olan Sard’da kazı çalışmaları, Amerika’da kurulan Sard Kazıları Cemiyeti ile Princeton Üniversitesi işbirliği ve Osmanlı Devletinin izniyle 19l0 yılında başlamıştı. 1914 yılına kadar çıkarılan eserler Sard’da koruma altına alınmıştı. Birinci Dünya Savaşı sırasında kazı çalışmaları durmuştu. Depoda korunan eserler, 19l8 yılında İzmir’e taşınarak “Sultani Mektebi” ambarlarına yerleştirilmişti. İzmir’in işgali sırasında eserler Yunanlıların eline geçmişti. İşgal sırasında Amerikalılar yeniden kazılara başlamış ve değerli 30 altın Lidya sikkesi bulmuşlardı.

Türk taarruzunun parlak bir zaferle sonuçlandığı günlerde, Amerikalılar İzmir yangını bahane ederek tüm eserleri 56 sandığa yerleştirmiş, Amerika’ya göndermişlerdi. Olaya müzeci Halil Edhem el atmış ve 30 sikkenin İzmir Amerikan Konsolosluğunda korunduğunu, 56 sandık içinde Sard eserlerinin de New York’daki Metropolitan Museum of Art’da depolandığını öğrenmiş, eserlerin iadesi için çalışma başlamıştır. 1922 yılında başlatılan iade kampanyası büyük bir heyecanla yürütülmüş, uzun yazışmalardan sonra 53 sandığın iadesi kabul edilmiş, 25 Haziran 1924 günü İzmir’e gönderilmişti [4]. 

Ülkemizde eski eser bilinci

Batılılar savaş döneminde bile eski eserleri talan etmeye devam etmişlerdi. 1869 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk müzesi Müze-i Hümayun adıyla kurulsa da, eski eserleri depolayan bir mekandan ileri gidememişti. Eski sütunlar ve heykellerin yeni yapılarda kullanılması dünyada tarih boyunca süregelen bir uygulama olmuştur. İnşaatta kullanılan “kelle kireci” çok aranan bir malzemedir. Kaliteli kireç yaptığını iddia eden birinden, “ocakta yanarken kor hale gelen mermer bir kadın büstünün ona hüzünle baktığını” dinlemiştim. 

Müze-i Hümayun (Padişahın malı olan müze) tanımı, tüm ülkenin ve kullarının olduğu gibi bu müzenin de padişahın malı olduğunu anlatmaktaydı. Bu nedenle “padişah bu müzede ve ülke topraklarındaki eski eserleri keyfince kullanabilir, satabilir, hediye edebilir” demekti. Böyle de olmuştu. 

Kaynaklar:

[1] Halil Özşavlı, İngilizlerin işgal ettikleri topraklarda yaptığı arkeolojik kazılar ve savaş sırasında yurt dışına götürülen tarihi eserler, Tarih Okulu Dergisi, Sayı 29, s. 23-47, Mart 2017.
[2] Evren Şar İşbilen, 1. Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı Devleti’nde Eski Eserlere Yaklaşım ve Anadolu’da Yapılan Arkeolojik Kazılar, Mediterranean Journal of Humanities, 7/2, 307-322, 2017.
[3] Salih Okan Akgönül, Cumhuriyetin 100. Yılı Yaklaşırken Türk Arkeolojisi, SDÜ FEF Sosyal Bilimler Dergisi, No 50, s. 275-335, Ağustos 2020
[4] Tülay Ergil, Eski eser kaçakçılığı ve basındaki yeri, Marmara İletişim Dergisi, Sayı: 5, Ocak 1994.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler: