Varlıkla yokluk arasında anadillerin anadili: Süryanice

Asuriler, tarihsel olarak Tarsus’tan, Antakya dağlarından Batı İran yaylalarına, kuzeyde Bitlis-Malatya hattından güneyde Bağdat’a hatta Mısır sınırına kadar çok geniş bir coğrafyanın en eski halklarından. Akad, Babil ve nihayetinde Asur devletlerinin kurucu ulusu. Yazılı gelenekleri, yazının buluşuna dayanıyor. Hukuk sistemleri Roma’dan eski. İnanılması güç belki ama buldukları matematik, geometri, fizik kuramları binlerce yıl geçmesine rağmen geçerliliğini koruyor. 

Yakın tarihlere kadar kadınların cariye, köle olarak el değiştirdiği bir coğrafyada binlerce yıl önce Asurilerin kurdukları devletlerde evlilikler, boşanmalar sözleşme altına alınmış, kadınlar hukuk sistemiyle korunmuş. Bugün tamamen propaganda ve güce dayalı tarihleriyle övünüp kibirlenen ulus ve toplumların, bez çadırlarda, ağaç kovuklarında, at sırtında yaşadıkları dönemlerde muhteşem şehirler kurmuşlar. Her biri mimari harika yapılarla donatılmış şehirlerinde, kanalizasyon şebekeleri, binalarında, kalorifer düzenekleri bulunuyordu. Efsanevi Babil kent ve kentlerinin alt ve üst yapısı bugün dahi modern kentleşmede örnek alınıyor. 

Binlerce yıl önce kurdukları şehirlerde artık yoklar! 

Uygarlık tarihinin belleği olarak nitelendirilebilecek birkaç ulustan biri olan Asuri halkların tarihe yön veren bu parlak dönemlerini son yüz yıllar hatta bin yıllarda arkası kesilmeyen dram ve karanlıklar takip etti. Bugün, bilimi, sanatı, felsefeyi, edebiyatı başlatan ulus olan Asuriler binlerce yıl aydınlattıkları coğrafyada yok olmama mücadelesi veriyorlar. Mezopotamya başta olmak üzere Orta Doğu’daki kurdukları en eski şehirlerde artık ya yoklar ya da bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar az kaldılar. Orta Doğu’nun çarşı, pazarlarında en çok konuşulan, binlerce yıl boyunca günümüz İngilizcesinin misyonuna denk gelecek şekilde uluslar arası yazışma dili olan Asuri dilleri de ayakta kalmaya çalışıyor. Semavi dinlerin kutsal metinlerinde bile yoğun olarak görülen Asuri dillerinin bugün geldiği varlık mücadelesi sadece Asurilerin sorunu olmaktan çıkmış insanlık sorunu olarak karşımızdadır. 

Asuri halkların, özellikle de ülkemiz coğrafyasındaki topluluklarının başında Süryaniler geliyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki kadim şehirlerin neredeyse tamamının isim babası olan Süryaniler ve dilleri bin yılları aşan süreçte bölgede en çok konuşulan dil olmaktan günümüzde ancak birkaç bin kişinin konuştuğu dil haline geldi. Malatya’dan Hakkari’ye, Diyarbakır’dan Siirt’e bölgenin en eski ve kalabalık halklarından olan Süryaniler günümüzde “Turabdin” olarak adlandırdıkları Mardin’deki küçük bir coğrafyada iki elin parmağını geçmeyecek sayıda ilçe ve köylerde yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Diyarbakır gibi kurucusu oldukları birçok kentte sayıları ancak birkaç aileyle sınırlı kaldı. 

Süryaniler ve dilleri, uygarlık, insanlık mirası

Yok olanı, gideni, göçeni, göçmek zorunda kalanı geri getirme şansımız yok. Ancak insanlık, uygarlık mirası Asuriler ve ülkemizdeki en önemli topluluğu Süryanilerin tarihlerini, varlıklarını unutmamak, değer vermek, gelecek kuşaklara anlatmak, tanıtmak yaşadığımız topraklara yükümlülüğümüz, insanlığın gereğidir. Asuri dili olarak Süryaniceyi eski görkemli günlerine döndürmek belki mümkün değil ancak korunmasını, daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak mümkün. Bugün Süryani denilince bilinmezlikle yüzünüze bakılmasını, en iyi ihtimalle ise; “Süryaniler mi? Mardin’de birkaç köy de yaşayan topluluk değil mi onlar? ” türünden cehalet kaplı tepkinin verdiği derin acıyı hafifletme adına bu coğrafyanın en eski halkı Süryaniler ve kültürlerini anlamak, tanıtmak yurttaşlık ve kamu sorumluluğu olarak değerlendirilmelidir. 

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler: