Akdeniz Mahallesi’nde Gazi Bulvarı ve Necati Bey Caddesi’ne cephesi olan, inşasında geleneksel malzemelerin kullanıldığı 1. Ulusal Mimarlık Dönemi yapısı “Silahçıoğlu Han” (1928) günümüzde Doğan Güven İş Merkezi adını taşıyor. İç-dış mimarisiyle ilgi çeken kubbeli köşe bina, bir dönem Akşam Kız Sanat Okulu olarak hizmet verdi.
Silahçıoğlu Han’ın mermer dış cephesi, sütunlu kapı girişleri, çatı silmeleri, kubbesi, kemerli pencereleri, çinileri, merdivenleri, korkulukları, plasterleri, yer karoları, mimarının yaratıcılığını gösteren izler olarak görülmeye değer. 1940’lı yılların başında tarihi binada açılan Akşam Kız Sanat Okulu’nda öğrencilik yapmış 1925 doğumlu Münevver Tunalı Hanımefendi okulunu anlattı:
“Okulumuzun adının başında akşam yazsa da, bizler okula düzenli olarak gündüz gidiyorduk. Bir kaç okul iç içeydi, binada sanat okulu olarak da çeşitli bölümler vardı. Dikiş, nakış, iç çamaşırı, frenk gömleği, pijama, manto, elbise, kumaştan çiçek, şapka ayrıca yemek ve pasta yapılması öğretiliyordu. Okula başladığımda on yedi yaşındaydım. Aldığım dersler, yemek, pasta, dikiş, çiçek, moda, iç çamaşırıydı. Çok disiplinli sanat okuluydu. Yaptığımız işi en ince detaylarına kadar öğreniyorduk. Hala dikişimi kendim yapıyorum.
O yıllarda şimdiki gibi elektrikli mutfak aletleri yoktu, pasta yapımında yumurtanın akını öyle çırpıyorduk ki beyaz bir köpüğe dönüşüyor, kabı ters çevirince dökülmüyordu. Yemek ve pasta defterlerimi, yaptığım işlerin bir kısmını saklıyorum. Tuttuğum defterlerin düzeni ve yazımın güzelliğinden adını anımsamadığım bir öğretmenim defterin bir sayfasına teşekkür yazmıştı. Çünkü en titiz düzenli defter bendeydi. Anımsadığım dikiş-nakış işlerine Münire Hanım geliyordu. Pijama dikimi için İclal Hanım öğretmenlik yapıyordu. Çamaşır için Ankara’dan gelen Saadet Hanım vardı, en zor derslerden biri buydu. “Paris puanı” denilen dikiş şekli elde yapılıyordu. Bir gün ev ödevi olarak verildi, sabaha kadar uyumadan yaptım ama sonrasında bir daha bu dikişi yapmadım. Okulun son günlerine yaklaşırken diktiğimiz kıyafetlerle defile yapardık.”
Silahçıoğlu Han’ın mimarı kim?

1922 İzmir yangını yaralarının sarılmaya başlandığı yıllarda, kentin imarına katkıda bulunan 1. Ulusal Mimarlık Dönemi mimarları arasında bulunan, sonraki yıllarda “Emre” soyadını alan Mimar Necmeddin, Silahçıoğlu Han’ın mimarı olabilir miydi? Mimar Necmeddin, Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) mimarlık eğitimi görmüş (1913), inşa ettiği yapılarda beton, çelik, doğal taş, ahşap ve benzeri yapı malzemelerini geleneksel Türk mimarisiyle harmanlamayı başarmış mimar olarak biliniyor. Mimar Necmeddin, Türk Ocağı, şimdiki Devlet Tiyatrosu ve Mimar Kemalettin Caddesi’nin iki köşesindeki yapılarını kubbeli olarak tasarlamış. İzmir’de inşa ettiği başka yapıları da var…

Silahçıoğlu Han’ın mimarıyla ilgili olarak kaynaklarda farklı isimlerle karşılaşmış olsam da şüphe üzerine arayışıma devam ettim. Onarım dalında “Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülü” kazanan Silahçıoğlu Han’ın cephesini kapatan, tabela benzeri eklentiler, cephe sütunlarının yapma çiçeklerle süslenmesi, görmemi engellese de aradığımı buldum. Mimar Necmeddin, imzasını diğer yapılarında olduğu gibi binanın görünür cephesine değil, hanın kemerli yüksek giriş kapısı üzerine kazımış. Kentin merkezinde biblo gibi duran yapının girişinde Mimar Necmeddin yazılı kûfi yazıyı okumakta hata yapmamak için, konusunda uzman olan dostum Tarihçi Mehmet Uğur Sağıroğlu’na gösterdim, “Mimar Necmeddin” olarak tercüme etti, kendisine teşekkür ederim.
Silahçıoğlu Han’ın bulunduğu yerde veya çok yakınında, günümüze gelemeyen Aziz Dimitrios Kilisesi’nin (Agios Georgios) olduğu biliniyor. Mimar Necmeddin, Silahçıoğlu Han’ın inşasında bu kiliseden kalma mermer plakaları, sütun ve sütun başlarını kullanmış olabilir mi? Bu konuya ve mimarın diğer eserlerine önümüzdeki günlerde tekrar değineceğim.

Mimar Necmeddin’in imzasını taşıyan eserlere sonradan yapılan ilavelerin kaldırılmasını, eski fotoğraflarından yola çıkarak, kubbesi yıkılan binaya yeniden kubbe yapılmasını temenni ediyorum. Gazi Bulvarı’ndan geçerken başınızı kaldırıp Mimar Necmeddin’in eseri olan Doğan Güven İş Merkezi’ne bakmayı ihmal etmeyin, satırlara sığdıramadığım zenginliği göreceksiniz. İzmir, çok iyi araştırılmış bir kent değil, muhteşem tarihine yakışır taşınmaz kültür envanterinin bir an önce ele alınması gerekiyor. İzmir’in imarına emek vermiş Mimar Necmeddin Emre ve arkadaşlarını saygı ve rahmetle anıyorum. Mimar Kemalettin Çarşısı’nda bir sokağa Mimar Necmeddin adı yakışmaz mı?
Fotoğraflar: Zafer Gazi Tunalı arşivi – Atilla ÖzdemirRelated Images:
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.