Prenses Fahrelnisa Zaid Londra’da

Büyük ihtimalle Fahrelnisa’yı tanıyanınız azdır. Ama azıcık mürekkep yalamış herkes Halikarnas Balıkçısı’nı bilir. Bodrum’u Bodrum yapan, edebiyat ve turizm literatürüne “Mavi Yolculuk” tanımını kazandıran odur. Homeros tutkunu ozanımız, antik Yunan, Ege ve Akdeniz kültürünü Anadolu kültürüyle buluşturan eserleriyle ünlüdür. Sanat tarihinin antik Yunan’dan başladığını kabul eden batılılara karşı, Anadolu ve Mezopotamya’nın kadim kültürünün önceliğini araştıran da odur. Hülasa tarih, arkeoloji, sanat, kültür, edebiyat bilgisi ile büyük ozanımızdır Cevat Şakir Kabaağaçlı.

İşte bizim bu büyük ozanımızın beş kardeşinden ressam olanıdır Fahrelnisa. Diğer sanatçı kardeşleri de biraz sonra anacağız. Fahrelnisa Zeid’in resimlerinden oluşan restrospektif sergisi dünyanın en saygın modern sanat müzelerinden Tate Modern’de, Londra’da, 13 Haziran’da açıldı. Sergi 8 Ekim 2017’ye kadar sürecek.

Gidip göreceğim kısmetse. Bu yazıyı sergiyi gördükten sonra yazmayı düşünüyordum, ama çok güzel bir tesadüfle, o serginin açılışına katılan aile fertlerinden, Halikarnas Balıkçısı’nın kızı İsmet Noonan’dan olan torun JoAnne Aliye Noonan Kutup’dan dinleyince, yazmadan edemedim. Belki gitme imkanı olan dostlara faydası olur düşüncesiyle? Sergi açılışına giden JoAnne Aliye (Kuki), Fahrelnisa’nın oğlu Prens Raat, gelini ve diğer aile fertleriyle de ilk kez orada karşılaşmış olur. Fotoğrafları çeken Kuki’nin oğlu Can Gümüş. Verdikleri bilgi ve sergi fotoğrafları için her ikisine de çok teşekkürler…

Sergi Tate Modern programına alındığından beri dünya sanat gündeminde. Yaşam öyküsünün ilginçliğinden, 1940-1950’li yılların modern resim yapan ilk Türk müslüman kadın kimliğine, yapıtlarının alışılmışın dışındaki büyük boyutlarına kadar ilgi odağı olan Fahrelnisa Zeid’i bu kadar ünlü kılan nedir, biraz yakından bakalım.

Bu sergiyi önemli kılan çok sayıda özellik var. Bunları önem sırasına göre koymadan, kendimce ve de İzmir için çok önemli olduğunu düşündüğüm şey şu bilgi:

Fahrelnisa Zeid ilk sergisisini İzmir’de açtı!

Yıl 1946. Bugün Devlet Tiyatrosu’nun olduğu yerde Halkevi’nde ilk sergisini açan Fahrelnisa, ardından sergiyi Karşıyaka Halkevi’ne taşır(*). Karşıyaka’daki açılış akşamı Halkevi’nin değerli hocası Hilmi Apak sanatçıyı ailesiyle birlikte yemeğe davet eder. Yamanlar’daki yemekte Halikarnas Balıkçısı ile birlikte kızı İsmet, Fahrelnisa ve şair Edip Baksı vardır. O gece şiirler okunur. Edip Baksı o geceye dair bir şiir yazar:

“Tevazuun bu kadar sevimli olduğunu / Candan nezaketle ruhlara dolduğunu / Takdirlerim artıyor Hilmi’de gördükçe ben. / Memleket feyz alacak canlı örneklerinden / Hatıralar bırakan bir gece verdi bize / Milli heyecanları duyurup kalbimize. / İçli tablolarını anlamak güçtür biraz. / Şiirden anlamayan bunları anlayamaz. / Sanatkar Fahrelnisa metinlerini bir bir, / Güzel bir şarkı gibi söylüyor bütün İzmir.”

Ah güzel İzmirim, ilklerin İzmir’i. Ne olurdu bu ilk, öncü güzel girişimlerini devam ettirseydin. Ne olurdu “bütün İzmir güzel bir şarkı şöyler gibi” sahiplenseydi sanatçılarını?

Ama ne şahane olurdu İzmir ha!

Serginin ana sponsoru Alman Bankası.. Türkiye olabilseydi ne şahane olurdu ama!

İlk sergisini İzmir’de açan sanatçının adını, uluslararası bir üne sahip olarak, 70 yıl sonra dünyanın en büyük modern müzesinde açılan sergisinden sonra duymak ne hazin.

Pek tabii olarak ben burada eserlerinin kritiğini yapacak değilim. O benim işim değil. Ama uluslararası ün kazanmış, eserlerini çok beğendiğim ve yaşamını ilgi ile araştırdığım bir Türk sanatçısının bu başarısının ardındaki özgün yaşam hikayesini bu köşenin koşullarının elverdiğince bir nebzecik olsun paylaşmak istedim sizlerle…

Ülkemizde sanatın ve sanatçıların çok özel ve değerli olduğu kayıp zamanların izinde…

Vezir Şakir Paşa Ailesi ve Prenses Fahrelnisa Zeid

Son Osmanlı saray çevresi ve Atatürk başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş dönemindeki çevrelerin içindeki ünlü bir aileye mensuptur Fahrelnisa. Babası tarihçi, yazar, vezir Mehmet Şakir Paşa, annesi İsmet hanımdır. Amcası da dönemin önde gelen devlet adamlarından Sadrazam Cevat Paşa’dır. II. Abdülhamid’in sadrazamı olan Cevat Paşa sözünü esirgemeyen, şahsiyet sahibi bir devlet adamıdır. Ancak bir komplo düzenlediğinden kuşkulanan Padişah onu sadrazamlıktan azleder. Bu olay üzerine Şakir Paşa, kardeşinin uğradığı haksızlığı içine sindiremez ve II. Abdülhamid’in verdiği konakta oturmayı ret eder, saray çevresinden uzaklaşır, Büyükada’daki köşküne yerleşir.

Şakir Paşa’nın altı çocuğu olur, en büyüğü bizim Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, diğerleri Hakkiye, Ayşe, Suat, Fahrelnisa ve Aliye’dir. Çocukların hepsi ve onların evlatları da sanat edebiyat alanında çok iyi yetişmiş, eğitimli ve yeteneklidir. Ailede dil eğitimine, sanat eğitimine çok önem verilmiştir. Ailenin ilk çocuğu Cevat Şakir’i zaten biliyorsunuz. Büyük kız Hakkiye’nin çocuğu Füreyya Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçısı, Şakir Paşa’nın küçük kızı Aliye Berger ise ilk gravür sanatçısıdır .

1901 yılında doğan Fahrelnisa ilk resme başlaması 8 yaşında iken ağabeyi Cevat Şakir’in teşvikiyle olmuş. 14 yaşında düzenli resim dersleri almış, 1920’de de İstanbul Sanayii Nefise Mektebi Ali’sindeki akademik sanat eğitiminde başladığında 20 öğrenci arasında ilk ve tek kız öğrenci olmuştur. Daha sonra Fransa’da modern resim alanında eğitim görmüştür. Resimlerinde Fahrelnisa imzasını kullanan sanatçı, Zeid soyadını ve prenses ünvanını dönemin Irak Büyükelçisi Emir Zeid ile evlenmesiyle almıştır. Emir Zeid’den Raat isminde bir oğlu vardır.İlk eşi Fecriati yazarlarından İzzet Melih Devrim’den olan kızı Şirin Devrim ünlü bir tiyatrocu, oğlu Nejad Devrim annesinin izinde ressam olmuştur.

O bir Türk, o bir Müslüman, o bir Prenses

Fahrelnisa ilk eşi yazar İzzet Melih Devrim ile evliliğinde, Türkiye’de ve Avrupa’da edebiyat ve sanat çevrelerinde dönemin tanınmış yazarları, ressamları ile yakın arkadaş olur. Yurtdışı seyahatlerinde çok sergi gezerler. İkinci eşi Irak’ın Ankara Büyükelçisi ve Kral 1. Faysal’ın kardeşi Prens Zeid bin Hüseyin ile olan evliliği döneminde ise sefire olarak yüksek bürokrat ve saray çevresinde kazandığı yaşam pratiklerini sanatına yansıtabilmiş, özgüveni yüksek, güçlü bir kişiliktir. Resim çalışmaya hiç ara vermez. 1940’larda avangard D gurubuna dahilken, figüratif eserler yapan Fahrelnisa, 1950’lerde abstrak işleriyle Paris ekolü içinde yer alır.

Eserlerinde görülen Türk, İslam, Bizans, Arap, Pers kültürel etkilerini harmanladığı tarzı onu Avrupalı içinde farklı ve eşsiz kılma nedeni olur. Elçi olan eşinin Türkiye görevi sonrasında 1945 yılında Londra’ya tayin olmasıyla Londra-Paris arasında, hem içinde bulunduğu aristokrat çevre, hem de Avrupa’da, sanatın kalbinde bulunması onun uluslararası ünlenmesine, kariyerinin üst basamaklarına tırmanmasına imkan sağlar.

Tate Modern’in hazırladığı tanıtım videosunun “O bir müslüman, o bir Türk, o bir Prenses” diye başlaması şahsen bu tür kimlik tanımlamalarına ilgisiz olan beni bile içten içe gururlandırdı.

Belgesel videoda Fahrelnisa’nın Prens Emir Zeid’ten olan oğlu Raat, annesinin çalışma disiplinini anlatırken, kraliyet ailesi, prenses olarak onca şaşaalı yaşantısına rağmen ne kadar yoğun bir şekilde, içe kapanarak, sabahın köründe ve saatlerce odasından çıkmadan boyalara ve hayallerine gömülerek çalıştığını öğreniyoruz. Aynı bilgiye Şakir Paşa ailesinin “Füreya”, “Şirin Devrim” “Anılar akın akın” gibi otobiyografik kitaplarında da rastladım.

Irakta karşı devrim ile birlikte, eşinin elçilik görevi sona ermesiyle, ekonomik ve sosyal yaşantı açısından geri çekilme dönemine girerler. Ev işleri, mutfak görevlerini yüksünmeden yapan sanatçı, o yaşamda bile sanatsal uğraşına ara vermemiş. O siyasal, ekonomik sıkıntılı döneminde, yemek artıkları, tavuk kemiklerini boyayarak yaptığı tablo buna örnek. Ayrıca, aile fertlerinin çok hareketli, bunalımlı, karmaşık ve yoğun iniş çıkışlı yaşamları sırasında her biriyle yakından ilgilendiğini, onlara destek olduğunu öğreniyoruz kızı Şirin Devrim’in otobiyografik kitabından.

Tate Modern’in belgeselinde Paris ve Londra’daki galeri sahipleri onun soyut ve modern resim çalışmalarında ne kadar güçlü, özgün deseni olduğunu, hareketli, çoşkulu renklerine, kendisine güvenen, cesur sempatik kişiliğine vurgu yapıyorlar. Önceleri porteler, figüratif işler yapan sanatçının, sanat görgüsünü derinleştirdikçe çoşkulu renklerle soyut ve büyük boy modern resme geçiş yaptığını görüyoruz. Abstrakla figüratif arasındaki 1943 yılında yaptığı “3. sınıf yolcuları” ve 1947 yılında “Abstraka karşı savaş” adlı tabloları bu geçiş evrelerini çok iyi anlatan eserler. Fahrelnisa Zeid, yurt dışında Türkiye’den daha fazla sayıda sergi açmıştır.

Şakir Paşa’nın sanatçı çocukları Fahrelnisa Zeid, Aliye Berger ve yeğen Füreya Koral’ın 2001 yılında Yapı Kredi Kültür Merkezi Taşkent Sanat Galerisi’nde birlikte ortak sergileri düzenlenir. Aynı tarihte salonun üst katında da “Bir Usta Bir Dünya, Halikarnas Balıkçısı” arşiv sergisi açılmıştır.(*)

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk modern ressamlarından dünyaca tanınmış Fahrelnisa Zeid, 1991’de Amman’da hayata gözlerini kapamadan önce Tate Modern’de retrospektif sergisi açmayı düşünmüş müydü acaba? Paris sanat çevrelerinde “Onun eserleri büyük tutku ve olağanüstü güvenin eserleri” olarak nitelendirildiğine bakılırsa, ona bu teklif sağlığında gelmiş olsaydı hiç şaşırmayacaktı şüphesiz.

Sizi sanatçının muhteşem tablolarıyla baş başa bırakmadan önce son söz olarak bir şey daha söyleyeyim:

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, ülkeyi yeniden devrimci yapılandırma koşullarında, yaygın kültür politikaları doğrultusunda Halkevleri, Köy Enstitüleri gibi devletin kurumları halkın kültürel gelişmesi için adeta bir seferberlik içindeydi. Ücra köylerden şehirlere halkın çocuklarının, idealist sanatçılardan sanat eğitimi aldıkları, yurtdışında okumaya gönderildikleri bu şanslı dönemde uluslararası üne sahip pek çok sanatçılarımız çıktı aralarından. 1950’de yine devletin başına geçenler tarafından devlet eliyle verilen devlet eliyle geri alındı, o şanslar yok edildi.

Kentimiz İzmir’in yakın tarihindeki ülke genelini etkileyen ilklerini düşünürsek, belki yeniden, yeni bir devinimle kolları sıvayabiliriz.

Sanata, edebiyata, kültüre verilen önem, insanın özgürlük ve yaratıcılığına verilen değerin ölçüsüdür.

Karma Sergileri
– 1950 Uluslararası Kadın Ressamlar ve Gravür Sanatçıları Sergisi, Londra
– 1951 Fransız Sanatçılar Sergisi, Floransa
– 1952 Kunsthalle, Bern
– 1952 “L’Ecole de Paris” sergisi, Babylone Galerisi, Paris
– 1952 “Témoignage d’Aujourdhui” Sergisi, Güzel Sanatlar Sarayı, Brüksel
– 1955 Dina Vierny Galerisi, Paris
– 1955-56 Uluslararası Gravür Sergisi, Cincinnati (ABD)
– 1955-56 Amerikan Federasyon Sanat Cemiyeti, New York (ABD)
– 1972 Uluslararası Kadın Ressamlar ve Gravür Sanatçıları Sergisi, Roma
– 1981 Salon d’Automme, Paris
– 1981 Festival d’Akaba
– 1982 Türk Resminde Figur ve Portre, Galeri Baraz, İstanbul
– 1984 “Charles Eestienne ve Paris’te Sanat 1945-66”
– 1986 “Yüzyılın İkinci Yarısında Türk Resmi”, Galeri Baraz Organizasyonu, Yıldız/Silahhane
– 1987 Türk Resminde Modernleşme Süreci, Galeri Baraz Organizasyonu, AKM, İstanbul
– 1988 Kraliyet Kültür Merkezi Vitray Sergisi, Amman
– 1989 “Büyük Sergi”, Galeri Baraz Organizasyonu, AKM, Ankara
– 1989 “Büyük Sergi”, Galeri Baraz Organizasyonu, Eskişehir Üniversitesi Sergi Salonu, Eskişehir
– 1990 “Etkinlikler Sürecinde 15. Yıl”, Galeri Baraz Organizasyonu, AKM, İstanbul
– 1994 “Arab Women Artists”, National Museum of Women in the Arts, Washington, D.C.
– 1994 “Arab Women Artists”, Boston, Atlanta, Miami, ABD
– 1998 “Türk Resminde Soyut Eğilimler”, Galeri Baraz Organizasyonu, AKM, İstanbul

Kişisel Sergileri
– 1944 Özel Sergi, İstanbul
– 1945 Özel Sergi, İstanbul
– 1946 Halk Evi, İzmir
– 1946 Cernuschi Müzesi, Paris
– 1947 St. Georges Galerisi, Londra
– 1948 Gimpel Galerisi, Londra
– 1949 Colette Allendy Galerisi, Paris
– 1950 Hugo Galerisi, New York
– 1950 Güzel Sanatlar Akademisi, Dublin
– 1950 Çağdaş Sanat Galerisi, Bristol
– 1951 Beaune Galerisi, Paris
– 1951 Salon des Réalités Nouvelles, Paris
– 1952 Craven Galerisi, Paris
– 1952 Galeri 16, Zürih
– 1952 Art Gallery, Beloit (ABD)
– 1952 “Alice Harikalar Diyarında” Sergisi, Kleber Galerisi, Paris
– 1953 Dina Vierny Galerisi, Paris
– 1953 Salon des Réalités Nouvelles, Paris
– 1954 Çağdaş Sanat Enstitüsü, Paris
– 1954 Salon des Réalités Nouvelles, Paris
– 1955 La Hune Galerisi, Paris
– 1956 Güzel Sanatlar Sarayı, Brüksel
– 1956 Güzel Sanatlar Sarayı, Brüksel
– 1956 Kleber Galerisi, Paris
– 1957 Lord’s Galerisi, Paris
– 1959 İschia, İtalya
– 1961 Dina Vierny Galerisi, Paris
– 1964 Güzel Sanatlar Akademisi, İstanbul
– 1964 Hitit Müzesi, Ankara
– 1969 Katia Granoff Galerisi, Paris
– 1972 Katia Granoff Galerisi, Paris
– 1981 Fahrel Nissa Zeid ve Enstitüsü Sergisi, Amman
– 1990 Institut du Monde Arabe, Paris
– 1994 Cemal Reşit Rey, Galeri Baraz Organizasyonu, Erol Kerim Aksoy Vakfının Katkılarıyla, İstanbul
?1-K(*)İsmet Kabaağaçlı Noonan, Halikarnas Balıkçısı’nın kızından Anılar Akın Akın,2010-Bilgi Yayınevi

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın