İzmir’in ağlayan yüzü Konak…

Katipzade Hacı Reşit Efendi, Kestelli Caddesi’nde iki katlı medrese, ayrıca mecrası olan bir su sebili inşa eder. Medrese ve sebilin harcamalarını karşılamak üzere çok sayıda dükkânını vakfettiğini biliyoruz. Vakıfnamesine “Haziran ayının başından Ağustos ayının sonuna kadar 90 gün, bilhassa sıcak günlerde 90 yük kar alıp sular soğutulacak ve sıcaktan yananlara dağıtılacak, her sene birer defa tasları kalaylatılacak, yine icap ederse taslar bakırdan olmak üzere yenilenecektir. Sebilin su dağıtıcısına ve ilgilenen kişiye günde üç akçe verilecektir” şartını koyar…

Gelin hep birlikte bu sebilin bulunduğu Kestelli Caddesi’ne gidip, 264 yıl önce vakfedilen sebilin durumunu görelim. Katipzade Hacı Reşit Efendi Sebili şimdi konfeksiyon mağazası…
Anımsarsanız, Vakıflar geçen yıl Kemeraltı Sebili’ni şerbetçiye kiralamış, itiraz sonucu kiralamaktan geri adım atmıştı…

Anafartalar Caddesi üzerinde 18. Yüzyıl’ın başlarında inşa edilen (Mum Yakmaz) Hacı Veli Camisi’nin banisi Alanyalı Hacı Veli Ağa da, Katipzade Hacı Reşit Efendi gibi cami yakınında bir sebil inşa etti. Taşımacılığın hayvanlarla yapıldığı yıllarda dağlardan kar getirip su soğutmak, soğutulan suyu, İzmir sıcağında hayrına insanlara dağıtmak ve bunun finansmanı karşılamak kolay olmamalı… Sebilin masraflarını karşılamak için, Kemeraltı Çarşısındaki dükkânlarını vakfeden, Alanyalı Hacı Veli Sebili de şimdi bir kebapçı dükkânı…

Kurtarılması için adına şirketler, dernekler kurulan Kemeraltı Çarşısı’nda ihmalin, plansızlığın açtığı yaralar bir türlü kapanmıyor… Tarihi çarşıda toplumun yararlanması için vakfedilen, yaşaması için servetler bahşedilmiş yadigârların durumu perişan vaziyette… Ali Paşa Şadırvanı’nın kubbesinden çalınan kurşunlar, Hisar Camisi önündeki kuşa çevrilen şadırvanlarını kaç kez yazdık. Saat Kulesi’nin ütülen ve Basmahane’de ezilmiş halde bulunan bakır alemlerini yerine takmak zor mu?

250-300 yıllık cami ve mescitlerin çatısına Marsilya kiremidi döşemek, tenekeden minare kondurmak, yatır yerinin kapısına merdiven inşa edip, sur duvarına kapı açmak, onarmak yerine kolayına kaçıp yıkmak, anıt ve nişaneleri boyayıp üzerine tabela asmak gibi uygulamalar neden yadırganmıyor…


Vakıf Bedduası: 
“Her kimse ki; vakfı değiştirmek, bozmak, nakletmek, eksiltmek, başka bir hale getirmek, iptal etmek, işlemez hale getirmek, ihmal etmek ve tebdil etmek helal olmaz. Mâlik onların isteklisi, zebaniler denetçisi ve cehennem nasibi olsun. Zira Allah’ın hesabı hızlıdır. Kim bunu işittikten sonra, onu değiştirirse onun günahı, değiştirenler üzerindedir. Kuşkusuz O, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez…”

İzmir’in ağlayan yüzü Konak

Altınpark’ta Şehit Fethibey İlköğretim Okulu’na bakan eski İzmir evini Konak Belediyesi “Radyo Müzesi” yapmak için hazırlıyor. Radyo müzesi konusuna girmeyeyim, ancak müzeyi ziyaret edenlerin, eğer iyi onarıldıysa evin duvar nişlerini ve tavan süslemelerini beğeneceklerini söyleyebilirim. Ayrıca evin 967 Sokak’a bakan duvarı sıradan bir duvar değildir, Kadifekale surlarından günümüze kalan küçük bir bölümü olduğunu bilen bilir…

Geçmişten günümüze gelen bu Roma duvarı sanat tarihçilerine, dahası bölgede kazı yapan arkeologlara, İzmirliler’e kentin geçmiş tarihiyle ilgili ipuçları verir… Romalılar inşa ettikleri duvarlarda kabartma derz tekniğini kullanmadılar. Onarım yapılırken tarihi duvara kabartma derz yapmak, önüne ilgisi olmayan renkte traverten kitle ve merdiven basamağı koymak bilgisizlik ve cahillikten başka bir şey değildir.

İzmir tarihi için önemli olan sur duvarının korunmasında hassas davranmayanlar 1298 Sokak’ta “Kadın Müzesi” yapılacak binanın onarımında benzer hataları tekrarladılar… Bir başka uygulamayı bulunduğu yerde yüzyıllardır ayakta kalmış Emir Sultan Haziresi’nin batıya bakan taş duvarlarının sıvanmasında görüyoruz… Burnundan kıl aldırmayan koruma kurulları, Kültür Bakanlığı, belediyeler, vakıflar, restarotörler, üniversiteler, danışmanlar neredesiniz…

***

Bütün gün, Pazaryeri, Sakarya, Alireis, Tuzcu, Süvari, Ülkü mahallelerinde dolaştım, çocukları çöplerin içersinde oynarken gördüm… Şimdiye kadar ihmal edilmiş, aşağılanmış, yağmalanmış tarihi semtlerimizin kurtuluşu için ciddi adımlar atılamadı… Güngörmüş semtler varlık içersinde yoksulluk çekiyor… Kemeraltı, Kadifekale, Basmane, Anafartalar Caddesi ve caddeyle irtibatlı eski İzmir sokakları İzmir’in ağlayan yüzüdür…


Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın