Basmane İzmir’dir…

İzmir Konak Belediyesi’nin ilk kez düzenlediği “Basmane Günleri” etkinliklerinin birinci günü olan 13 Mayıs 2010 Perşembe günü koşarak soluğu Basmane Garı’nda aldım… Sağa sola bakındım ama tanıdıklarımı, dostlarımı göremedim. Fotoğraf sergisini gezdikten sonra etkinliklerin nutuk atma (!) adresi, Altınpark Kahvesi’ne gitmek üzere Gar’dan çıktım.

Anafartalar Caddesi’nin başlangıcı olan Çorakkapı Camisi’nin köşesinden yürüyeceğim sırada gözüm sağ tarafımdaki sokakta bulunan, Atatürk’ün kayınpederinin evi Yeni Sadık Bey Oteli’ne ilişti. Otelin dış sıvalarının dökük olduğunu gördüm. Bu sırada aklım 20 yıl öncesine gidiverdi.

20 yıl önce, 1990 yılının Temmuz ayında bir Pazar günü bu semtte çocukluğu geçen merhum “ama” Avukat İbrahim Ayuz ağabeyimle Konak Vapur İskelesi’nde buluşup röportaj fotoğraflarını çekmiştim. Ve ilk kez ara sokaklardan olan 1297 Sokak’ta, Cumhuriyet’imizin kurulduğundan beri kapısı kilitli “Şeyh Bedrettin Tekkesi” ve mezarını keşfettim.

Sakın meşhur ihtilalci, Simavlı Şeyh Bedrettin sanmayın bu tekkenin içindeki mezarda yatanı. Bu Bedrettin, İzmir şeyhlerinden. Çalıştığım gazetede bu türbe ile ilgili yazı ve resimler yayınlandıktan sonra sanıyorum belediyemiz burada iki marangoz (!) tahsis ederek günlerce tadilatını yaptırmıştı.

Şimdilerde oldukça bakımlı olan bu tekkenin kapı anahtarı yandaki kahvehanede.Tekke, Cuma günleri açılarak çevre esnafının Cuma namazlarını kıldığı bir yapı olmuş.

Anılarımdaki kare kare fotoğraeflar kafamdan geçerken bir butik otel levhası gözüme çarpıverdi: Akıncı Oteli… Hemen kapısında duran görevliye selam verdim ve “İsmail Amca’nın nesi oluyorsunuz?” diye soruverdim.

Görevli sorum karşısında şaşırdı ve duraklayarak, “Manevi evladıyım” karşılığını verdi. Kendimi tanıttım. Otel görevlisi değil, sahibi olduğunu öğrendiğim Abdullah Bahsi (46), meğer çocukluğumda anılarını dinlediğim, Kurtuluş Savaşı Gazisi İsmail Akıncı’nın işlettiği bu otelde yetiştirdiği, vefatından sonra ise mekanı satın alan Erzurum Horasanlı, gayretli vatandaşımız çıktı.

1967 senesinde bugün tarihi Agora ören yerinin doğu sınırında yer alırken 1980 senesinde yanan Misak-ı Milli İlkokulu öğrencisiydim. Her 9 Eylül günü bu gazimizi ziyaret eder, düşmanı nasıl denize döktüklerini hiç bıkmadan dinlerdim.

Gazi İsmail Amca’nın işlettiği butik otelin önünde Kurtuluş Savaşı’na katılmış bir kağnı anıt gibi dururdu…Ve bu kağnı Basmane Çorakkapı Cami köşesinden Oteller Sokağı girişinde bir tarihi canlandırma, 9 Eylül’leri İzmirliler’e hatırlatma görevini üstlenmişti…

Efendim Gazi İsmail Akıncı 1974 senesinde mirascısı kızkardeşi Behice Hanım ise 1996 yıllarında vefat etmiş… Akıncı Oteli eski İzmir evlerinden olup 18 odalı. Giriş holünde gazi İsmail Akıncı’nın büyükçe bir fotoğrafı asılı.

Otelin yeni sahibinin sıcak çayını yudumladıktan sonra yolumu Altınpark Kahvesi’ne çevirdim… Hatıralar, hatıralar… Kahve köşesinde oturanlara baktım, baktım, yine dalıp gittim.

Dört sene önce Basmane semt gönüllüsü, değerli ağabeyim Orhan Beşikçi ile 500 yıllık ulu çınarın yıkılmaması için verilen mücadele günlerime döndüm. Bu ulu çınarın son resmini bir nisan gününde Orhan Ağabey’le birlikte çekmiştik. Ertesi gün Orhan ağabeyim telefonla beni aradığında ağlıyordu: “Dost Alaattin kardeşim, çınar bu sabaha karşı rüzgardan yıkıldı”… Konak Belediyesi bu çınarın yıkılmaması için o günün parası ile 30 milyar lira (30 bin lira) masraf etmişti.

Basmane Günleri etkinliklerinde Altınpark Kahvesi’nde ilk panel meslekdaşım ve eski mesai arkadaşım gazeteci-yazar Nedim Atilla’nın yürütücülüğünde, “Bir kent tarihi dokusunu nasıl koruyabilir?” başlığı altında yapıldı. Panel konuşmacıları, Prof. Dr. Cengiz Bektaş, Mimar Oktay Ekinci, Mimar Kıvılcım Keskiner’di… Panelden sonra yan taraftaki arkeolojik kazı alanında Konak Belediye Başkanı meslektaşım Hakan Tartan bir açılış kokteyli verdi…Gerçekten hoş bir kokteyldi tam tarihi katmanların üzerinde şaraplar, kolalar, rakılar, çerezler menüsüyle tarihe yolculuk ettik…

Ayrıca duymuştum, ama ilk kez görüyordum; bu kazı alanı tam bir Osmanlı mezarlığıymış. Zaten çıkan önemli kişilerin mezar taşlarından geri kalanlar sergileniyordu. Demek ki sonra bu mezarlıkta yatanların sahipleri de ölünce kabristan belediyece kaldırılıp Belediye Düğün Salonu buranın üzerine inşa edilmiş…

Bu semtte birlikte büyüdüğüm Can isimli arkadaşımın ilk nikahı bu kazı alanı olan yerin üzerinde yükselen belediye düğün salonunda yapılmıştı. Ve ilginçtir arkadaşım şiddetli geçimsizlikten boşandı. Sonra bir daha evlendi, ikinci nikahı da bu mekanda kıyılmıştı.
28 gün sürdü evliliği. Nice sonra üçüncü nikahını başka bir yerde kıyınca bu kez bir yuvaya geç de olsa sahip olabildi.

Konak Belediyesinin düzenlemeye çalıştığı (!) Basmane Günleri etkinliklerinin afişinde bir Basmaneli hanımefendi Bedriye Gülay Beşikçi’nin çizgileriyle çok hoş bir tablo yer almış.. İnanın beni çocukluğuma götürdü.

1963-1988 yılları arasında 25 yıl kesintisiz Anafartalar Caddesi 940 Sokak’ta (Osmanlı zamanı Delalbaşı Sokağı) yaşadım…Sabah okula gitmek için kalktığımda Konak Vapur İskelesi’nden kalkan ya da yanaşan vapurların düdüğü ile Basmane Garı’ndan kalkan trenleri düdüğünü dinleyerek büyüdüm. Evimiz iskele ile istasyon arasında uzayıp giden Anafartalar Caddesi’nin Keçeciler yöresinde yer alıyordu.

Basmane Etkinlikleri panellerinde konuşmacılara şöyle baktım da benim gibi hiç kesintisiz 25 yıl Basmane’de ikamet edenine rastlamadım. Maalesef bu tür etkinlikler siyaset – ticaret ekseninde yapılabiliyor.

Bir hatıra daha… Gazeteci olarak 1995 senesinde Konak Belediyesin’in ilkini gerçekleştirdiği Birinci Kemeraltı Günleri’ni gazeteci olarak takip etmiştim. Panellerde atıldı tutuldu ama bugün geriye dönüp “hangi sözler yerine getirildi?” diye baktığımda bir gürültü yapılıp geçilmiş gibi geliyor bana..

Tam 15 yıl olmuş, ama Kemeraltı gece saat 24.00’e kadar hala açık değil. Hani gece yarısına kadar çarşının ışıkları sönmeyecekti? Bu etkinlikleri destekleyen altı İzmirli sanatçının yaşadıkları İzmir sokaklarına isimleri verilmişti. Alsancak’ta bir tanesinin önünden her gün geçiyorum, ama o sanatçımızın ismini o sokaktan söküp atılalı yıllar oldu.

Ama bu kente bir tuğla koyduğunu görmediğim bir meslekdaşımın adını Alsancak’ın en uzun sokağına çaktırmadan veriverdiler. Hayırlı olsun. O gazetecinin adı, değerli İzmirli sanatçımız Ali Kocatepe ağabeyimin önüne gerçek hayatta asla geçemez…

Evet, 15 yıl önce gerçekleştirilen Kemeraltı Günleri’nin unutuluşu gibi Basmane Günleri etkinliklerinde konuşulan, değinilen sorunlar unutulmasın. Çünkü Basmane demek İzmir demektir. Eğer Basmane ortadan kaldırılırsa güzel İzmir’in belleği silinmiş olur.

Sağlıcakla kalın…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın