CHP’nin geç kalan açılımı!

86 yıllık CHP, İzmir’de “kadın ve gençlik” açılımı yaptı.
İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, seçimde CHP’ye zafer kazandıran kadın ve gençleri aktif siyaset yapmaya çağırdı.
Başkan Kocaoğlu, 29 Mart yerel seçimleri öncesi meclislerde kadın sayısını artırmak için fermuar sistemi (sıralamada bir kadın bir erkek) önerdiğini ancak başarılı olmadığını söyledi, şöyle dedi:
“Bu sistemi yüksek sesle dile getirdim, mücadele verdim. Ne kadar başardım, başarımız ortada. Ancak bu doğru bildiğimiz inandığımız şeyi 29 Mart’ta tam olarak gerçekleştiremedik diye bırakacak mıyız?”
Ah, sevgili başkan ah…
Nüfusunun yarısı, 28 yaşın altında olan bir ülkede gençlere önem vermekte biraz geç kalınmadı mı?
Madem kadınlara ağırlık vermek istiyoruz; o zaman neden kadın kotası sadece parti organlarında uygulanıyor da milletvekilliği, belediye başkanlığı veya meclis üyeliklerinde rafa kaldırılıyor?
Bu “kota her yerde uygulanır” hükmü neden tüzüğe konulmadı?
Biz bu köşeden defalarca kadın ve gençlere gereken önemin verilmesi gerektiğini yazdığımız zaman yönetici konumundaki pek çok isim “dudak bükmüş” ve “canım şimdi kadınların, gençlerin sırası mı?” demişti.
Geç kalan bu açılım lafta kalmamalı ve ciddi bir şekilde hayata geçirilmeli.
Umarım, CHP İl Başkanlığı’nın bu iyi niyetli girişimi, yaş ortalaması 70’li sayılarda olan “polit büro”nun vetosuna takılmaz.
Çünkü…
Burası CHP, “sağı – solu” belli olmaz.
“Sen misin kadın ve gençleri partiye dolduran” diyerek gereği yapılabilir.

***

Kızı oy vermedi, seçimi kazanamadı!

SEÇİM günü pek çok insan “Aman canım! Benim bir tek oyumla mı başkan seçilecek? Versem ne olur, vermesem ne olur!” diyerek sandık başına gitmedi.
Son seçimde oy kullanmayan seçmen sayısı 7 milyon 41 bin kişi olarak kayıtlara geçti.
Eğer, oy kullanmayanlar bir parti kurmuş olsaydı, yurt genelinde 6 milyon 408 bin oy alarak üçüncü parti olan MHP’yi bile sollayacaktı.
Neyse…
Demem o ki; oy kullanmayanların şikayet etmeye hiç hakkı yok.
Bakın benim bir oyumdan ne olacak ki; diyenlere somut bir örnek vermek istiyorum.
Denizli’nin Tavas İlçesi’ne bağlı Nikfer’de CHP adayı Ali Yarangümü 900 oy alarak seçimleri kazandı. 898 oy alan AKP adayı Mustafa Davulcu karara itiraz etti. Tavas İlçe Seçim Kurulu oyları yeniden saydı, iki adaya 899 oy çıktı. Eşitlik üzerine İlçe Seçim Kurulu, kura çekti ve kurada CHP adayı Yarangümü başkan seçildi.
Aynı şekilde Aydın’ın Didim İlçesi’ne bağlı Akbük’te de MHP’li kayınpeder Halil Başaran ile CHP’li damat Mehmet Erçin Sandalcı arasındaki koltuk yarışı iki oy ile belirlendi.
Yani…
Gelin hanım, şayet oyunu babasına değil de eşine vermişse ki (Büyük olasılıkla öyledir) kazanan tarafta yer almış oldu.

***

Başkanların ilk icraatı!

YEREL seçimlerin üzerinden üç hafta geçti…
Koltuklarına oturan başkanların ilk icraatları ise kendi ekiplerini kurmak oldu.
Yeni başkanlar, eski belediye başkanı ile görev yapan üst düzey bürokratları ve yakın çalışma ekibinin büyük bir bölümünü değiştirdi.
Bazı başkanlar ise bu değişikliklerin dozunu biraz fazla kaçırdı.
Hızını alamayan başkanlar alt kademedeki memurları ve işçileri bile yerinden etti.
Şimdi pek çoğunuz “Herkes kendi ekibi ile çalışmakta ve birlikte çalışacağı kişileri seçmekte özgür” diyebilir.
Ben de bazı istisnai haller dışında bu tür değişikliklere karşı değilim.
Ancak…
Bu değişiklikler, eğer en alt kademedeki işçi ve memura kadar yansıtılırsa bunun adı partizanlık değil de nedir?
Sevgili başkanlar…
Seçim öncesinde “Başkan olunca parti rozetimi atacağım. Herkesin başkanı olacağım. Herkesi kucaklayacağım” diyerek oy isteyen siz değil miydiniz?
Bu nedenle lütfen görevini yapan insanların ekmeği ile oynamayın, kimseyi oradan oraya sürmeyin. Yoksa hem kendinize, hem de çalışanlara yazık edersiniz.
İş barışını bozarsınız.
İlk seçimde de yaptıklarınızın cezasını fazlasıyla çekersiniz.

***

Komisyona alınmayan mimar ve mühendisler Büyükşehir Meclisi’ni boykot edebilir mi?

BELEDİYE meclislerinde nedense hep bayındırlık ve imar komisyonu seçimleri sırasında tartışma çıkıyor.
Hemen her dönemde üyeler, bu komisyona girmek için yarışır.
Oysa…
Büyükşehir Meclisi’nde hemen her meslekten üyenin görev alabileceği 16 ayrı komisyon var.
Ama…
Kıyamet her defasında bayındırlık ve imar komisyonuna üye seçimi sırasında kopuyor!
Geçmiş yıllarda da bu komisyon yüzünden kavga gürültü çıkmamış mıydı?
Nitekim, bu dönem de Büyükşehir Belediye Meclisi’nde mimar ve mühendis üyeler dururken başka mesleklerden isimler seçildi bayındırlık ve imar komisyonuna.
Diğer komisyonlardaki seçimde ise genellikle mesleklere uygun isimler belirlendi.
Örneğin mimar üyeler; Olgun Atilla, Bünyamin Öğünç, Mehmet Arıtman, Talat Karasu, Mustafa Sevinç, inşaat mühendisleri Ergin Akman, Önder Keskin, Cihat Coşkun ile harita mühendisi Murat Gül gibi isimlerden birisi dahi imar komisyonuna alınmadı.
Gerekçe ise;”Serbest çalışıyorlar, şaibe olmasın mış!…”
Şimdi olmayacağını nereden biliyorsunuz?
Eğer, kafalarda bir soru işareti varsa ki; öyle anlaşılıyor…
O zaman bu arkadaşların çıkıp, “Her meslek grubu kendine uygun komisyonlarda yer alıyor. Bize görev verilmediğine göre, o zaman bizim burada ne işimiz var?” diyerek Büyükşehir Meclisi’ni boykot etmeleri en doğal hakları değil mi?
“Madem bizlere güvenmiyorsunuz, o zaman burada ne işimiz var?”
diye tepki gösteremezler mi?
Bence ses bile çıkaramazlar.
Sizce…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın