Bu işler, kaymakamlıklara bağlı Fak-Fuk-Fon olarak bilinen sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla yapılıyor.
Diğer kentlerde olduğu gibi İzmir’in ilçelerinde de (Karşıyaka ve Karaburun hariç) AKP’li yöneticiler ya da meclis üyeleri söz sahibi…
İlçelerdeki bu vakıflarda, beşi bürokrat sekiz kişi olmasına karşın, genellikle AKP’lilerin dediği oluyor.
Önce yoksullaştırılan insanlar, daha sonra bir lokma ekmeğe, bir paket erzağa muhtaç ediliyor.
Oysa…
Daha önce bu köşede sık sık dile getirdiğimiz, “İnsanlara balık vermek yerine balık tutmak öğretilmeli” şiarını, geçtiğimiz günlerde İzmir Valisi Cahit Kıraç, Menderes’te “Sertifikalı Tarımın Yaygınlaştırılması” amacıyla başlatılan projenin tanıtımı sırasında dillendirdi.
Vali Bey, burada yaptığı konuşmada; “Bizim, insanlarımıza balık tutmayı öğretmemiz lazım. Yoksa verdiğimiz balık kısa sürede tükenir, biter. O yüzden tüm ilçelerde görev yapan kaymakam arkadaşlardan, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı kaynaklarının büyük bölümünü akılcı projelere ayırmalarını istedik.”
Eğer Vali Bey gerçekten bu söylediklerini uygulamaya devam ederse heykeli dikilir…
İnşallah hükümet, Vali Bey’in bu uygulamasına taş koymaz.
Oy için dağıtılan kömürler kışın halkı zehirleyecek…
GEÇEN hafta bu sütunlarda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ekiplerin; kömür depolarında, apartmanların kalorifer dairelerinde denetim yaptığını belirtmiş, kenar mahallelerde oy için dağıtılan kömürlerin yakıt kalitesini sormuş ve “Bu kömürlerin dokunulmazlığı mı var” demiştik.
Ne yazık ki bu konuda belediyeden ses çıkmadı. Anlaşılan, yerel yöneticiler, halkın zehirlenmesine göz yumuyor. Ama… Bu duruma tepki giderek büyüyor.
Genç Parti İzmir İl Başkanı Koray Günüç, oy için dağıtılan kömürlerin, İzmir’in havasını kirlettiğini belirtiyor ve “Bir oy fazla almak için dağıtılan kömürler nedeniyle İzmir zehirleniyor” diyerek, sorumluları göreve davet ediyor.
Benzer tepkiyi diğer siyasi partilerin temsilcilerinden de bekliyoruz.
35 yıllık dostun anket yorumu
İZMİR Torbalı’daki siyaset sosyoloğu ve sosyal psikoloji araştırmacısı Ertan Ünver, yaptığı analizlerle, eğilim yoklamalarıyla dikkat çekiyor. Yaklaşık bir ay önce yaptığı değerlendirmede AKP’ye eğilimin yurt genelinde azaldığını, buna karşın CHP’ye yönelimin arttığını söylemişti. Önümüzdeki günlerde mevcut veriler ışığında yeni bir değerlendirme yapacağını belirten Ünver, 1973 yılından bu yana tanıştığı ve sık sık gö-rüştüğü politikacı ve araştırmacı Tarhan Erdem’in koordinatörlüğünü yaptığı KONDA’nın, İzmir Büyükşehir Belediyesi için hazırladığı anket çalışmasını şöyle yorumladı:
“Bu çalışma, KONDA’nın ciddiyetine tamamen uygun düşmüyor. Ayrıca iki güne sığdırıldığı için ağustos sıcağında kavlamış (kurumuş) çalışmadır. Mantıksal sonucu elde edemeyecek anagronik (yapılan işle tarihsel konumun çelişmesi) bir durum ortaya çıkmış. 29 Mart 2009 günkü seçime giderken eğer 100 veri olacaksa, 30-31 Ağustos’ta kullanılan veri en fazla 7-8 dir. Oysa 29 Mart 2009 için en az 80-90 veri tabanı lazım. Örneğin; ülkede yaşananlar, İzmir’de yaşananlar, icraatlar, sosyal ve toplumsal olaylar büyük önem arzeder. Seçimden bir sene veya altı ay önce yapılan çalışmalar oy değildir. Sadece eğilimdir. Oysa bu yapılan eğilimden de öte sadece izlenimdir. Doğruluğu kuşkulu bir çalışmadır. Ben bu işi 1961 yılından bu yana yapıyorum. Daha şimdiden oy kulanmam diyen yüzde 5, kararsız da yüzde 25. Hatta kimi yerlerde yüzde 40’ı geçen kararsız var. Böyle şey olmaz.”
Yorumu size bırakıyorum.
Bir itiraz da CHP’li Batur’dan
BÜYÜK yankı uyandıran ankete bir itiraz da Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur’dan geldi.
Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı ankette Narlıdere’de CHP’nin oy oranının yüzde 36.2 olarak gösterilmesine tepki gösteren Batur, “Oysa, bizim başka bir şirkete yaptırdığımız ankette oy oranımız yüzde 49.5 çıkıyor. Kararsızların oranı ise yüzde 19.5. Kararsızların dağıtılmasıyla birlikte ise oy oranımız yüzde 59.5’e çıkıyor. Ayrıca Narlıdere’de CHP’nin oy oranıyla AKP’nin kalesi Kemalpaşa’daki oy oranının birbirine yakın çıkmasına anlam veremedim” diyor.
Sizce Başkan Abdul Batur, haksız mı?
Kamil Aydoğan’ın başarı anlayışı…
ANKARA Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanan Kamil Aydoğan, İzmir’deki başarılarını Ankara’da da tekrarlayacağını söylemiş.
Doğrusu, hangi başarıyı tekrarlayacakmış, merak ediyorum.
OKS’de yıllardır birincilik kürsüsünden inmeyen İzmir’in, Aydoğan ve ekibi göreve geldiği 2003’te 10’unculuğa, bu yıl ise 24’üncülüğe düşmesi mi başarı olarak görülüyor?
Yoksa…
1992-1999 arasında; 1993’te ikincilik, 1998’de üçüncülük dışında hep zirvede olan İzmir’in, ÖSS şampiyonlukları yerine 2003’te 11’inci, 2006’da 30’uncu ve bu yıl 51’inci sıraya düşüşü mü başarı?
Eğer başarıdan kasıt; ‘Dev’ organizasyonlarla yapılan göstermelik bilim şenlikleri ve harcanan milyarlarca lira parayı ve okulların çoğunluğunda ‘din ve ahlak bilgisi dersi’ veren öğretmenlerin müdürlük koltuğuna oturtulmaları ise bir diyeceğim yok…
Bu konuda gerçekten çok başarılı oldular.
Kendilerini kutlarız!
NOT: Eğitim camiası, İzmir’in yeni Milli Eğitim Müdürü’nün, Bakan Hüseyin Çelik’in seçim bölgesi olan Van’ın Milli Eğitim Müdürü Yahya Yıldız olacağını konuşuyor.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.