Kenti beş yıl yönetecek yerel yöneticilerimizi seçmek için sandık başına gideceğiz.
Ancak… Şu ana kadar İzmir’de MHP dışında hiçbir parti, adayını açıklamış değil.
Kulislerde isimleri aday adayları arasında geçenler ise ortaya çıkıp “Evet ben aday adayıyım” diyemiyor.
Oysa…
Gelişmiş ülkelerde adaylar, en az bir yıl önceden belli oluyor.
Ekibiyle birlikte halka projelerini anlatıyor. Bizde ise her konuda olduğu gibi, son dakikaya bırakılıyor.
Başkanlığa soyunacak kişilerin, eğer aday olmak istiyorsa yüreklice ortaya çıkıp ‘Ben aday adayıyım’ demeleri gerekmez mi?
Bugün ‘Aday değilim’ diyenlerin, yarın seçim sathına girildiğinde adaylığa soyunmaları ne kadar doğru?
Şayet bu kişiler, ‘Aday adayı olarak ortaya çıkarsam, ismim yıpranır. Geçmişimle ilgili bir takım kirli çamaşırlarım ortaya dökülür’ diye korkuyorsa, kendilerine şu ünlü atasözümüzü anımsatmak istiyorum.
“Korkunun ecele faydası yok.”
***
Neyse…
Yaşadığı kente vizyon kazandırmayı hedefleyen dürüst ve lekesiz aday adayları yavaş yavaş projelerini açıklamaya başladı bile…
Artık siyasi partilerin rant peşinde koşmayan, hangi arsayı nasıl imara açarım diye düşünmeyen, vizyon sahibi, bilgili, birikimli adayları çıkarmasının zamanı geldi. İzmirliler, artık kente hizmet edecek, en iyi ismi işbaşına getirmek istiyor.
AKP adına, TOKİ’den açıklama
GEÇTİĞİMİZ günlerde bu köşede “AKP, kömür ve erzaktan sonra ev mi dağıtıyor?” demiş ve TOKİ adına AKP Buca İlçe Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya yer vererek bazı vatandaşların “Umarız, İzmir torbası olarak adlandırılan çifte kura yapılmaz. Yani, öncelikle partililere verilmez. Şayet öyle bir uygulama olursa, TOKİ’nin icraatları büyük yara alır. Güvenimiz zedelenir” şeklindeki kaygılarına yer vermiştik. Hafta içinde TOKİ Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden bir açıklama geldi. Açıklamada, TOKİ’nin projelerinden bahsediliyor ve şöyle deniliyor:
“….İdaremizce yapılan konut satışları ilan edilen satış şartları çerçevesinde gerçekleşmektedir. Satışa arz edilen tüm projelerde talebin mevcut konut sayısının üzerinde bulunması durumunda Konut Alma Hakkı ve Konut Belirleme Kurası, noter ve halkın huzurunda şeffaf bir şekilde çekilmekte olup, kura çekilişinde Milli Piyango İdaresi’nin sistemi kullanılmaktadır.”
TOKİ yetkililerinin, hassasiyetlerine teşekkür ediyorum.
Bana bu açıklamayı gönderen TOKİ’nin Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’ndeki ‘memurların’ AKP Buca İlçe Başkanlığı’na “TOKİ adına basına açıklama yapmak, basın bülteni göndermek sizin değil bizim görevimiz” demelerini de beklerdim.
AKP İlçe Başkanlığı’nın TOKİ adına açıklama yaptığı bir yerde, AKP hakkında yazdığım yazıya TOKİ’den yanıt geldiğine göre fazla söze gerek yok.
DİP NOT: İzmir’in kenar mahallelerinde seçim rüşveti olarak kömürlerin dağıtımına başlanmış. Anlaşılan bu kış yine İzmir’de
göz gözü görmeyecek. Çevre ve Orman İl Müdürlüğü,
Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Daire Başkanlığı ve ilçe belediyelerinin çevre müdürlükleri, dağıtılan bu kömürlerin kalitesi hakkında kamuoyunu aydınlatmayı düşünüyor mu acaba?
İzmir Milli Eğitimi sınıfta kaldı
9 Haziran’da bu sütunlarda “Vekil müdürlerin karnesi” başlığı altında yazdığım yazıda, “İzmir’de halen 30 şube, 355 okul müdürlüğü ile 601 okul müdür yardımcılığının boş veya vekaleten yönetildiğini, bu nedenle son yıllarda karnesi zayıfla dolu olan İzmir Milli Eğitimi’nin geldiği seviyeyi OKS ve ÖSS’de göreceğiz. Eskiden şampiyonluk kürsüsünden inmeyen İzmir, bu yıl alt sıralardan kurtulur mu? Bence, bu kafayla biraz zor görünüyor” demiştik.
Ve… Dediğimiz gibi İzmir yine alt sıralarda kaldı.
OKS’de 24’üncü, ÖSS’de ise 52’inci sıraya düştü.
Türk Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Sami Özdemir, bu durumun, İzmir Milli Eğitim’inin kötü yönetiminden kaynaklandığını iddia etti ve faturayı İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan’a kesti.
Ama…
Sevgili Aydoğan, bu faturayı kabul etmiyor ve ‘ipe un seriyor’, bir takım bahaneler ortaya atıyor. Bu gidişle İzmir, eğitim liginde, tıpkı Göztepe gibi iyi yönetilmediği için amatör kümeye düşerse hiç şaşırmayın.
Başkan Kocaoğlu’na sorular
ESKİ belediyeci ve emekli gazeteci Vecdi Altay, 7 Temmuz’da bu sütunlarda yer alan “Aziz Kocaoğlu, hala ekibine güveniyor mu?” başlıklı yazıya katkı koymak istediğini belirterek bir elektronik posta yollamış.
Altay, Başkan Kocaoğlu’nun “Ben ekibimin arkasındayım ve hepsine güveniyorum’ ifadeleri, yaşanan su krizi dikkate alındığında ne yazık ki, klasik ifadelerin yanında, gerçekle de bağdaşmıyor. Sayın Başkan, hangi ekibinden bahsediyor” diyor ve Başkan Kocaoğlu’na şu soruları yöneltiyor:
“Sayın Başkan, yasa gereği olması gereken ile, başka kaynaklar kullanarak görev yapan kaç danışmanınız var? İsimleri nelerdir ve sizlere hangi konularda danışmanlık yapmaktadır? Bunların kaçı İzmir dışında yaşamaktadır? Akrabanız olan özel kalem müdürünüzün, sizin adınıza karar verme yetki sınırı ne kadardır? Gerçek dışı beyanda bulunması ahlaklı mıdır?
Sivil toplum kuruluşunun başkanı olan bir kişinin, belediye başkanının danışman kadrosunda görev yapması ve sayın başkana gönderilen tüm kişiye özel e-mailleri kendisinde toplanması ne kadar etiktir? Sayın başkanın bundan haberi var mıdır?”
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.