Köy Enstitüleri’nin yeri doldurulamadı

Bugün Köy Ensitüleri’nin kuruluşunun 66’ıncı yıldönümü.
Cumhuriyetten sonra Anadolu’da başlayan aydınlanma devriminin önemli mihenk taşlarından birisi olan Köy Enstitüleri, yoksul halk çocukları için yaşama geçirilen birer kardelan çiçekleriydiler.
“Eğitim üretim içindir” anlayışının hakim olduğu Köy Enstitüleri’nde yetişen eğitimciler, çürüyen Türk eğitim sisteminin bozulmayan, yozlaşmayan neferleriydiler.
Köy Enstitüleri’ndeki eğitim sistemi günceldi, çağdaştı.
Zira merkezinde insan vardı, sanat vardı, demokrasi vardı.
Köy Enstitüleri,demokratik eğitimin ilk kez hayata geçtiği, öğrencinin yönetime katıldığı özgün kurumlardı.
Köy Enstitüleri’nde eğitim ve öğretim yaşamın içinden geliyordu. Yaşamın ta kendisiydi.Bu nedenle de ezberci değildi.
Öğrenciler,dersliklerini, işliklerini kendileri yapardı.
Tarlalarda,bağlarda çalışır, teori ile pratiği bir arada gerçekleştirirdi.
Tüm Köy Enstitülüler mutlaka bir enstrüman çalardı.
Ben de, çocukluğumda ilk kez mandolin çalmayı İvriz Köy Enstitüsü’nden mezun olan sevgili babam Nasuh Bilgen’den öğrendim.
Tıpkı “bozuk düzen”e karşı olmayı öğrendiğim gibi…
Çünkü Köy Enstitülüler de, hep düzene karşı durdular.
Muhalif oldular.
Toplumsal sorunlara her zaman duyarlı davrandılar.
Çoklukla demokrat, ilerici ve devrimci oldular.
Hemen hepsinin yazın alanında mutlaka bir ürünü vardır.
Ya şiir, ya öykü, ya da roman yazdılar.
Ama Demokrat Parti iktidarı döneminde, “Komünist yetiştiriliyor” savları nedeniyle bu aydınlık eğitim yuvalarının kapısına kilit vuruldu.
Geçen yıllar içinde ise yerleri bir türlü doldurulamadı.
Yıllar geçti, Köy Enstitüleri’nden mezun olan eğitim emekçilerinden daha gözüpek, daha çalışkan, daha toplumcu çok az eğitimci yetişti bu ülkede…
Çünkü sayıları 17 bin 300 olan Köy Enstitüsü mezunlardan, bugün öğretmenlik yapan ve hayatta kalanlar artık parmakla gösteriliyor.
Türk eğitim tarihinin temel taşı olan Köy Enstitüleri’nin adını yaşatmak isteyen bir grup insanın beş yıl önce kurduğu Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği, hafta boyunca bir dizi etkinlik gerçekleştirecek.
Köy Enstitüleri hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler, 0-232-256 52 62 nolu telefonu arayabilir ya da ykkedernegi@yahoo.com.tr adresine başvurabilir.

Torpilli ilçe başkanı bugün ifade verecek

GEÇEN hafta bu sütunlarda CHP İzmir İl Başkanı Selçuk Ayhan hakkında “yenilir yutulur cinsten olmayan” zehir zemberek açıklamaları nedeniyle “Torpilli ilçe başkanı” hakkında nasıl bir işlem yapılacağını sormuştuk.
Doğrusu il yönetimi beni yanılttı. Dört kişiden oluşan bir komisyon kurdu.
Komisyonun bugün torpilli ilçe başkanının ifadesini alacağını duyduk.
Tabi ifade vermeye gelirse.
“Sonuç ne olur?” diyorsanız, onu da hep birlikte göreceğiz.

Eşekli protesto, işe yaradı

ANAVATAN Partisi Konak İlçe örgütü geçtiğimiz günlerde Kavacık Köyü’nde “eşekli protesto gösterisi” yapmıştı.
Konak’a bağlı olan bu şirin köye belediye otobüsü çalışmadığı için halk perişan oluyordu. Öğrenciler okullarına, çalışanlar ise işlerine gidip, gelmekte zorlanıyordu. Konak İlçe Başkanı Hikmet Tekcan ve bir grup ANAVATAN’lının halkın bu sorununu yetkililere duyurmak için yaptığı gösteri sonunda işe yaradı. Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yanına ESHOT Genel Müdürü Ersu Hızır’ı alarak köye gitti.
Köylülere 1 Mayıs itibarıyla otobüs seferleri konulacağı sözü verildi.
Köylüler, eğer söz verilen tarihte belediye otobüsü seferine başlarsa, emekçilerin “İşçi Bayramı” olan 1 Mayıs’ı “Otobüs Bayramı” olarak kutlamayı düşünüyormuş.

Kırık kalpli SHP’liler

SHP İzmir İl Yönetimi’nin düş(ürül)mesi sonucu yeni yönetim oluşturma arayışları başladı. Bunun için genel merkezden hafta sonu üç kişilik bir komite geldi.Yeni yönetim oluşturmak için bir dizi temaslarda bulundu. Görevden düşürülen SHP’liler ise,”Bize rağmen yönetim oluşturamazlar.Kırıp döktükleri gibi yeniden onarsınlar. Çünkü biz karışmayacağız” diyorlar.

Kim demiş ekonomide işler tıkırında diye!

GEÇEN hafta sonu vergi rekortmenleri açıklandı.
En çok simit, börek-çörek satışlarında geçen yıla göre artış olmuş.
Mobilya ve gelinlik satışlarında ise azalma.
Bu demektir ki; insanlar sadece karnını doyuruyor.
Üstelik simitle, börekle, çörekle…

***

Gelinlikler ve mobilyalar elde kaldığına göre; gençler evlenemiyor.
Çünkü iş yok, güç yok!
Ülkemiz, Cumhuriyet tarihin en fazla işsizlik oranına sahip olma ünvanını aldı.
Ve her üç mükelleften biri de, ya sıfır matrah, ya da zarar beyan etmiş.
Hani işler tıkırındaydı…
Hani ortalık güllük, gülistanlıktı…
Hani her şey tos bembeydi…
Demek ki; işler hiç de göründüğü, gösterildiği gibi değilmiş.
Ama…
Biz bunları söylediğimiz, yazdığımız zaman ise bazı çevreler hemen muhalif ve münafık damgasını vuruyor.
Olsun…
Biz yine de doğruları ve gerçekleri yazmaya devam edeceğiz.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın