AKP’de il başkanlığı yarışını kim kazanır?

AKP İzmir’de ilçe kongrelerini tamamladı.
İl kongreleri yurt genelinde 8 nisandan itibaren başlıyor.
Şimdi gözler 28 mayıstaki İzmir il kongresine çevrildi.
Aslında İl Başkanı Ali Aşlık, kongreyi bir an önce yapmak ve kendi işlerine bakmak için yakın bir tarih istedi. Genel merkez yöneticilerine “Kongreyi 16 nisanda yapalım.” dedi. Ancak, genel merkez bunu kabul etmedi ve 2 temmuz da yapılmasını istedi. Bunun üzerine Aşlık, “O tarihte İzmir’de herkes yazlığına kaçar. Hafta sonu kimseyi salona toplayamayız” diyerek 28 mayısta mutabık kaldı.
Başbakanın “tek listeli seçim istiyorum” demesine ve kongreye henüz daha iki ay gibi bir zaman olmasına karşın, İzmir İl Başkan adaylığı için ismi geçenlerin sayısı şimdiden sekizi buldu.
İşte muhtemel il başkan adayları ve pozisyonları:
Mevcut il başkanı Ali Aşlık henüz aday olup olmama konusunda kararını netleştirmiş değil.
Eğer genel merkez, “İl başkanları milletvekilli adayı olamaz” şeklinde bir karar alırsa, daha önce “İl başkanlığını milletvekilliğine tercih ederim” diye açıklama yapan Ali Bey’in yeniden başkan adayı olacağını pek sanmıyorum.
Zaten aday olursa koltuğu korumanın zorluğunu kendisi de iyi biliyor.
Çünkü tabanda ve tavanda küstürdüğü insan sayısı çok fazla.

***

Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura’nın prensleri arasında yer alan ve halen il yöneticisi olan Ömür Kabak, başkanlık için nabız yokluyor. Bir zamanlar Aşlık’ın sağ kolu olan ve yediği içtiği ayrı gitmeyen Kabak, samimiyeti ile tabanın sempatisini topluyor.
Ama…
Tavanda pek sahip çıkanı yok gibi görünüyor.
Zaten henüz resmi olarak da “adayım” demiyor.

***

Yine il yöneticilerinden Mustafa Özkent ile Taner Uysal da kendi başlarına “gelin güvey oluyor”, adaylığa soyunuyorlar. Ancak ikisinin de ne tabanda, ne de tavanda hiç şanslarının bulunmadığı söyleniyor.

***

İl Genel Meclis Üyesi Halit Çakar, meclisin İzmir’in kırsal kesimine yaptığı icraatlara güveniyor. Bu sayede çevre ilçelerdeki delegelerin oyunu alacağını sanıyor.

***

Konak Belediye Başkan aday adayı olan ve iş alemi içinde oldukça geniş çevresi bulunan işadamı Bilal Doğan’ın ismi de il başkan adayları arasında geçiyor.
Çekişmeli Konak kongresinde her iki adayın listesinde yer alan Doğan, uzlaşmacılığı, herkesle barışık yanı ve politik tecrübesiyle İzmir’in “liberal demokrat seçmen yapısına uygun birleştirici bir aday” olarak gösterilebileceği yüksek sesle konuşuluyor.

***

Karşıyaka’da Belediye Başkan adayı gösterilen avukat Kerem Ali Sürekli, aylar öncesinde resmen ortaya çıkan tek isim… Halk arasında yaygın olan “Erken öten horozun başını kesilir” sözünü çürüten Sürekli’nin, tabandan ve tavandan büyük destek aldığı söyleniyor. Sürekli’ye milletvekili Tevfik Ensari ve Fazıl Karaman’ın sahip çıktığı, diğerlerinin de sıcak baktığı belirtiliyor.
Sürekli’nin geçmişteki kurucu teşkilat başkanlığı, kendisine büyük avantaj sağlıyor. Güleryüzlü yaklaşımı ile destek topluyor.

***

Ve Taha Aksoy…
Eğer, Başbakan R.T. Erdoğan, 2009 yerel seçimlerinde Aksoy’u yeniden Büyükşehir’e aday göstermek istiyorsa…
Ki;
Öyle görünüyor.
O zaman, Aksoy’u İzmir’deki ordunun komutanı yapabilir. Tek aday olarak gösterilebilir. Diğer isimleri de yönetim kurulu listesine yazmasını söyleyip şöyle diyebilir:
“Yerel seçim zamanı, kim hangi ilçeden aday olmak istiyorsa olabilir.”

****

Bu yazı, ne şiş, ne de kebab yansın diyenlere!

GEÇEN hafta yerel yöneticiler, koltuklarına oturmalarının ikinci yılını kutladı.
Yaptıklarını, yapacaklarını anlattı.
Milliyet EGE olarak hafta başında iş dünyasının, meslek odalarının, sendikaların, siyasi partilerin ve vatandaşların yerel yönetimlerin icraatlarıyla ilgili görüşlerine yer verdik.
Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarına not vermelerini istedik.
Çoğu not verirken, bazıları imtina etti.
Kapalı kapılar ardında her şeyi konuşup, mangalda kül bırakmayanlar nedense komuoyunun önünde gerçekleri söylemeye, not vermeye çekindi.
Verenlerin notunu da gördünüz.
Nitekim, İzmir’de yaşadıkları halde, belediye başkanlarının icraatlarıyla ilgili farklı konuşanlar hakkında Amerika Houston’da oturan bir Milliyet EGE okuyucusundan elektronik posta aldım.
Dünyanın öbür ucundan İzmir’de yaşananları internetten takip eden Ünsal Altunbaş bakın ne diyor:
“Sayın Bilgen,
Milliyet Ege deki yazınızı,her zaman olduğu gibi,sevdim ve çok yerinde buldum.
İzmir’den uzakta olduğum için olsa gerek,yerel haberler benim icin öncelikli.
Gazetenizin, Belediye Baskanı ve hizmetlerine yönelik değerlendirmesinde objektif bir değerlendirme yapılmış.Ancak görüş bildiren meşhur(!)lar takımının esnek,iki yanlı görüşleriyle,sizinki arasında farklılıklar hemen görülüyor. (Görebilene…) Böyle ahbab-çavuş ilişkileriyle, ‘ne şiş yansın,ne kebab’ anlayışıyla yapılan değerlendirmeler iyileşmeye hiç bir katkı sağlamıyor.
Ulaşım, İzmir’in en önemli sorunudur…Ve bu alanda iyileştirici bir düzenleme de yapılmamaktadır.
Metro,bir ulaşım aracıdır.Sistemsizliği metroya bağlamak, bürokratların, teknokrat(!)ların bilgiçliğidir.
Ahmet Piriştina’nin 2004 seçim bildirgesindeki ‘Metrobus’ girişimi ne olmuştur?
Sayın Bilgen,36 ay sonra sandık onümüze geldiğinde de bizi atlatacak bir yol,’İzmir’de ilk defa…’, ‘Türkiye’nin örnek alacağı….Turkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı İzmir’e yakışan…’ diye başlayan bir söylem bulacaklardır.
Sizin gibi düşünen ve yazanlar da olmasa, halimiz ne olurdu bilmiyorum.
Selam ve sevgilerle. Hoşçakalın.”
Gerçekten de İzmir’e bu kadar uzak olmasına karşın, İzmirliyi yakından tanıyan Ünsal Altunbaş’ın da dediği gibi “Ne şiş yansın, ne de kebab yansın mantığı” ile davranarak bir yere varılmadığını artık herkesin anlamalı.
“Gelene ağam, gidene paşam” diyerek bir yere varılamıyacağını beyinimizin bir köşesine kazımamız gerekiyor.
Siz ne dersiniz?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın