24 Temmuz 1908’de, II. Abdülhamit’in 32 yıl süren yönetiminin, “mutlakıyyet”ten “meşrûtiyyet”e dönüşü, Selanik’ten İstanbul’a, İzmir’e, Osmanlı’nın hemen bütün büyük kentlerinde bir özgürlük bayramı olarak karşılanır, kutlanır. Ülkeyi saran özgürlük fırtınası içinde, hemen her gün onlarca gazete, dergi, yayın izni alıyor, Osmanlı basın dünyasında kendilerince bir yer bulmanın şaşkınlığını yaşıyorlardı.[1] Otuz yılı aşan yasaklarla boğulan Osmanlı basını, “meşrutiyet” ile farklı bir özgürlük ortamını yaşarken özellikle İstanbul’da, İzmir’de, Selanik’de vb. Osmanlı kentlerinde yayımlanan, çoğu kısa ömürlü de olsa onlarca süreli yayın, basın özgürlüğünün simgeleri oldular. Bu yayın zenginliği, İstanbul denli olmasa da İzmir’de de Türkçe’den Rumca’ya, Ermenice’den Musevice’ye, Fransızca’dan Ladino’ya onlarca yeni gazetenin, derginin yayınıyla yaşanıyor, ancak kısa bir süre sonra da büyük çoğunluğu, gazete çıkarmanın, gazeteci olmanın mutluluğu içinde hızla yok oluyorlardı…
Meşrutiyet’in getirdiği düşünce ve örgütlenme özgürlüğü, bir yanıyla olumlu değer-lendirilirken özellikle iş ve çalışma yaşamında, Osmanlı yurttaşı “milletlerin”, o güne değin bilmedikleri kavramları, karışıklıkları, huzursuzlukları da beraberinde getirir. “Boykot, grev, sendika, işçi, sosyalizm, parti” vb. sözcüklerle çoğalan yeni kavramları, değerleri öğrenen Osmanlı yurttaşlarının düşünsel dünyası değişirken ardı ardına yaşanan siyasal olaylara tepkiler gösteriyorlar, sokaklara çıkıyorlar, eylemlere katılı-yorlardı. Örneğin Bulgaristan’ın bağımsızlığını duyurması, Avusturya – Macaristan’ın Bosna Hersek’i ilhak kararı, toplumda huzursuzluklara neden olurken Avusturya, Bulgaristan gemileriyle limanlara gelen ürünleri, liman işçileri boşaltmıyorlar, Avusturya’da üretilen malları satın almama kararı hızla yayılıp boykota dönüşüyordu. Girit’in Yunanistan’a bağlanma kararının yarattığı bunalım, özellikle ticari yaşamda etkin olan Rum-Yunan tüccarlarına karşı yayılan boykotlar, gösteriler, birçok iş kolunda grevleri tetikliyordu.[2]
Meşrutiyet ile birlikte Osmanlı basın çalışanları da çalışma düzenlerine bir düzen vermek, emeklerinin karşılığını almak, seslerini duyurmak amacıyla örgütlenen işkolu olurken İstanbul, İzmir, Selanik vb. kentlerde, hem mürettiplerin hem muhabirlerin, yazarların örgütlerini kurduklarını biliyoruz.[3]İstanbul’da, Temmuz 1908’den başlayarak Mürettibîn-i Osmâniyye Cem‘iyyeti, Cem’iyyet-i Matbûât-ı Osmâniyye, Matbûât-ı Osmâniyye Makinecileri Cem’iyyeti’ni, İzmir’deki kardeş kuruluşlar izler: İzmir Matbûât Cem’iyyeti, İzmir Matbaaları Amele Cem’iyyeti, İzmir Osmanlı Muharrirîn ve Mürettibin-i Osmâniyye Cemiyeti.
Ancak bu örgütler, 16 Ağustos 1909’da, Cemiyetler Kanunu çıkarıldıktan sonra görünüşte yasal işlerlik kazansalar da savaşlarla, siyasal koşulların dayatmalarıyla beklenen etkinlikleri gösterememişler, çalışma koşullarına yönelik isteklerini, örneğin bayramlarda işçilerin tatil yapmalarını kabul ettiren Mürettibîn-i Osmâniyye Cem‘iyyeti, haftada bir gün tatil yapmayı kimi gazete yönetimleri kabul etseler de sonuçta bu isteklerini gazete patronlarına kabul ettirememişlerdir.[4]
İzmir Basınının Kayıp Gazetelerinden Bir Örnek: Muharrir (16 Mayıs 1909)
Meşrutiyet sürecinde, İzmir’de, tutunamayıp hızla yok olan 30’a yakın gazetemiz, dergimiz var.[5] Bu yayınların peşine takılıp hem ulaşabildiğim örnekleri, hem de İzmir basın tarihinde önemli yerleri olan, ancak koleksiyonlarda yer almayan sayılarını bulup [6] bu süreli yayınları bir sergide olsun tanıtmayı amaçlayan çalışmamda, amacı ve içeriğiyle dikkatleri çeken bir süreli yayın da İzmir Osmanlı Mürettipleri Cemiyeti’nin yayın organı olan Muharrir gazetesidir.
Varlığını, İttihâd gazetesinde çıkan, ”Yeni Muharrir Gazetesi / Asâr-ı mümtâze-yi kalemiyyesile vilâyetimiz âlem-i matbûâtında kendisini tanıtmış olan meslektaşlarımızdan, muâvinîn-i tahririyyemizden Kantarağası-zâde Salâhaddîn Beğ’in gelecek haftadan i’tibâren Muharrir nâmında yeni ve yevmiyye bir gazete neşr edeceğini istihbâr eyledik. Muharrir gazetesi, Osmanlı Muharrir ve Mürettiblerinin mürevvic-i efkâr ve müdâfi’-i hukuku olmak üzere te’sîs edilmektedir. Program ahâlînin tenvîr ve tevsî’-i efkârına hâdim neşriyyât-ı müfîde üzerine mürettebdir. Hey’et-i mürettebiyye nâmına imtiyâzı Mürettibîn-i Osmaniyye’den İzmirli Şefîk Efendi’nin uhdesinde bulunacak ve vilâyetimizde yetişen anâsır-ı muhtelifeye mensûb bi-l-cümle muharririnin âsâr ve makâlâtını câmî’ bulunacaktır…”[7] haberiyle öğrendiğimiz Muharrir gazetesi hakkında bugün çok az bilgimiz var.
İzmir kültür tarihinin ilginç simalarından Kantarağasızâde Ömer Selâhattin’in[8] baş-yazarı olduğu, ilk sayısı, 16 Mayıs 1909’da yayımlanan Muharrir’in okuduğumuz duyurularından ve elimizdeki 2. sayısının başlığındaki bilgilerden, hem yazarları hem de mürettipleri kucaklayan bir örgütün yayın organı olduğunu öğreniyoruz: Muharrir; İzmir Osmanlı Muharrirîn ve Mürettibîn Hey’etinin (İzmir Osmanlı Yazarları ve Dizgicileri Heyeti/Topluluğu) / [İzmir Mürettibin-i Osmâniyye Cemiyeti]’nin görüşlerini açıklamak amacıyla çıkarılmış bir İzmir gazetesidir. İttihâd ile Gâve’nin[9] yazı kurullarında “muavin” olarak çalışıp haberler yazan Ömer Salâhaddîn Bey’in, İzmir’de, birçok iş kolunda yapılan grevleri yaşayan, kurulan “cemiyetleri” bilen, liman boykotlarına tanık olan bir basın emekçisi olarak Muharrir gazetesine gereksinim duyması çok doğal bir sonuç.
Bir meslek örgütü gazetesi olarak Muharrir’i tanıtmadan önce, basın tarihimizde, İzmir’de, Rum mürettiplerin gerçekleştirdikleri ilk grev ile basın dünyamızın “meşrûtiyyet” günlerindeki grevlere de kısaca bakalım.
İzmir’deki Rum Mürettiplerin Grevinden Osmanlı Basınındaki Grevlere…
Osmanlı / Türk basın tarihinde, gazetelerimizi okunur kılan mürettiplerin iş bırakma /grev eylemleriyle, II. Meşrutiyet’in duyurumuyla doğan görece özgürlük ortamında, örgütlenme günlerinde karşılaşıyoruz.[10]Biçimsel olarak Meşrutiyet öncesinde, eylemden çok, bir anlaşmazlık ya da memnuniyetsizlik sonucunda, örneğin Temmuz 1906’da, Tercümân-ı Hakikat gazetesinde, yine Temmuz 1908’de Levant Herald ile İstanbul gazetelerinde, mürettiplerinin “iş bırakma” eyleminde bulundukları biliniyor.[11]
Bu çalkantılı dönemde, 1909 yılında İzmir, bir basın grevini ve grev kırıcılığı olgusunu yaşar. İzmir’de yayımlanan Rumca gazeteleri dizen, basan işçiler, maaşlarına zam yapılması isteğiyle greve giderler. Amaltheia başta olmak üzere Armonia, Nea Smyrni, İmerisia’nın patronları, bu grevi kırmak üzere dört gazetenin simgelerini taşıyan bir gazete çıkarmaya karar verirler. Grev komitesi de karşı bir eylemle, işçilere destek olmak üzere, Ameroliptos (Tarafsız) gazetesini yayımlar.[12]
Basın tarihimiz açısından Ameroliptos (Tarafsız) gazetesinin yayımlandığı günlerde, hem bu grevi aktaran hem de dönemi ayrıntısıyla irdeleyip değerlendireceğimiz temel kaynaklarımız olan Rumca gazetelere -şimdilik- sahip değiliz.[13] Yine bugüne ulaşan İzmir gazetelerinden, 1909 yılının koleksiyonu tam olan Ahenk ile Hizmet, Köylü, İttihâd gazetelerinin çok eksik sayılarında yaptığımız taramada, bu greve ilişkin hiç bir bilginin bulunmayışı da çok şaşırtıcı!… Kesin tarihini hâlâ öğrenemediğim(iz) bu grev ile Ameroliptos gazetesi üstüne, sadece H. Solomonidis’in İzmir’de Gazetecilik (Atina-1959) kitabında verdiği şu bilgiye sahibiz:
“1909 yılında, İzmir’de çıkmakta olan Yunanca gazeteleri basan matbaacıların, maaşlarına zam yapılması talebiyle, grev ilan etmeleri üzerine gazete sahipleri, grevi kırmak için aylık ve her nüshası İzmir’in dört büyük sabah gazetesi: “Amalthia”, “Armonia”, “Nea Smnrni” ve “İmerisia”dan birinin ismini alacak, ortak bir gazete çıkarmaya karar vermişlerdi. Buna karşılık grev komitesi aldığı bir kararla, grevi maddi açıdan desteklemek üzere, Th. Ktena’nın yazı işleri müdürü ve başyazarı olduğu, Ameroliptos’u yayına sokmuştu. Grevin bitmesi üzerine Ameroliptos, yayınını durdurmuştu” [14]
Bu grevden on yıl kadar sonra, işgal günlerinde, Kasım 1919’da, İzmir’de Rumca çıkan gazetelerin mürettiplerinin patronlarıyla yine maaş anlaşmazlığı yaşayıp greve gittiklerini biliyoruz. 1909’daki greve benzer bir çözümle, Kosmos, Amaltheia, Patris, Telegrafos, Faros ve Estia’nın patronlarının aralarında anlaşarak, üçerli ortak adla, (Kosmos, Amaltheia, Patris) ve (Telegrafos, Faros, Estia) gazetelerini, bir grubun sabah, bir grubun da akşam olmak üzere, günde iki gazete olarak çıkardıklarını Vakit gazetemizdeki bir haberden öğreniyoruz:
“İzmir’de Rumca Gazetelerin Mürettiblerinin Grevi / İzmir’de münteşir altı Rumca gazetenin sahibleri ile mürettibleri arasında bir ihtilâf zuhûr etmiş ve bu mes’eleden dolayı mürettibler ta’tîl-i eşgâl eylemişdir. Bunun üzerine el-yevm İzmir’de (Kosmos-Amaltheia-Patris) ve (Telegrafos-Pharos-Estia) nâm-ı müşterekile biri sabah ve diğeri akşam olmak üzere iki Rumca gazete intişâr etmektedir.”[15]
Patronlar Grevi / Mürettibler mi Haklı, Patronlar mı?
İlginçtir, İzmir’deki bu grevden birkaç ay sonra, Nisan 1920’de, İstanbul’da, Fransızca ve Rumca yayın yapan bir gazetede (-?-E.S.) çalışan Fransızca ve Rumca Mürettibleri Cemiyeti üyesi mürettipler, patronlarıyla ücret anlaşmazlığı yaşayınca işlerini bırakarak grev yaparlar. Mürettibîn-i Osmâniyye Cem’iyyeti üyesi dört mürettip de örgüt adına grevdeki işçi arkadaşlarına destek ziyaretine giderler.[16] Basın tarihimiz ve işçi hakları açısından bu greve ilişkin ilginç bir tanıklığın bilgilerini aktaran belge olarak Alemdâr gazetesinde yayınlanan eylemin haberini okuyalım:
“Patronlar Grevi / Mürettibler mi Haklı, Patronlar mı?
Fransızca ve Rumca gazetelerin mürettiblerle patronlar arasında hâsıl olan bir ihtilâfdan dolayı intişâr edememekde olduğu ma‘lûmdur. Bu ihtilâf patronların işâa eyledikleri vech üzere mürettiblerin yüzde altmış zam taleb etmelerinden müsbet değildir.
Şöyle ki; bundan üç ay kadar evvel patronlar mümessili İspanodi Efendi ile Mürettibler Cem’ iyyeti arasında akd edilen bir mukâvele-nâmeye nazaran gece işçileri için (18,15,16), gündüz çalışan mürettibler için de (16,13,11) lira haftalık verilmesi kararlaşdırılmış; buna mukâbil de mürettibler altı ay yevmiyyelerinin tezyîdi talebinde bulunmamağı taahhüd eylemişlerdir.
Hâlbuki iki üç gün mukaddem patronlar durup dururken mürettibler ile akd eyledikleri mukâveleye zîr ü zeber ederek tesbît edilmiş bulunan yevmiyyeleri vermekden imtinâ eylemişler mürettibler de patronların bu hod-serâne hareketlerine ittibâ’ etmek istemeyerek terk-i eşgâl etmişlerdir.
Mes’elenin içyüzü budur ve görülüyor ki bu mes’elede patronlar haksız, mürettibler haklıdır. Maa-hazâ patronların biraz munsif-âne hareket ederek mes’elenin hüsn sûretle tesviye edilmesi imkânı münselib değildir. Temenni ederiz ki bu çalışkan işçilerin bu kadar sarîh hakları ziyâ’a uğramasın. Sagîr-i efkâr mes’eleyi patronların nokta-yı nazarına göre ve ber-mu’tâd işçilerin zarârına olarak tefsîr eylemiş ise de mes’ele bizim söylediğimiz gibidir ve bu husûsda mürettiblere müteveccih hiç bir mes’ûliyyet yokdur.
Türk Mürettibleri Grevciler Nezdinde
Dün akşam Mürettibîn-i Osmâniyye Cem’iyyeti idâre hey’etinden dört işçi Fransızca ve Rumca Mürettibleri Cem’iyyeti’ne giderek İstanbul mürettiblerinin karşı yaka mürettiblerine kardeş selâmlarını ve mümessillerile berâber maddî ve ma’nevî her hısûsda kendilerine müzâhir olduklarını tebliğ etmişlerdir.”[17]
Fransızca ve Rumca Mürettibleri Cem’iyyeti’nin eylemlerine destek için İstanbul’dan “karşı yakaya”, Kadıköy’e geçen Mürettibîn-i Osmâniyye Cem’iyyeti üyelerinin, I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı’da yarattığı siyasal, toplumsal sonuçlarına koşut yeni bir örgütsel yapılanmaya girişip 1919 yılı sonuna doğru TürkGazeteciler Cemiyeti’ni kurduklarını öğreniyoruz.[18]
İşgal İstanbul’undan Cumhuriyet’e…
İşgal İstanbul’unda, Osmanlı Mürettipleri’nin, “haftada bir gün dinlenmek”, “efendiler, yalnız bir gün dinlenmek”diye çırpındıkları 1922 yılı İstanbul’unda, “Mürettibîn-i Osmaniyye Cem’iyyeti’nin yayın organı olarak “ayda bir” sayı çıkardıkları Bugün (18 Temmuz – 6 Eylül 1922)[19] gazetesini biliyoruz. Elde iki sayısı olan Bugün’ün başlığında yer alan, ünlü “heccâvımız” Eşref’in dizeleri, günümüzde bir meslek olarak unutsak da mürettipleri bizlere anımsatmaya devam ediyor:
“Çıkar mı öyle evrâk-ı havâdis kendi kendinden? / Ayakda bir belâdır bu; bunu bilmez muhâsibler. / Gece gündüz döker bîçâreler göz nuru işlerken , / Ahâlî kör kalırdı olmamış olsa mürettibler. – Eşref ”[20]
Basın emekçilerimiz, İstanbul’daki dizgiciler, Cumhuriyet’in duyurumuna sayılı günler kala, daha iyi çalışma koşulları isteğiyle, 6 Eylül 1923’de greve giderler. Bu greve öfkelenen, İkdâm, Akşam, İleri, Tercümân-ı Hakikat, Tevhîd-i Efkâr, Tanîn, Vatan, Vakit gazetelerinin patronları, ayni Rumca gazetelerin patronları gibi davranarak, grevi kırmak için birleşirler ve Müşterek Gazete’yi çıkarırlar.[21] Dizgiciler de seslerini duyurmak için Haber (8 Eylül 1923) adlı grev gazetesini yayımlarlar. Rumca dört gazetenin patronlarının, gazetelerinin adlarıyla / logolarıyla gazete çıkarışları gibi İstanbul’da da, Müşterek Gazetebaşlığının altında, İkdâm’dan Vakit’e bütün gazetelerin adları yazılıdır. Grev, 20 Eylül 1923’de anlaşmayla sona erer. İşçilerin örgütlü seslerini yansıtmak amacıyla, Cumhuriyet’in kuruluş hazırlıkları sürecinde, 1923 Eylül’ünde, “İzmir matbaalarındaki işçi kardaşların” yine bir gazete çıkarma girişiminde -(?-E.S.) bulunduklarını, bir işçi gazetesi çıkaracaklarını, Ahenk’de çıkan bir kutlama yazısından öğreniyoruz:
“İşçilerimizin Emek’i: İzmir matbaalarındaki işçi kardaşların (Emek) ismiyle yevmî bir gazete neşrine başlayacakları ve gazetenin bir iki güne kadar da hazırlığını ikmâl ile intişâr edeceğini haber aldık. Şehrimizde ilk işçi gazetesi olan (Emek)i intişârından evvel tebrik, muammer ve muvaffak olmasını temenni eylemeği vazife biliriz”.[22]
Cumhuriyet Döneminin İlk Basın Grevi İzmir’de (28 Ekim 1966)
Türkiye Cumhuriyeti’nde, basın yayın dünyasında ilk grev[23], İzmir’de, 28 Ekim 1966’da, Demokrat İzmirgazetesinde gerçekleşir:
“İlk Basın Grevi İzmir’de Başladı, İzmir, Özel, Türkiye’de ilk basın grevi dün Demokrat İzmir gazetesinde başlamıştır. Ücret ve sosyal haklar konusunda işverenle anlaşmazlığa düşen Demokrat İzmir gazetesi teknisyen işçiler dün çalışmamışlardır. Greve 21 teknisyen işçi katılmıştır. Basın işin yürüttüğü grevi öbür sendikalar desteklemektedir.”[24]
Gelişimi ve sonuçları açısından ilginç olan bu grev, Demokrat İzmir’i oldukça sarsar. Adnan Düvenci’nin ölümünden sonra eşi Ayten Düvenci’nin sahipliğinde 12 yıl daha yayımlanan gazete, okurlarına 28 Nisan 1979’da son kez seslenir. Yeni Asır grubunca satın alınan Demokrat İzmir, yeni bir içerikle Ekonomik Politik Rapor adıyla bir süre daha yayınını sürdürür.
Muharrir’in, 19 Mayıs 1909 günlü, 2. Sayısının İçeriği:
Muharrir-1325 / Ahâlînin tenvîr ve tevsî‘-i efkârına hâdim ve İzmir Osmanlı Muharrirîn ve Mürettibîn Hey’etinin vâsıta-i neşr-i efkâr ve müdâfi‘-i hukukı olmak üzere pazartesiden mâ-adâ her gün neşr edilir / Herşeyden bâhis müstakil Osmanlı gazetesidir.
Müdîr ve Nâşiri: Hey’et-i Mürettebiyye Nâmına Mürettibîn-i Osmâniyyeden M. Şefîk
Nazır-ı Umûr: Serkis Keşişyân
İdâre-hâne ve Matbaası: İzmir’de Peştemalcılar başında Keşişyan Matbaası
Umûr-ı İdâre için müdîre mürâcaat edilir. Nüshası 15 paradır
Ser-Muharrir-i Mes’ûl: Kantarağası-zâde Ö. Salâhaddîn
Umûr-ı Tahrîriyye için ser-muharrire mürâcaat olunur.
Abone: 1 Seneliği İzmir için 60 kuruş / 6 Aylığı İzmir için 35 kuruş / 1 Seneliği taşra için 90 kuruş / 6 Aylığı taşra için 50 kuruş.
Çehâr-şenbih [Çarşamba], 29 Rebî-ül-âhır sene 1327/6 Mayıs 1325/19 Mayıs Efrencî sene 1909.
1. ve 2. Sayfa:
Siyâsî / Türkler – Acemler
“Müshil bir ittifâkla büyük bir kuvvet istihmâli.
Bize müteallik mesâil-i hâriciyye-yi siyâsiyyeden bu ana kadar nasılsa bahs edilmemiş bir tanesi, bizim fikrimizce belki en müfîdi, Türkiye ile İran beyninde bir ittifâk-ı siyâsiyyedir, ki fi’l-vâki’ henüz biraz mevsimsiz görülürse de âtîyen husûl-pezîr olması için şimdiden projelerinin tasvîr ve tertîbine başlayabiliriz….”
Yakın zamanlarda benzer “meşrutiyet” evrelerini yaşayan, sıkıntılarla boğuşan, komşu iki müslüman ülkenin aralarında bir siyasal ortaklığı düşünmelerini öneren bu imzasız uzun yazı, günümüzde de yaşanan ortak sorunlara bakarak sanki 1909 yılında değil de daha yeni yazılmış, coğrafyanın dayattığı ortamı, siyasal ilişkilerimizi, uzaklığımızı irdeleyen bir politika yazısı duygusunu uyandırıyor.
2. Sayfa: Matbûât Nizâm-nâmesi ve Hüseyin Câhid Beğ /”Biz Hüseyin Câhid Beği yalnız meb’ûs ve gazeteci değil, ta mekteb sınıflarında bulunduğumuz zamanlardan başlayan bir âşina-yi gıyâbî ile tanıdığımız, hürmet ve muhabbet etdiğimiz bir edîb-i muhterem sıfâtile biliriz….” açıklamasıyla başlayan eleştiri yazısı, Meclis-i Meb’ûsânda, Matbûât Nizâm-nâmesi teklifinin görüşmeleri sırasında bir gazeteci ve milletvekili olarak Hüseyin Cahit’in, gazetecilerin “Mekâtib-i Âliyye” yüksekokul mezunu olması gerektiğini savunuşuna karşı çıkıyor. İmzasız yazının içeriğindeki bilgilerden, yazarının, Muharrir’in başyazarı, Kantarağası-zâde Ömer Salâhaddin Bey olduğu anlaşılıyor.
Dünkü Gazeteler / Başlığında, İttihâd gazetesinde, Hüseyin Fehmi’nin yazdığı başyazıda, Osmanlı yurttaşı, “anâsır-ı gayr-i müslimemizin” askere alınışını konu edindiğini, onun kısa sürede uzun uzun düşünce yazılarını nasıl yazdığını merak ederken Bezmi Nusret’in de “Çehresi gibi tatlı olan yazılarında pek çok virgül isrâf ederekmürettibleri hiddete dûçâr etmeseydi insanlara şimdiye kadar hiçbir fenalık etmemiş bir adam var ise, o da Bezmi Nusretdir, diyecekdim!…” değerlendirmesiyle yine Kantarağası-zâde Ömer Salâhaddin Bey’in çalışma arkadaşlarıyla dalga geçtiğini anlarız!…
2. ve 3. Sayfa:
Tolstoy’un Romanı /“Hizmet refikimiz ser-muharriri Emîn Lâmi’in o çâlâk ve dakîk kalemile “Napolyon ve Aleksandr” romanını tercüme ve tefrika etmeğe başladığını Hizmet refikimizde gördük….” açıklamasıyla Tolstoy’un Savaş ve Barışromanının, Mayıs 1909’da, İzmir’de, okurla buluştuğunu öğreniyoruz. Emîn Lâmi Bey’in, Fransızca’dan yaptığı bu çeviri, Savaş ve Barış romanının dilimizdeki ilk çevirisi !… [25]
Şehîd-i Hürriyet Memdûh Mâcid Merhûm / 31 Mart 1325 [13 Nisan1909] günü, İstanbul’daki gerici ayaklanma sırasında öldürülen “şehîd-i Meşrûtiyyet” Memdûh Mâcid’in anısına Bezmi Nusret’in yazdığı yazıda, bize hem Osmanlı edebiyatını, hem Fransız edebiyatını çok iyi bilen, psikolojik öyküleriyle tanınan, aklı gazetecilikte olan bir yazarı, sanatçıyı tanıtıyor.
Bu anma yazısını yine Bezmi Nusret’in Memdûh Mâcid’e armağan ettiği, “Serâb-ı Emel” adlı kısa bir öyküsü izliyor.
Öte Beri başlığıyla kentimize ilişkin kısa haberler paylaşılırken “Sakız’dan ikiyüzü mütecâviz züvvârın geldiğini” de öğreniyoruz.
Osmanlı gazetelerinin 4. sayfalarında, ajanslardan, İstanbul, İzmir gazetelerinden gelen, daha çok haberleri yansıtan bilgiler Telgraf başlığıyla verilir. Adana’daki karışıklıkların yarattığı sorunlar, “Divân-ı Harb-i Örfî” kararlarıyla aşılmaya çalışıldığı belirtilirken Mersin limanında, bir Fransız zırhlısı, iki Amerikan kruvazörü bulunmaktadır.
Muharrir’in Tefrikası-2- / Kanlı Sultan ya’nî Sultan Abdülhamîd’in Muhtasar Tarihçesi –
Tahttan indirildikten sonra dönemin gazetelerinde benzerleri de yayımlanan, yazarı belli olmayan bu tefrikanın öfke dolu bir dille yazıldığını belirtmekle yetinelim.
[1] Efdal Sevinçli, İzmir Basın Tarihi / Gazeteler, Dergiler, İzmir, İBB Kent Kitaplığı, 2019, ss.115-173.
Zeki Arıkan, “24 Temmuz 1908’e İzmir’den Bakış”, 100. Yılında Jön Türk Devrimi, Editörler: Sina Akşin, Sarp Balcı, Barış Ünlü, İstanbul, T. İş Bankası Yayınları, 2010, ss. 359-413.
Günver Güneş, “Taşradan Meşrutiyet’e Bakış: Sosyal, Siyasal ve Ekonomik Açıdan II. Meşrutiyet Döneminde Aydın Sancağı (1908-1918)”, 100. Yılında Jön Türk Devrimi, ss. 415-457.
Uygur Kocabaşoğlu, Hürriyet”i Beklerken İkinci Meşrutiyet Basını, İstanbul, Bilgi Üni. Yayınları, 2010.
[2] Mehmet Emin Elmacı, Bosna-Hersek’in Avusturya Tarafından İlhakı ve Doğurduğu Tepkiler (1908-1912), İzmir, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 1996. ss. 67-97.
Y Selim Karakışla; “Osmanlı İmparatorluğu’nda 1908 Grevleri”, Toplum ve Bilim, sayı: 78, Güz 1998, ss. 187-209.
Y. Doğan Çetinkaya, “Osmanlı Basınında Boykot İle İlgili Makaleler”, 1908 Osmanlı Boykotu / Bir Toplumsal Hareketin Analizi, İstanbul, İletişim Yayınları., 2004 , ss.390-440.
E. Ahladi, “İzmir’de İttihatçılar ve Rumlar / Yunan-Rum Boykotu (1908-1911)”, Kebikeç, Sayı: 26, 2008, ss.175- 200.
Engin Berber, “İkinci Meşrutiyet Döneminde Domino Etkisi Yapan Bir Eylem: İzmir Liman İşçileri”, European Journal of Turkish Studies/Social Sciences on Contemporary Turkey / ejts, 11 | 2010,
Özgür Yatkın, “Boykot ve İzmir”, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin İzmir’deki Yayın Organı İttihâd Gazetesi, İzmir, DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018, ss. 132-158.
Erol Ülker,” Mayıs 1920 Tramvay Grevi Türkiye Sosyalist Fırkası ve İşçi Hareketi Üzerine Bir Değerlendirme”, Kebikeç, sayı:36,2013, ss.243-258.
[3] Osmanlı’da işçi hakları, örgütlenmeleri için bkz: D. Şişmanof, Türkiye’de İşçi ve Sosyalist Hareketi, çev. Tuğrul Deliorman, Sofya, 1965, ss.13-22.
Şehmus Güzel. “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e İşçi Hareketi ve Grevler”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, c.3, İstanbul, İletişim Yayınları,1985, ss.803-830.
Kadir Yıldırım, Osmanlı Çalışma Hayatında İşçi Örgütlenmesi ve İşçi Hareketlerinin Gelişimi (1870-1922), Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011, ss.193-194, 268-444.
Ahmet Ali Gazel, 1923 Mürettipler Grevi, İstanbul, İdeal Yayıncılık, 2016, ss.13-52.
[4] Ahmet Ali Gazel, 1923 Mürettipler Grevi, ss.35-39.
[5] Efdal Sevinçli, İzmir Basın Tarihi / Gazeteler, Dergiler, ss.115-168.
[6] Efdal Sevinçli, “İzmir Basının Kayıp Gazetelerinin Peşinde: Gâve”, Kent ve Bellek Dergisi, sayı:15, Nisan 2022, ss.19-25.
[7] “Yeni Muharrir Gazetesi”, İttihâd, 13 Mayıs 1909, s.3.Ayrıca bkz.: “Muharrir Gazetesi: Şehrimiz Mürettibin-i Osmâniyye Cemiyeti’nin mürevvic-i efkârı olan Muharrir refikimiz dünden itibâren intişâra başlamışdır. Yeni arkadaşımızı tebrîk ve devâm-ı muvaffakıyyetini temenni eyleriz.”, Ahenk, 5 Mayıs 1325 / 18 Mayıs 1909, s.2.
[8] “Ömer Selahattin Kantar”, Ö. Faruk Huyugüzel, İzmir Fikir ve Sanat Adamları (1850 -1950), ss. 489-494.
[9] “İttihâd Muharrirlerinden ve Gâve Muharrir Muavini Kantarağası-zâde Ö. Salahaddin,”İzmir Millî Donanma İane Komisyonu ve Pazar Günkü İctimâ”, Gâve, No.5, 2 Kânûn-i Sânî 1324[15 Ocak 1909], Cuma, ss.1-2.
[10] Osmanlı Türkçe basınında, tarihsel akışa göre çok erken gerçekleşen (!), H. Cahit Yalçın’ın anılarından öğrendiğimiz, basın emekçilerinin 1901 yılında yaptıkları ilginç bir grev eylemi var! Döneminin iki önemli gazetesi, Sabâh ile İkdâm’ın kimi yazarları, aylıklarının artırılması için yazarlara, işçilere, “grev yapıp gazeteyi bırakalım, kendi hesabımıza başka bir gazete çıkaralım” önerisinde bulunurlar. Gazetelerinden ayrılan grevci yazarlar ve işçiler, etkinliği olmayan Saâdet gazetesini kiralayarak yayıncılığa başlarlar. Giderlerini yazarların (!) karşıladığı bu ilginç grev (!-?-) deneyinin sonunda kiraladıkları gazeteleri onlara “saadet” getirmez. Hüseyin Cahit, anılarında, bu grevi bütün öyküsüyle “Bir Basın Grevi”,başlığıyla anlatırken : “Hep birden grev yapıp Saadet’i çıkarmamız ne İkdâm’ı sarstı, ne de Sabah’ı. Basın piyasasının kalburüstü en işgüzar yazarları Saadet gazetesini bir türlü yürütemiyordu. Sansür müthiş bir silindir olmuştu. Hiçbir yazarın benliğini göstermesine, hiçbir gazetenin başka türlü olmasına imkân yoktu. Nasıl olup da bizlerin böyle bir çeşit isyan şeklinde kendi başımıza bir gazete çıkarmamıza müsaade ettiklerine şimdi şaşıyorum…”, Hüseyin Cahit Yalçın, “Bir Basın Grevi”, Edebiyat Anıları, Haz.: R. Mutluay, İstanbul, T. İş Ban. Yay., 1975, s. 113.
Hıfzı Topuz, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, İstanbul, Gerçek Yayınevi, 1973, ss.84-85.
[11] Kadir Yıldırım, Osmanlı Çalışma Hayatında İşçi Örgütlenmesi ve İşçi Hareketlerinin Gelişimi (1870-1922), ss.293-328, 387-388.
Ahmet Ali Gazel, 1923 Mürettipler Grevi, İstanbul, İdeal Yayınları, 2016, ss. 53-54.
[12] Ari Çokona, “İzmir Rum Basını”, 20. Yüzyıl Başlarında Anadolu ve Trakya’daki Rum Yerleşimleri, İstanbul, Literatür Yayınları, 2017, s. 264.
[13] İzmir’de Rumca yayımlanan İzmir gazetelerinin en önemlisi Amaltheia’nın Yunan Meclis Kütüphanesi’ndeki koleksiyonlarında 1909 yılı sayıları bulunmuyor. Bkz: https://srv-web1.parliament.gr/library.asp?item….
[14] Engin Berber, “Osmanlı Kentini Tanımada Kaynak Olarak Yunanca Takvim ve Rehberler”, Kebikeç, Sayı 17, 2004 s. 58. Bkz. H. Solomonidi, İzmir’de Gazetecilik [Yunanca], Atina, 1959, s.205.
[15] “İzmir’de Rumca Gazeteler Mürettiplerinin Grevi”, Vakit, 28 Teşrîn-i sânî [Kasım] 1335 (1919), s. 3.
[16] Kadir Yıldırım, Osmanlı Çalışma Hayatında İşçi Örgütlenmesi ve İşçi Hareketleri…., ss.431-432. “Patronlar Grevi”- “Türk Mürettibleri Grevciler Nezdinde”, Alemdâr, 19 Nisan 1336 / 1920, s. 3.
“Mürettibler Grevi Münasebetiyle”, Aydınlık, No: 6, 1 Kânûn-i Evvel [Aralık] 1921, s. 172.
[17] “Patronlar Grevi” – “Türk Mürettibleri Grevciler Nezdinde”, Alemdâr, No: 2787- 487, 19 Nisan 1336 /1920, s. 3.
“Mürettibler Grevi Münasebetiyle”, Aydınlık, No: 6, 1 Kânûn-ı Evvel [Aralık] 1921, s. 172
[18] Türk Gazeteciler Cemiyeti”, Alemdâr, No: 276 – 1575, 27 Eylül 1335 / 1919, s.2.
“Türk Gazeteciler Cemiyeti Nizamnamesi”, Alemdâr, No: 322-2632, 12 Teşrin-i Sânî [Kasım] 1335 / 1919.
[19] Bugün: Mürettibîn-i Osmaniyye Cem’iyyetinin nâşir-i efkârıdır./ Şimdilik ayda bir neşr olunur, fennî, ictimâî, iktisâdî musavver gazetedir. Çıkaran: Mürettibîn-i Osmaniyye Cem‘iyyeti. Müdür-i Mes‘ûl: Necîb. 18 Temmuz – 6 Eylül 1338 /1922, 1-2. Bkz.: Serigrafçı Hasan Usta (Derleyen), “Mürettibîni Osmaniyye Cemiyeti ve Bugün Gazetesi”, Yurt ve Dünya Dergisi, Temmuz 1978, ss. 86-92.
Hasan Duman, Osmanlı-Türk Süreli Yayınları ve Gazeteleri / 1828 -1928-I-II-III-, Ankara, Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı Yayını, 2000,c. -I-, s.190.
[20] Şair Eşref’in bu dörtlüğü, ilk kez (?),“İnsafsız Gazetecilere” başlığıyla, 23 Şubat 1324 / 8 Mart 1908 günlü, Yeni Gazete’de (İstanbul) çıkmıştır. Bkz.: Ö. F. Huyugüzel – Şerife Çağın, Eşref / Bütün Eserleri, İstanbul, Dergâh Yayınları, 2006, s.333.
[21] Ahmet Ali Gazel, 1923 Mürettipler Grevi, İstanbul, İdeal Kültür Yayıncılık, 2016, ss. 53-105.
[22]Ahenk, 3 Eylül 1339 / 1923. Muharrir, Emek gazetelerine, A. Cerrahoğlu’nun, “İzmir’de çıkacak işçi gazetesi” diyerek adını andığı, ancak hakkında hiçbir bilgi edinemediğimiz, Irgat’ı da ekleyebiliriz. Bkz.: A. Cerrahoğlu, Türkiye’de Sosyalizmin Tarihine Katkı, İstanbul, May Yayınları, 1975, s. 165.
[23] Efdal Sevinçli, İzmir Basın Tarihi / Gazeteler, Dergiler, s.257.
[24] “İlk Basın Grevi Demokrat İzmir’de Başladı”, Milliyet, 29. 10. 1966, s. 1.
Aytaç Demirci-Yusuf Rıza Düvenci, Bir Mücadele Gazetası! Demokrat İzmir, ss. 319-322, 468-471.
S. Gezgin – V. Polat – H. E. Arcan, “….Demokrat İzmir”, Türkiye Sözlü Basın Tarihi-III-, İstanbul, Türkiye İş Bankası Yayını, 2016, ss. 480-484
[25] Şifman, A. İ. (2021), “Lev Nikolayeviç Tolstoy ve Türkiye: Türk Edebiyatına Etkisi”, Rusça’dan Çev.: İlyas Üstünyer, Karadeniz Araştırmaları, XVIII / 69: 219-235: “Emin Lami’nin Savaş ve Barış’ın ilk ve çok mükemmel olmayan çevirisi Yeni Gazete’de [E.S.-?-].tefrika edilmeye başlandı.”[s.229]