Ka: Ka kişinin bir tür “Ebedi Ruhu” olarak yaşamı boyunca onunla birlikte olduğu gibi, ölümden sonra da varlığını sürdürürdü. Bu bağlamda Ka, yemek yemek zorunda olduğundan mezara ya yemek bırakılır ya da yemekle ilgili bir sembol işlenirdi.
Eski Mısır inancında kişi ölünce onun Ka’sı batıdan doğuya doğru seyahat ederdi. Amaç cennete ulaşmaktı. Ancak bu yol birçok engellerle ve tehlikelerle kaplıydı. Geçilecek kapılar ve kanallar, sakinleştirilecek iblisler gibi. Bu yolculuğun salimen tamamlanması kolay değildi. Sihirli sözcükler, bu tür engelleri aşmak için büyülü araçlar sağlıyordu. Bu nedenle ölülerin konduğu sanduka içlerine Sanduka Metinleri olarak anılan yol gösterici metinler, haritalar, yollar çiziliyordu. Ka bu yollardan sağ salim geçerse cennete ulaşabiliyordu. Her Mısırlı’nın en büyük düşü Ka’sını cennete ulaştırmaktı.
Ka, sembolik olarak yukarıya uzanmış iki kolla temsil edilirdi.

Savaş sırasında 2. Ramses canını zor kurtarmış. Ordu da büyük kayıplar vermiş. Ancak 2. Ramses ülkesine döndüğünde büyük kahramanlık gösterdiğini ve bunu öven edebi eserler ve duvar betimlemeleri yaptırmak için hemen harekete geçmiş.
Firavun 2. Ramses ülkenin en iyi yazarlarına Hititler karşısında gösterdikleri Büyük Zafer’i anlatan epik şiir ve düzyazı hazırlatmış. Ayrıca beş büyük tapınağın ön yüzlerine savaşı betimleyen resimler kazıtmış. Ebu Simbel Tapınağı’nın sağ yan duvarı tamamen Kadeş Savaşı bir çizgi-animasyon filmi biçemiyle anlatılmış olduğunu gözlemledik. Mısır askerlerinin ve 2. Ramses’in düşmanlarını nasıl alaşağı ettiği tüyler ürpertici bir şekilde betimlenmiş. Bu savaştan ve sözde zaferden sonra 2. Ramses egemenliğini iyice güçlendirmiş.
Kadeş Barış Antlaşması: MÖ 13. Yüzyıl’ın başında, Kadeş Savaşı’nı sonlandıran, Mısır Firavunu 2. Ramses ile Hitit Kralı 3. Hattuşili arasında, bazı kaynaklara göre MÖ 1285, bazı kaynaklara göre MÖ 1280, bazı kaynaklara göre ise MÖ 1286 Yılı’nda imzalanan ve Suriye topraklarının paylaşılması ile sonuçlanan barış antlaşmasıdır.

Eski Mısır’da bulunan anlaşma metninin orijinali ise British Museum’da sergilenmektedir.
Bu antlaşmanın bir kopyası da Birleşmiş Milletler girişinde bulunur.
Ancak ne acıdır ki bu antlaşmanın gerçekleştiği Bereketli Hilal ve çevresine bir türlü barış gelememiştir.
Kadın: Gezimiz sırasında gemimiz Nil’de yol alırken yerel rehberimiz Khalid bir söyleşi düzenledi. Mısır ile ilgili merak ettiklerimizi sorup öğrendiğimiz güzel bir toplantı oldu. Ben de antik dönemden bugüne Mısır kadınının bu topraklardaki durumunu sordum. Rehberden dinlediğim ve kaynaklardan okuyarak öğrendiğim bilgileri size aktarmak istiyorum:

Günümüzde de Mısırlı kadınlar hakları ve özgürlükleri konusunda çok yol alabilmiş değiller.
Mecliste toplam 17 kadın milletvekili bulunuyormuş. Zorunlu eğitim dışında kızların okullaşması çok düşük. Büyük şehirlerde az da olsa çalışan kadınlar gördüm. Kahire merkezde kadınlara daha çok çarşı pazarda rastladık. Papirüs atölyesinde yabancı dil bilen kadınlarla karşılaştık. Hava alanlarında ve turistik işletmelerde çalışan kadınlar gördük. Kırsal alanda kadınları çok göremedik.
Kahire: Arapça El Kahire, “Galip”, “üstün gelen” anlamındadır. Mısır’ın başkenti, Arap dünyası ve Afrika’nın en büyük kentidir. Büyük bölümü Nil Nehrinin doğu kıyısında, nehrin Reşid ve Dimyat kollarına ayrıldığı noktanın biraz aşağısında yer alır. 1300 yılı aşkın süredir aynı alanda, aynı adla yer alan kent, Doğu ve Batı’nın, eski ile yeninin gelişigüzel bir bileşimini yansıtır. Şehrin ismi Mısırlılar tarafından çoğu kez ülkenin ismi olan Arapça “Misru”, Mısır Arapçası “Masr” olarak adlandırılır.

Kahire barındırdığı birçok üniversite, yüksekokul, tiyatro, müze ve anıtlarıyla ülkenin atardamarı konumundadır. Eski Kahire, 1979 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunmaktadır. Kahire Müzesi, Piramitler bölgesi, Nil Nehri civarı turistlerin ilgi gösterdikleri önemli mekanlardandır.
Gezimiz sırasında Kahire’de iki gece kaldık. Müze, Eski Kahire gezisi, Nil’de gece tekne ile gezinti ve eğlence programları, parfümeri ve papirüs atölyesi ziyaretleri, havaalanı, Piramitler gezileri nedeniyle şehrin birçok farklı yerlerini görmüş olduk. Zenginliğin ve yoksulluğun, yan yana yaşadığı bu anakent elbette iki günde bitmez. Kahire, gürültülü yaşamı, karmaşık ve kirli şehir düzeni ve hiç bitmeyen trafik çilesi ile bizi oldukça yordu.

Kalp Tartma İşlemi: Eski Mısır panteonunda beni en çok şaşırtan dinsel inançlardan biri de Kalp Tartma İşlemidir. İnanışa göre kalp insanın düşünce merkezidir. İyi ve kötü orada üretilir. Firavunlar dışında her ölen kişinin cennete yani Osiris Krallığına gidebilmesi için kapıda kalbi tartılır. Firavunlar ölümsüz ve iyilikle dolu olduğu için bu işlem gereksizdir. Onlar doğrudan cennetliktir. Mısır inancında ölümden sonra insan ruhunun değişik denemelerden ve yargılardan geçtikten sonra, hayatın ve ölümün tanrısı olan Osiris’ in huzuruna çıkmadan önce kalbi tartılır. Kalbin tüyle tartılması, insan duygularının adaleti engelleyecek kadar yoğun olmaması gerekliliğiyle özdeşleştirilmiştir.

Karnak Tapınakları: Eski Mısırlılar tarafından inşa edilmiş, yapımı 2 bin yıldan fazla süren bir tapınaklar şehridir. Dünyada bugüne kadar oluşturulmuş en geniş yapı, Amon Tapınağı ismiyle de bilinir.
Luksor şehrinin 2,5 kilometre kuzeyinde, bulunan El-Karnak köyünde (Güçlendirilmiş köy anlamına gelir) yer alan Karnak Tapınakları içerisinde birçok tapınak barındırır; “Amon-Ra’nın Büyük Tapınağı”, “Khonso Tapınağı”, “Ipt Tapınağı”, Ptah Tapınağı”, Montho Tapınağı” ve “Osiris Tapınağı” bunlardan bazılarıdır. Ayrıca burası kraliyet sarayıdır. Günümüzde aktif hizmet veren bir cami de bulunur.

Amon rahiplerinin “Cennetin en büyüğü, Dünya’nın en eskisi” diyerek her gün ilahiler okudukları, Tanrı Amon inancının merkezi olan Teb Kenti’nde tarihi bilinmeyen çok eski bir yapı olarak başlamış daha sonra orta ve yeni krallık dönemlerinde yapılan eklemelerle eski Mısır’ın en büyük tapınaklar topluluğuna dönüştürülmüştür.
11. Hanedan döneminde başlatılan, 18. ve 20. hanedanlarının döneminde tamamlanan bu devasa yapıların çekirdeğine ulaşmak için ilk önce Amon Tapınağı’nın girişindeki iki yanında koç başlı sfenkslerin bulunduğu caddeden yürümeye başlamak gerekmektedir. Üzerinde yazıt ve desen bulunmayan 113 metre genişliğinde ve 15 metre kalınlığındaki büyük 1. pilondan sonra yüksek duvar ve sütunlarla çevrilmiş sağlı sollu koç başlıklı sfenkslerin sıralandığı büyük salona varılır. Sol yanda 2. Seti tapınağı, Amon, Mutkhons tanrıları için üç küçük şapel ve sağda üç yani Osiris sütunları ile çevrili avlusu bulunan 3. Ramses Tapınağı yer alır. Ortada 25. Hanedanın Habeş kökenli firavunu Tharka’ya ait köşkün 21 metre yüksekliğindeki papirüs başlıklı 10 sütunundan birisi ile Amon baş rahiplerinden 21. hanedan firavunu Smendes’e ait büyük bir heykel göze çarpar. Avluya bitişik olan ve 18. hanedan firavunlarından Horemhab’ın inşa ettirdiği 2. Pilon duvarından geçilerek büyük Hipostil holüne girilir. Bu holün yapımına 3. Amenhotep zamanında başlanmış ve 2. Ramses döneminde tamamlanmıştır. 6 dönümlük alana yayılmış 15 ve 23 metre yükseklikte 134 sütunun oluşturduğu büyük Hipostil holü buranın en görkemli bölümüdür. Sütunların çapı 3 metredir.

Tapınaklar topluluğu Mısır’ın Roma işgali ile önemini kaybetmiş. Tiberius döneminde Hristiyanlığın Mısır’a gelmesiyle birlikte tapınaklar yıktırılmış. Mimari parçalar başka yerlerde kullanılmış. İçindeki eserler dünyanın her yerine dağılmış. Geriye kalanlar bile bu kadar görkemliyken tam halini düşününce insanın ağzı açık kalıyor. Bu gün en önemli eserler özel koleksiyonlarda, British Museum’da, Louvre Müzesi’nde sergileniyor. 2015 yılında gezme şansı bulduğum Kanada’nın Toronto şehrinde bulunan Royal Ontorio Museum’da da Antik Mısır galerisi bulunuyor.
Antik Mısır’ın Vatikan’ı olarak da adlandırılan tapınaklar şehri başımızı döndürdü. Tam anlamıyla gezilmesi yarım günümüzü aldı.
Granit skarabe heykeli etrafında dönen gezginler. Karnak Tapınakları-Luksor
Kartuş: Mısır hiyerogliflerinde bir ucunda yatay bir çizgi olan ve içinde yazılanın bir firavun ismi olduğunu gösteren oval çerçevedir.

Kartuş firavun Snefru (M.Ö.2575-2545) döneminde kullanıma girdi. Genellikle yatay bir çizgi ile dikey olarak çizilse de, bazen ismi daha uygun sığdırmak için solda dikey bir çizgi ile yatay olarak çizildiği de görülür. Antik Mısır dilinde şenu adı verilen kartuş, demotik yazım biçiminde bir çift parantez ve bir dikey çizgi olarak sadeleştirilmiştir.
Her yeni firavun iktidara gelince kendisinden önceki firavunun kartuşlarını tüm yapılardan sildirtmek için epeyce çaba harcamış. Bu nedenle kartuşlar giderek daha derin oyulmaya başlanmış. Bunun üzerine üstleri sıvanmış. Bu nedenle Eski Mısır yapılarında çok çeşitli karakterlerde kartuşlar gözlemlenebiliyor.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.