İzmir kent tarihi çalışmalarıyla tanınan, Basmane semti aşığı Orhan Beşikçi’den, Turgutlu Belediye Başkanı’nın bizleri ilçeye davet ettiği haberini alınca arşivimde bulunan Turgutlu’da yaşayan Rumlar ve kiliseleriyle ilgili bilgilere tekrar bakma gereği duydum.
2005 yılında “Sancaklı Yörükleri” isimli kitabımı hazırlarken, İzmir ve Manisa’nın çeşitli köy ve kasabalarında olduğu gibi, “Turgutlu” veya eski ismiyle “Kasaba” ile ilgili de araştırma yapmıştım. “Sancaklı Yörükleri’nin ve Rumlar’ın kim oldukları ve buralara nerelerden geldikleri” sorularına cevap aramıştım.[1]
1919 öncesinde Turgutlu’da yaşayanlar
- Yüzyıl’da “Turudlu” adlı küçük bir köy olan “Turgutlu” 17. Yüzyıl’da gelişerek bir kasaba haline gelmişti. Gelişmişliği dolayısı ile valide sultanların hasları arasına ilhak edilerek voyvodalık olarak idare edilmeye başlanmıştı.[2]
29 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından işgali öncesinde, Turgutlu ve çevresinde, Yörük ve Türkmenler’den, 1898’den itibaren Girit’ten, 1912-1913’den itibaren de Balkanlar’dan ve Mora’dan göç edenlerden oluşan Müslüman halk çoğunluktaydı.
Mora’dan, Ege adalarından 1700’lerde gelip, Yunanca konuşan ve 19. Yüzyıl’da Karaman’dan gelip Türkçe konuşan Rumlar’ın sayısı da azımsanmayacak düzeydeydi. İşgal sırasında Rumlar’ın bölgeye göçleri de artmıştı. Yunan kaynakları, 1922 öncesinde Turgutlu’da, 7 bini Rum kökenli olmak üzere, 25 bin kişinin olduğunu yazar.
Turgutlu’da Yahudiler ve Ermeniler de vardı. Avram Galante’ye göre, “1416 tarihinden beri burada bir Yahudi topluluğu yaşamaktaydı”[3]. Ermenilerin 1690’da geldikleri ve Türkler gibi giyinip, Türkçe konuştukları belirtilir. [4]
Mora Rumları’nın, Karaosmanoğlu topraklarına sürgün olarak gelmesi
İç Anadolu’yu İzmir’e bağlayan ticaret yolunun üzerinde olması, konar-göçerlerin zamanla yerleşerek nüfusun çoğalması gibi etkenlerin katkısıyla gelişimine devam eden Turgutlu, 18. Yüzyıl’ın ortalarında bir kaza merkezi haline gelmişti. Devletin 1802 yılında Turgutlu voyvodası olarak atadığı Karaosmanoğlu ailesinin en şöhretli üyelerinden biri olan Hacı Pulat’ın voyvodalığı döneminde de kaza önemli gelişmeler kaydetmişti.[5] - Yüzyıl’da Karaosmanoğulları köylerinin o günkü ortak özelliği geniş toprakları ekip biçmeye yeterli insan gücünün olmamasıdır. Karaosmanoğulları devrinde Manisa bölgesinde birçok konar-göçerden çiftliklerde emek gücü olarak faydalanılmıştır.[6] Ayrıca bölgeye gayrimüslimler de iskan edilmişlerdir. 1770’de Yunanistan’ın Mora yarımadasında başlayan ayaklanma Osmanlı tarafından bastırılınca; Rumlar, Padişahtan Mora Hıristiyanları’nın imparatorluğun bir başka yerine taşınmasına izin vermesini istemişlerdi. 1776 yılında Anadolu’daki “Ayanlar” (toprak ağaları) onları çiftliklerine almak için birbirleri ile yarışıyorlardı, evler ve kiliseler inşa ediyorlardı. Katipoğlu ve Karaosmanoğlu isimli toprak ağalarının uçsuz bucaksız topraklarının tamamına yerleştirilmişlerdi.[7] Ayaklananlar cezalandırılmayı beklerken, verimli topraklara sürülerek ödüllendirilmişlerdi. Gelenlerin toplam sayısı 60 bin kişiydi. Ch. Couffier isimli gezginin ifadesine göre İzmir’in nüfusu 1776 yılında 102 bin 200 idi.[8] Moralı Rumlar’ın sayısının o tarihler için ne kadar büyük rakam olduğunu ve ne kadar büyük toplumsal değişikliklere yol açtığını söylemeye gerek yoktur.
1820’li yıllara kadar Karaosmanoğullarının çiftlik ve ağıllarında hizmetkar veya çoban olarak iş gören Rumlar’dan bazılarının müstakil bir çiftçi statüsü kazanmaya başladıkları görülmektedir. Bu tarihten sonra bunların kendilerine ait evlerde oturdukları, hayvanlarının olduğu tespit edilmektedir. [9] 2. Mahmut döneminde 1838’de imzalanan “Balta Limanı” anlaşmasıyla Osmanlı toprakları açık pazar haline gelmiş, Rumlar İngilizler’in de desteğiyle iyice zenginleşmişlerdi.
Turgutlu’nun zenginlikleri, hindiler ve kavunlar
Anadolu’nun büyük bir kısmını adım adım gezen Fransız seyyah Charles Texier’in 1802 ve 1871 yıllarında gerçekleştirdiği iki ilmi geziyle oluşturduğu, “L’Asie Mineure (Küçük Asya)” adlı eserinde; “Bölgede (Cassaba) adındaki küçük şehir vardır. Bu kelimenin Türkçe anlamı ‘Kale’ demektir; fakat şehirde biraz olsun böyle bir şey yoktur. Sakinleri hep çiftçilerdir. Türkiye’de köylerin güvenliği ve asayişi yeterli ölçüde sağlanamadığından, ne çiftliklerde, ne de tenha yerlerdeki kır evlerinde oturulur. Kasaba şehrinde çok iyi cins tavuklar ve özellikle çok güzel hindiler gördük. Hindiler, İngilizce adlarını aklımıza getirdiler (Turkey-Hindi). Kasabanın özellikle kavun, karpuzlarıyla domatesleri, İzmir’de büyük üne sahiptir. Bunları çok fazla tüketirler. Rumlar da Türkler gibi ufak salatalıkları çiğ olarak çekirdeğiyle yemekten hoşlanıyorlar. Buranın çok nadir olan bolluk ve bereketine; ufak bir sanat da eklense, o zamanki çalışmalardan tarım yüz defa daha çok yararlanır. Bu kadar verimli bir yerde büyük bir kısım arazinin ekilmemiş görünmesi, ne kadar üzüntüye sebep oluyor”[10] diyerek, iş gücü ihtiyacının o yıllarda da sürdüğünü tespit etmiştir. Kasaba’da yaşayanları zengin eden tarım ve hayvancılık ürünlerinin bazıları, halen tüm dünyaca tanınmaktadır. Kasaba kavunu (Kasaba melon) ismi dünya literatürüne girmiştir. Geçmiş yıllarda İzmir’de, hatta İstanbul’da bilinen bu kavun ilgi beklemektedir.
Turgutlu’da Aya Nikola ve Aziz Havariler Kutsal kiliseleri
Tarım ürünleri, hayvancılık ve ticaret sayesinde zenginleşen Rumlar, güzel evler, okullar ve görkemli ibadethaneler inşa ederek rahat bir yaşam sürmüşlerdi. 29 Mayıs 1919’da Yunan Ordusu’nun işgaline kadar Kasaba; Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Müslümanlar’ın birlikte ve münferit hadiseler dışında herhangi bir sıkıntı olmadan yaşadıkları bir yerdi. Onlarca cami ve mescidin yanı sıra, Kasaba’da Rumlar’a ait iki, Ermeniler’e ait bir kilise, Yahudilerin de iki havra veya sinagogu bulunuyordu.[11]
Turgutlu Kent Müzesi Sorumlusu Mehmet Gökyayla ziyaretimiz sırasında bize, bir kilisenin kalıntılarının 1922 sonrası çekilmiş fotoğrafını göstermişti. Önündeki kişi ile kıyaslanınca kilisenin büyüklüğü hakkında fikir sahibi olunabilmekteydi. Bu devasa bir yapıydı. Halk arasında “Yanık Kilise” olarak bilinen bu yerin Aya Nikola Kilisesi olduğu söyleniyordu. Yunan ordusu Turgutlu’dan kaçarken bir – iki mahalle hariç tüm kent yanmış, taş üstünde taş kalmamıştı. 1922’de yanan bu Rum kilisesinin, 1939’da tamamen yıkılması gündeme gelmiş, arsası üzerine yeni hükümet konağı inşa edilmişti.
1770’den itibaren Epirus, Mora, Merkezi Yunanistan, Ege adaları, Makedonya, Trakya’dan getirilerek Manisa’nın çeşitli bölgelerine sürülen fakir Rumlar hızla zenginleşince, ilerleyen yıllarda cazibe merkezi haline gelen bu yerlere gönüllü göç akınları olmuştu. Bu göçmenlerden biri de Georgios Galis idi. Genç yaşlarında Orta Yunanistan’ın Lamia kentinden çıkarak, Kasaba’ya yerleşmiş, önce çobanlık, sonra ticaret yaparak yeterince zengin olmuş, hayatını Agios Nikolaos Kilisesi’nde papaz olarak devam ettirmişti. Georgios Galis, Aya Nikola (Agios Nikolaos) Kilisesi’nin 1922’deki son papazlarındandır.[12] M.S. 250 yılında, Küçük Asya’nın Likia bölgesindeki Patara’da dünyaya gelen Aziz Nikolaos’a tüm dünyada saygı duyulmuş, adına birçok kilise yapılmıştır. Kasaba’da, 1772’de Bizans mimarisine uygun olarak inşa edilmiş olan Aya Nikola Kilisesi de bunlardan biriydi.
Yanık Kilise’nin gerçek adı Aya Nikola mı?
Bugün Turgutlu’da bir Aya Nikola Kilisesinden bahsedilirken, diğer kilisenin ismi bilinmemektedir. Belki de; Ortodoks dünyasında yaygın olarak kullanılan bir isim olduğu için buraya “Aya Nikola” demek uygun bulunmuştur. Fakat müzede görülen fotoğraftan yola çıkarsak, Aya Nikola Kilisesi diye bilinen bu yerin aslında Aziz Havariler Kutsal Kilisesi olması mümkündür.
Texier, “Bir Bizans kilisesinin planı ve kesiti (Kasaba Vadisi)” alt yazısıyla bir kiliseyi resmederken, sadece Kasaba’dan söz etmiş, Ortodoks kilisesinin ismini yazmamıştır.[13] 1934’de Atina-Nea Simirni’de (Yeni İzmir) “Kasaba” ile ilgili olarak basılan Yunanca kitaptaki bir resimde de; “Ierós Naós ton Agíon Apostólon” (Aziz Havariler Kutsal Kilisesi) alt yazısı dikkat çekmektedir.[14]
Bunların Texier’in kitabındaki ile aynı kilise olabileceği bilgisini Arkeolog Prof. Dr. Ergün Laflı ile paylaşınca, üç resmi de incelemiştir. “Texier’deki planın diğer fotoğraflara uyduğu, Yunanca kitaptaki ve Turgutlu Müzesinde gördüğümüz kilise fotoğraflarının da aynı binaya ait olduğu, bu Rum Ortodoks bazilika binasının, Tanzimat sonrasında yapılmış olabileceği” bilgisini vermiştir.[15] Yukarıdaki veriler ışığında; Turgutlu Hükümet binasının olduğu yerde 1939’a kadar bulunan kilisenin isminin “Aziz Havariler Kutsal Kilisesi” olması daha uygun görünmektedir.
“Havariyun (Havariler) Kilisesi” gibi yerler, çevresindeki mezarlarla bilinirler. İstanbul’daki de Büyük Konstantin’in mezar kilisesi idi. Turgutlu’da “Yanık Kilise” olarak da bilinen bu yerin, bahçesinde büyük bir mezarlık olduğunun bilinmesi de bizi “Aziz Havariler Kutsal Kilisesi” adına yöneltmektedir.
1922’deki Kasaba yangınından elimizde kalanlar
1922’deki Kasaba yangını, kenti ve tarihini yok etmiştir. Bugün elimizde acı anılardan ve yer isimlerinden başka bir şey kalmamıştır. “İzmir” ve “Kasaba” isimleri, Yunanistan’daki yeni yerleşim bölgelerinde de yaşatılmaktadır. Bu araştırma ile Turgutlu’da 1772’de “Aya Nikola” ve 1839 sonrasında “Aziz Havariler Kutsal Kilisesi” isimleriyle inşa edilen iki kilisenin varlığı, hükümet konağının yerindekinin “Aziz Havariler Kutsal Kilisesi” olduğu tezi ortaya konmuş, tarihe not düşülmüştür.
***
Kaynaklar:
1 – Metin Özer, Sancaklı Yörükleri, 2006, s.41-50.
2 – Feridun Emecen, 16. Asırda Manisa Kazası, 1989, s.211-213.
3 – Siren Bora, “Turgutlu Yahudilerinin kayıp mezar taşları bulunabilecek mi?”, Şalom, 29 Mart 2017.
4 – Hasan Akyol, Seyahatnamelerde Turgutlu, Uluslararası Turgutlu Sempozyumu, Cilt 1, s.333, 2018.
5 – Yuzo Nagata, Tarihte Ayanlar, 1997, s.36, 175.
6 – Yuzo Nagata, Tarihte Ayanlar, 1997, s. 11, 113.
7 – Engin Berber, Kemalpaşa Kültür ve Çevre Sempozyumu, “Mütareke ve Yunan İşgali Döneminde Nif (Kemalpaşa)”, 1999, s. 297, 298
8 – Melih Gürsoy, Bizim İzmir’imiz, 1993, s. 136.
9 – Yuzo Nagata, Tarihte Ayanlar, 1997, s. 179
10 – Charles Texier, Küçük Asya Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi, (Çev. Ali Suat), 2002, 2.cilt, s. 72-73.
11 – Mehmet Gökyayla, Mazileriyle Turgutlu’nun tarihi yapılarına örnekler, Tarihistan, 16.03.2018.
12 – Fthiótes metanástes sti Mikrá Asía (18os ai.-1922), Tou Sotíri G. Alexópoulou
13 – Charles Texier, Küçük Asya Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi, (Çev. Ali Suat), 2002, 2.cilt, s. 71.
14 – Archimandrítis Krillos A. Zachópoulos, istorikaí selídes perí tis en Kasampá Orthodóxou ellinikís koinótitos (1625-1922) , s.53, 1934.
15 – Arkeolog Prof. Dr. Ergün Laflı ile 03.07.2019 tarihinde internet üzerinden yapılan görüşme.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.