
Üniversite yerleşkesi kraliyet sarayı olarak yapılmış. Daha sonra kraliyet merkezi Lizbon?a taşınınca bu yerleşkeyi Kral Hanri (Portekiz’in eğitime tutkun kralı olarak bilinir) üniversite olarak 1537 yılında hizmete açmış. Coimbra Üniversitesi şehir merkezinin en tepe noktasında konuşlanmış. Yerleşkenin en güzel bölümü, tepede U şeklinde biçimlendirilmiş olan kütüphanesinin, saat kulesinin ve kilisesinin yer aldığı ana bölüm.

Daha da çok şaşıracağımızdan habersiz büyük bir imrenme ile gezimizi sürdürüyoruz. Kütüphane gezisi için randevu almak üzere rehberimiz bizden izin alıp kısa süreliğine ayrılıyor. “Nasıl yani, randevuyla kütüphane mi gezilir?” demeden edemiyorum içimden. Bu kütüphane nasıl bir yer? İyice meraklanıyorum. Grubumuza verilen 20 dakikalık zaman aralığına kadar yerleşkeyi geziyor ve anı fotoğraflarımızı kaydediyoruz.

1537 yılında Coimbra Üniversitesi’nin Lizbon’dan Coimbra’ya taşınmasında önce de bu şehirde bir kütüphane varmış. Adı Livraria de Estudo (Öğrenci Kütüphanesi) imiş. Burada 130 kadar elyazması eser bulunuyormuş. Üniversite şehre geldikten sonra kütüphane üniversiteye bağlanmış. 1705’de kısa bir süre kapalı kaldıktan sonra yeniden açılan kütüphanenin adı Biblioteca Joanina olmuş. 1901’de ise genel kütüphanenin adı Üniversite Merkez Kütüphanesi olarak değiştirilmiş.

Kitap rafları ve masalar kurtlanma ve böceklenmeye en dayanıklı ağaç olan meşeden üretilmiş. Kütüphanenin içinde bulundurulan yarasalar, kitaplara ve mobilyaya zararlı olabilecek böcek ve sinekleri yok ederek, bunların korunmasına yardımcı oluyorlarmış. Her akşam, yarasaların zarar vermemesi için masalar ve iskemleler, deri kılıflarla kapatılmaktaymış.
İkinci bina ise Edificio Novo (Yeni Bina), 1962 yılında inşa edilmiş. Dört katlı, 7 bin metrekare büyüklüğündeki bu binada, 1 milyonun üzerinde kitap bulunuyor. Bu kütüphaneye, Portekiz’de basılan her eserin bir kopyası gönderilmesi yasal olarak zorunluymuş.
Biz kütüphanenin eski olan ve Joanina Kütüphanesi olarak anılan sanat harikası bölümünü gezdik. Ya da ben bir düş gördüm. Düşümde Alice, Harikalar Diyarı?ndan çıkıp geldi. Beni o sıra dışı kütüphaneye götürdü, gezdirdi ve gerçek dünyaya geri getirdi.
Bu düşte işçi yarasaları göremedim. Onlar gece çalışıyorlarmış. 11 yarasa her gece böcek ve sinekleri yiyerek hem karınlarını doyuruyorlar böylece kitap ve iç döşemeleri koruyorlar. Kimyasal ilaçlamaya hiç gerek yok. İyi ki yok. Ben yarasaları şimdi daha çok seviyorum. Onlara bu özel ve değerli kitapları ve iç döşemeleri korudukları için Alice aracılığı ile sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Gezmek dediğin şaşırıp kalmaktır. Kütüphane ile yarasayı aynı yazı içinde yazacağım kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. 46 yaşında böyle bir yazı yazacağım hiç aklıma gelmezdi.
Kütüphaneleri ve onları koruyan tüm canlıları daha çok sevmeye gereksinimimiz olduğunu düşünüyorum. Lakin kitaba ilgi ve sevgi giderek azalıyor.
Dünya üstündeki farklı nice güzel kütüphaneleri gezebilmek dileğiyle…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.