Anadolu’nun çok köklü bir müzikal zenginliği var. Radyo dinleyerek başlayan müzik dinleme tutkum yeryüzünün bütün dillerinde üretilen müzikleri bulma, keşfetme, iz sürme şeklinde sürüyor. Bu bağlamda öncelikle yurdumun bütün dillerinde söylenen, çalınan her tür müziğin peşine düştüm. İzmir’in müzikal zenginliği ile ilgili çok önceden albümler ve belgeler toplamaya başlamıştım. Ara sıra da albümleri evimde dinleyerek İzmir’in çok kültürlü ve zengin müzik eserlerini dinliyorum. İzmir Müzikleri ile ilgili etkinliklerin çağrılarını görünce çok heyecanlandım. Her ikisini de büyük bir heyecan ve sevinçle izledim. Bu etkinlikler için emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.

İzmir doğumlu müzisyenler Dario Moreno başta olmak üzere İzmir’in müzikal zenginliğine katkıda bulunmuş birçok Yahudi müzisyen anıldı.

14 Ağustos’ta gerçekleşen ikinci oturumda “İzmir’in müzikal belleğinde kaybolan türler” adlı bir belgesel sunumu yapıldı. Ardından İsmet Tezcan – Serap Tamay Tezcan ve saz arkadaşları İzmir’in müzikal zenginliğini gözler önüne seren şarkılar seslendirdiler. Seferad aşk şarkısı, Rembetiko, Minore, Zmirneiko, Zeybek ve Kasap havalarından örnekler dinledik.

Bunun yanında İzmir’de oldukça etkin olan Roman müziği geleneği ile Tahtacı Alevilerinin müziklerinde de söz edildi.
İzmir Ermenileri’ne ait müzikler ile ilgili bir görüş ve örnekten söz edilmedi.
1922 öncesi İzmir’de “Kafe Aman” adıyla anılan Türkçe, Ladino dilinde, Rumca, Ermenice müziklerin çalınıp söylendiği birçok içkili eğlence mekânlar bulunuyormuş. Bunun dışında kayıt stüdyoları, operetler, çalgı satan dükkânlar varmış. Ne güzelmiş. Şimdi böyle yerler yok.
Kısaca özetlemeye çalıştığım bu iki etkinlik İzmir’in müzikal zenginliğine bir ışık tutmak ve anımsatmalar yapmak adına yararlı oldu. Tarihin gizli sayfalarında unutulmuş müzikal zenginliğimiz yeniden anımsanmaya başlaması umut verici.
Bir gün Kafe Amanlar’da yeniden İzmir müziklerini dinleyebilmek dileğiyle…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.