Geçmişte, mahalle kültürünün tüm zenginliği ile yaşandığı yıllarda sokaklarımızın kimliği, ruhu vardı. Sokak, toplumsal hayatın sahne aldığı tiyatro gibiydi. Sokakların canlılığına, günümüzde yitirdiğimiz balkon kültürümüz eşlik eder, katkı sağlardı.
Bugün ise sokaklarımız hayatın aktığı, insanların sosyalleştiği alanlar olmaktan çıkıp betonlar arası ulaşım güzergahı haline geldi. Sokaklar, onu kullananların dikkatini çekecek renklerini kaybettikçe etrafına bakmadan başı önde giden insanların gelip geçtiği, hikaye üretmeyen mekanlar olmaya başladı.
İşte tam da ruhumuzun daraldığı, nefesimizin kesildiği anlarda imdadımıza amatör sokak müzisyenleri yetişiyor. Hayatın, gündemin bunaltan baskısını düşük omuzlarımıza yükleyerek adımladığımız sokaklarımızda her an karşımıza çıkabilecek sokak müzisyenlerinin tınıları ruhlarımıza umut oluyorlar.
Sayısı dünyadaki örneklerinin çok gerisinde olan sokak müzisyenlerinin, kentlerimizin en güzel aksesuarları olduğunu düşünürüm. Avrupa kentlerinde her köşe başında karşılaşabileceğiniz sokak müzisyeni sayımız yoka yakındır.
Giderek mutaassıplaşan toplumsal yapı, her türlü sanata olduğu gibi müziğin sokakta icrasına da olanak tanımıyor. Ancak buna rağmen cesur yürekli genç müzisyenler adı konmamış baskıya rağmen her geçen gün artan sayıda sokaklarımızda müzik yapmaya başladılar.
İzmir sokakları özgür atmosferi ile müziğini icra etmek isteyen gençlerimize sahne oluyor. Geçmişte kent merkezinde, bir-iki semte sıkışan sokak müzisyenleri artık çok daha geniş ve farklı alanlarda müziklerini “sokaktakilerle” paylaşıyorlar.
Mahalleden Arkadaşlar

Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.