Seyyar karpuzcuda Louvre Müze sessizliği

Çok değil, 5-10 yıl önce yaygın medyada sık yer bulan Japonya’da dilim karpuz satışları bizleri keyiflendirir, mutlu ederdi. Dünya devi şirketlerimiz, teknoloji markalarımız yoktu, ama karpuzu dilimle değil ihtişamlı gövdesi ile bütün olarak satın alıyorduk. Oysa Japonlar öyle miydi? Yapay zeka üretme aşamasına gelmişlerdi ama paraları, bir karpuzu bütünü ile almaya bile yetmiyordu. Karpuz fiyatları Japonya’ya göre kat be kat ucuz olan Türkiye’de bizler ise girdiğimiz ilk manavdan veya seyyar tezgahtan sırtladığımız gibi bir karpuzu hatta gücümüz yerinde ise iki karpuzu yüklenip evimize götürüyorduk. Karpuz alma kudretimiz bizleri Japonlar’ın önüne geçiriyordu. Ancak tezgah ve sofralarımızı terk eden diğer tarım ürünleri gibi karpuzda da mazi artık kalbimizde yaradır!

Yıllardır evimin bulunduğu sokağın köşesinde aynı seyyar manav mevsiminde karpuz satar. Emektar kamyoneti ile yanaştığı köşe kaldırımda özenle sıraladığı karpuzları şekilden şekle sokarak dikkat çekmeye, satış artırmaya çalışır. Özellikle akşam saatleri iş dönüşü tezgahının önü kalabalıklaşır, herkes eliyle yokladığı bir veya daha fazla karpuzu seçerek satın alır ve evinin yolunu tutardı. Hemen her sokakta konuşlanan seyyar karpuzcular yaz aylarının vazgeçilmezi ve kentlerimizin sempatik aksesuarlarıydı.

Geçmiş zaman vurgusu yapıyorum, çünkü artık değiller. Öncelikle sayıları azaldı karpuzcuların. Artan fiyatlar, azalan alım gücü karpuz satışlarını düşürdü ve düşürmeye devam ediyor. Her sokağın başında görmeye alışık olduğumuz karpuz tezgahları artık belli başlı sokaklarda yer alıyor. Azalan sadece karpuz tezgahları değil. Geçmiş yıllarda tezgah önü kapatan kalabalık müşteri grupları da azaldı.

Japon’un teknolojisi bizim karpuzumuz vardı

Ülkede güç yitiren karpuz satın alma eğilimi doğal olarak bizim sokaktaki seyyar karpuzcu için de geçerli. Tezgahının önü eskisi gibi şen değil. Akşam iş çıkış saatinde gelen bir iki müşteri dışında uğrayanı kalmadı. Karpuz tezgahı hareketliliği değil de kuyumcu tenhalığı göze çarpıyor. Ortalama 10 TL’nin altında olmayan bir karpuzu almaya gelen tek tük müşteride ise müze ziyaretçisi gerginliği var. Özenli olma ve mümkün olduğu kadar girişte ödenen ücretin hakkını verme hedefi, ister istemez karpuz müşterisine belli bir titizliği dayatıyor. Az müşteri, tedirgin alışveriş ve yüksek ödeme, karpuz tezgahında adeta ünlü Louvre Müzesi atmosferi oluşturuyor.

Anlaşılan Japonlar’a karşı karpuz üstünlüğümüzü yitiriyoruz. Hadi onların karpuzu yok, ama şirket değeri bazı ülkelerin ulusal varlığından daha değerli sayısız teknoloji şirketleri, patentleri, robotları ve dahi yapay zekaya her gün bir adım yaklaşan birikimleri var. Bakliyat ürünleri ve birçok meyvede olduğu gibi karpuz ile de süreç içinde vedalaşmaya hazırlanan bizlerin neyi var?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın