En altta çalışan oldukları için herkes gelir size çatar, dünyanın lafını yersiniz ve mecburen susarsınız. Müşterilerden işitmediğiniz hakaret kalmaz, sesinizi çıkaramazsınız. Sinema filmi seyretmeye veya konsere geç kalanı oturtmaya çalışırken yol vermezler, sağdan soldan kamyonla laf ederler. Özenilecek bir iş değildir doğrusu. Tek artısı sinema filmlerine ve konserlere bedava giriş imkanı sağlamasıdır.
Bazılarına göre de salona geç girdiğinizde el feneriyle ışığı ilk önce gözünüze tutup otomobil farına tutulmuş tavşan gibi bir an boşlukta hissetmenizi sağladıktan sonra sırıtarak oturacağınız yeri işaret eden kişidir teşrifatçı…
1970’li yılların kış aylarında doğum yerim Simav’da, yaz aylarında ise İzmir’de, Çankaya – Mezarlıkbaşı – Agora muhitinde yaşardım. Ailem tütün mağazalarında mevsimlik işçiydi. O yıllardan yaptığım işlerden biri Konak’taki tarihi Saat Kulesi çevresinde “şipşak fotoğrafçılık” diye adlandırılan seyyar fotoğrafçılıktı. Yaptığım diğer iş de sinema teşrifatçılığı, yani yer göstericiliğiydi.
Mezarlıkbaşı – Anafartalar Caddesi 940 Sokak’taki evimize en yakın açık hava sinemaları Gönül (sonradan adı Harput oldu), Agora (şimdi Agora kazı alanı içinde Mozaikli salonun olduğu yerde) ve biraz yukarımızdaki Tilkilik semtindeki Atlas sinemalarıydı.

Kemeraltı çarşısında kalanlar ise Sema, Şan ve Konak sinemaları…Yine yürüyüş mesafemde Alsancak yönünde olanı geçen sene gösterimlerine son veren İzmir Sineması vardı.
Bu sinemalarda kayıtlı, kadrolu, sosyal güvenceli, sigortalı çalıştığımı sanmayın. Ne o sinema sahipleri beni tanırdı ne de ben onları. Bu işi yapmamın nedeni, sadece sinemada sevdiğim filmleri ücretsiz seyretmek değil, verirlerse yevmiye usülü birazcık da olsa para kazanmaktı.
Semtimiz sinemalarında film gösterimine en erken sabah saat 10.30’da başlardı. Saat 09.00 sıralarında genelde mahalleden bir arkadaşımla sinemanın önüne gider afişlere bakar gibi yapardık. Sinema temizliği ve yer göstericiliği yapanların bizi görmesini sağlardık.

Bazen de başka bir işi olan sinema görevlisinin yerine elimize tutuşturulan el feneriyle teşrifatçılık işini üstlenirdik. Topladığımız bahşişleri bizi bu işe yönlendiren sinema görevlisine verirdik. O da gönlünden kopan miktarı bize verirdi.
Teşrifatçılık her gün yaptığımız bir iş değildi. Ünlü aktrislerin filmleri hangi sinemada gösterime giriyorsa o sinemanın önüne gider, bu teşrifatçılık ve temizlik işini almaya çalışırdık. Böylece hem sinemaya ücret ödemeden girip film izlerdik hem de ara sıra da olsa teşrifatçılık yapar, toplanan bahşiş paralarından pay alırdık.
Mezarlıkbaşı sinemaları Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından başlayarak İzmir’in en rağbet gören eğlence, vakit geçirme yerleriymiş. Ben bu ünlü sinemaların son yıllarını gördüm. Lale Sineması kapandıktan sonra binası önce atış poligonu ve özel sağlık polikliniği olarak hizmet verdi. Bir süre sonra tamamen kapandı. Yeniden yapılan binası Çankaya Çok Katlı Otoparkı’nın karşısında bomboş duruyor.

Bu noktada size başka bir ilginç bilgiyi aktarayım. Saray Sineması’nın tam dibinde bir sinema daha varmış. Ben sinema halini görmedim, ama ticarethane ve alt katında bir banka şubesi bulunan halini görmüştüm. O da yine Agora kazı alanı içinde kalan Asri Sinema’ydı…
Bu sinemanın ilk ismi Irgatpazarı Osmanlı Sinematografisiymiş. Ve 1911 yılında arsası bir Musevi’ye ait olmak üzere bir İtalyan tarafından işletilen, İzmir’in ilk Türk sineması konumundaymış… “Irgatpazarı” ismi size ilginç geldi, değil mi? 1911’lerde, yani Osmanlı döneminde, günümüzdeki Mezarlıkbaşı semtinin o yıllardaki adı Irgatpazarı”ymış. Şimdiki çok katlı otoparkının bulunduğu yerdeki açık pazar yeri Irgatpazarı’ymış.
Sonra Mezarlıkbaşı semtinin ünlü diğer bir sineması da bugün Tezcan İş Merkezi binasının olduğu yerdeki Yeni Sinemaydı. Gaziosmanpaşa Bulvarı üzerinde Çankaya Metro İstasyonu’na 30-40 metre uzaklıkta, İkiçeşmelik yokuşu başlangıcındaydı. Yeni Sinema salonunda en çok izlediğim filmler kovboy, gladyatör ve vampir temalı olurdu.
Geçelim Gönül, Agora ve Atlas açık hava sinemalarına… Gönül Sineması, restore edilen Namazgah Hamamı’nın arkasındaki arsadaydı. Eskiden yan tarafındaki Kurşunlu Camisi’nin medresesi bu sinemanın olduğu yerdeymiş. Yine bir başka ilginç bilgi ise İzmir’in ünlü sabun markalarından Dalan’ın kurucusu rahmetli Hamdi Dalan’ın da ilk sabun imalathanesi sözünü ettiğim Gönül Açık Hava Sineması pasajındaymış.
Agora Açık Hava Sineması günümüz Agora ören yeri içine kamulaştırılan bir alandaydı. Günümüzde bu sinemanın altından Roma dönemi mozaikleri müze görevlilerinin gözetiminde yürütülen resmi kazılarla gün yüzüne çıkarılıyor. Bu semtin insanları olarak bu kıymetli tarihi mozaiklerin üzerinde bulunan Agora Açık Hava Sineması’nda nice filmler izledik. Bana hala şaka gibi geliyor!
Gelelim evimize yakın diğer açık hava sinemasına… Atlas Sineması, Tilkilik Dönertaş Su Sebili’nin 50 metre ilerisinde, 945 Sokak’ta sol yandaki çıkmaz sokak içindeydi. Sinemanın beyaz perdesi ve koltuk alanı 40 yıl önceki gibi günümüzde de duruyor. Keşke belediyelerimiz bu sinemayı yeniden gösterime hazır halde düzenleyebilseler de sıcak yaz günlerinde ve sinema günleri etkinliklerinde yeniden serin yıldızlı İzmir gecelerinde semt sakinleri ve sinemaseverler filmlerini izleseler…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.